Yaradan Rabb’in adıyla!

Gönül sahiplerinin edebi içtedir,çünkü gönülleri sırları bilir.

Gecenin zifirindeki siyah örtüyü gören, yüreklerde yanan sevginin narını da bilir.

Aşk bir nokta ile düştüğünde edep kalbine, o nokta sır olur “ba” harfinin nurunda

“Ba” zuhur ettiğinde âleme, Rahman tecelli etti Ali simasında.

Sırlar Ali ile birlikteydi, buna ilk şahit Kâ’be idi.

 İlk sır Galu Bela’da verilmişti, ilk biat o zaman edilmişti.

Elestu sualinin cevabı şüphesiz Ali’ydi.

Gözler bu sevgiyi göremez, akıllar O’nu idrak etmeye yetemez,

gönül ehilleri ise bir dedikten sonra iki diyemez.

İlk sırdan sonra Kâ’be yarıldı ikiye, o gece dünyaya geldi Ali, Tathir ayeti ilk o gece inmişti sanki.

Onun her türlü kirden ve pislikten arınmış olduğunu Allah ilk o zaman gözler önüne sermişti.

Allah’ın evinde tertemiz doğan Ali Resulullah ‘ın eteklerinde, O’nun nurunun aynası ve hakikatin nişanı olmuştu.

 Kur’an Resulullah’a indiğinde, Ali Kur’an’ın sesiydi.

 Allah, Muhammedi resul seçtiğinde varisi Ali’ydi.

Resulullah kime veliyse Ali’ydi ona veli,

Resulullah şems ise, Kamer’di ona Ali.

Allah bu nuru göklerde bir kıldı, bu nur yeryüzünde Muhammed ve Ali suretinde indi.

Cebrail Resulullah’a vahiy getirdiğinde şahit Ali’ydi.

 Allah Fatıma için yalnızca Ali’yi seçmişti.

Cennet gençlerinin efendisinin babası Ali’ydi.

Allah’ın esması Ali’deydi.

Rükû halinde zekât veren, Allah için Hayber’i fetheden Ali’ydi.

Sırlar onunla korundu. Surlar onunla aşıldı. Âdem’den Hatem’e varis Ali’ydi.

Ey Mevla’m!

Kara kurşunun bağrını deldiği bir gecedeyim.

Seher vakitlerinde hafifçe ruhumun sahrasında esen rüzgârın tebessümündeyim.

Gönül sofraları açılmış ve diyorum iki deniz incimi, gözyaşımla doldurduğum bu gecede abdestli avuçlarına dökeyim.

Kabul ettiğin her bir damla yaş için bin yıl secde edeyim.

Ol emri geldiğinde kaleme vahyolundu ve yemin edildi ve o yemin seni yazdı.

Allah arşı da arzı da senin zikrinle süsledi. Bu zikre ise ibadet dendi.

Sır Ali ile kâmildi, bu sır insanlar için hecelendi.

Ardından Resulullah, Ali’yi himayesi altına altı.

Aslında O’nu kendi canından hiç ayırmadı.

Bu yüzdendir Allah, O’na Resulün nefsi dedi.

Nur, Ali simasında kemale erdi.

Bunu bir tek hakikat ehilleri bildi.

Sonra sır kime verildiyse ağzı düğümlendi.

Hayber onunla fethedildi, bu darbe ilk önce şirke sonra putlara indi.

Kim Ali gibi yiğitti.

Vakit hicrete gebeyken, Ali’den başkası yatmadı Resulullah ’ın yatağına.

Çünkü kimse satamazdı canını Ali gibi Allah yolunda.

Ona Esedullah dendi, ama Ali her gece Allah’ın huzurunda ağlayarak geçirdi.

Çok geçmedi Allah,O’na Fatıma’yı emanet etti.

Nübüvvet bahçesinin nazenin incisi imamet yurduna göç etti.

Fatıma emanetti, onun yeri fani dünya değildi.

Ve Fatıma da çok kalmadan çok sevdiği Rabb’ine gitti.

Ve sonra bir tek kuyular bildi sırrı.

Ali sabırlı değildi, sabır Ali’ydi.

İlim ona verildi, mizan onunla kuruldu.

Adalet onda zuhur etti, Ali Allah’ın yeryüzündeki simasıydı.

En güzel isimler onun ayetinin mazharı Ali’ydi.

Ey Efendim ve Ey Mevla’m.

Senin adındır “Allah için sever” senin adındır “Allah için verir” senin adındır “Allah için bağışlar” senin adındır ve senin adınadır en güzel methiyeler.

Ey hızlı süvari ver bir fırsat

Halden hale giren kalplere nazar at

Belirince Necef şehri uzaktan

Huzu et, çıkar ayakkabılarını kutsal vadiye varmadan

Kubbesi âlemin kamaştırır gözlerini

Rabb’inin nurları örter kubbesin

Saygıyla eğil; mukaddes arzına

Eflak buse vurur toprağına

Söyle ona; kanlı yaşlar akar gözlerden

Aşkıyla alevlenen kalbin ateşinden

Sensin Kuran-ı Kadimi Yaratanın

Vahyettiği ayetleri senin vasfın

Seni Allah has kıldı faziletlere

Sayı gibi nihayeti gelmez ele

Keşke bir göz görseydi senin ravzandan başka

Dikenle dolar da sürekli kalır orda

Sen Nebi’nin öz canısın hem nefsisin

Olmasaydın sen olmazdı O’na kardeş bilesin

Ey Mustafa’nın kardeşi omzumda günah yüküm

Dikendir gözlerime; bak günahım dökülsün

Yoğurmuş canını lütuf madeninden Huda

Etmiş Allah, her nefsi O’na feda..