.
.

Bismillâhirrahmânirrahîm

Mütevâtir Hadis Ne Demektir?

Bir hadisin mütevâtir olmasının anlamı, o hadisin Hz. Peygamber tarafından söylendiği konusunda hiçbir kuşku bulunmaması demektir. Kur’an’ın mütevâtir olmasının anlamı ise Resûlullah’ın (s.a.a) ağzından çıktığı gibi hiçbir değişikliğe uğramadan zamanımıza kadar ulaşmış bulunmasıdır.

Ehl-i Sünnet ve Şia âlimlerine göre bir Müslümanın Hz. Peygamber’in (s.a.a) mütevâtir olan hadislerini inkâr etmesi düşünülemez.[1] 

Tevatürle sabit olan Kur'an ve mütevâtir hadisin inkârı dinden çıkma sebebi olarak görülmüştür.

Bir rivayet konusunun en önemli özelliklerinden ve üstünlüklerinden biri, hakkında rivayet edilen hadislerin mütevâtir oluşudur. Bir konunun sık sık rivayet edilmesi, ona gereken önemin verilmesine, içeriğinin ve muhtevasının kabul edilmesine, ona inanmanın yanı sıra amel, davranış ve planlamalarda da dikkate alınmasına ve hükümleriyle amel edilmesine sebep olmuştur. Mehdilik konusuyla ilgili hadislerin mütevâtir oluşu, Şiiler ve Sünniler arasında kabul görmüş ve benimsenmiş bir gerçektir. Yani sadece Şii'ler İmam Mehdi (a) ile ilgili hadislerin mütevâtir oluşunu kabul etmekle kalmamışlar; ayrıca bu gerçeği Sünni araştırmacıları da kabul etmişlerdir.

Örneğin;

1- Muhammed İbn Hüseyin Abrî Şafiî (363 H.); Menakıb eş-Şafi'i kitabında şöyle diyor: “Resulullah'ın (s.a.v.) Mehdi'nin (a) geleceğine dair müjdeli haberleri, haber verenlerin ve nakil edenlerin çokluğu sebebiyle mütevâtir derecesine ulaşmıştır.”[2]

2- Muhammed Resul Berzenci (ö. 1103 H.); şöyle söylemiştir: “Mehdi'nin (a) varlığına ve ahir zamanda dirileceğine, Hz. Peygamber'in (s.a.s.) ailesinden ve Hz. Fatıma'nın (a.s.) soyundan olduğuna delalet eden hadisler mütevâtir olup, bunları inkâr etmenin imkânı yoktur.”[3]

3- İbn Hacer Heysemi (MS 974 H.); Müslümanların İmam Mehdi'nin (a) zuhuruna olan inancını defalarca savunmuş ve bununla ilgili hadislerin mütevâtir oluşunu vurgulamıştır.[4]

Ayetullah Sâfî Gülpeyganî “Muntehabu’l-Eser Fi’l-İmâmi’s-Sânî Aşer” isimli üç cilt bir kitap yazmış ve mezkûr kitapta Hz. Mehdi (a) ile ilgili hadislerin birçoğunu toplamıştır. Değerli yazar kitabın giriş kısmında ve dipnotlarında, İmam Mehdi (a) ile bağlantısı olan hadis, hadis fıkhı, fıkıh, edebî tefsir ve kelam ilminden pek çok kıymetli noktaya değinmiştir. Örneğin;

1. Şevkânî, İbn Hacer, İbn Hibban, İbn Ebî’l-Hadîd, Süveydî, Şeblenci vb. gibi Sünnî âlimlerin büyüklerinin nakillerine göre Hz. Mehdi (a) ile ilgili hadislerinin mütevâtir oluşu ispat edilmektedir.

2. İmam Mehdi’nin (a) varlığı ve İmam Hasan Askerî'nin (a) oğlu olduğu hususunda 65 Sünnî âlimin itirafları nakledilmiştir.

3. Uzun ömürlü oluşu ispat edilmiştir.

4. Gaybetin yani gizli oluşun sırları açıklanmıştır.

Bu eserde başka birçok konuya daha açıklık getirilmiştir.

Ayrıca kitabın başlıkları şunlardan oluşmaktadır:

Birinci Bölüm: İmamların sayısını açıkça belirten ve Masum İmamların, İsrailoğullarının başkanlarının sayısı gibi on iki kişi olduğunu, bunların birincisinin Emirü'l-Mü'minin Ali (a), on ikincisinin ise Hz. Mehdi (a) olduğunu bildiren hadislere işaret etmektedir. Bu bölüm 8 baba ayrılmış olup 243 hadisi kapsamaktadır ve ayrıca diğer bölümlerdeki hadislerden 663 pasaj alıntılanmıştır.

İkinci Bölüm: İmam Mehdi (a), Hz. Peygamber'in (s.a.v.) ailesinden, Hz. Fatıma'nın (s) soyundan, Emirü'l-Mü'minin Ali’nin (s) soyundan, İmam Hüseyin'in (s) soyundan ve İmam Hasan Askerî'nin (s) soyundan gelip zuhur edeceğine dair vaadi içeren hadisler vardır. Bu bölümde 49 bab ve 252 hadisin tam metni bulunmakta olup, diğer bölümlerde geçen 4076 pasajlardan alıntı yapılmıştır.

Üçüncü Bölüm: İmam Mehdi’nin (a) doğum tarihi, dünyaya geliş şekli ve mucizeleri, İmam Askeri (a.s.) döneminde Hz. Mehdi’yi (a) ziyaret eden kişiler. Bu bölüm 3 bab ve 34 hadis-i şeriften oluşmakta olup, 108 hadis-i şerife de atıf yapılmaktadır.

Dördüncü Bölüm: İmam Mehdi’nin (a) gaybet dönemindeki mucizeleri, özel naiplerinin hayatları ve İmam Askeri'nin (a) vefatından sonra Hz. Mehdi’nin (a) huzuruna müşerref olanların hikâyeleri anlatılmaktadır. Bu bölüm 3 bab ve 53 hadisi içermekte olup, 21 hadise daha atıf yapmaktadır.

Beşinci Bölüm: Hz. Mehdi’nin (a) gaybet dönemindeki mucizeleri ve gaybet döneminde onun huzuruna varan kişilerin hikâyeleri vardır. Bu bölüm 2 bab ve 16 hadis içermekte olup, 9 hadise de atıf yapmaktadır.

Altıncı Bölüm: Hz. Mehdi’nin (a) zuhuru, niteliği, işaretleri, alametleri ve zuhurdan önceki belirtiler; çıkış yılı, ayı ve yeri; Süfyani ve Deccal'in çıkışı, semavi ses, biatin niteliği, vakit belirlemenin yasaklanması gibi konular vardır. Bu bölüm 11 bab ve 128 hadisten oluşmaktadır ve 92 hadise de vurgu yapılmaktadır.

Yedinci Bölüm: Hz. Mehdi (a) tarafından eşsiz fetihler, yeraltı hazinelerinin ortaya çıkması, Hz. İsa’nın (a) inmesi, Deccal'in öldürülmesi, Süfyani ile savaş, akılların gelişmesi, dünyanın kalkınması ve yeryüzünün adalet ve hakkaniyetle doldurulması gibi konular vardır. Bu bölüm 12 babdan oluşmaktadır ve 37 hadis ile 209 hadise atıf içermektedir.

Sekizinci Bölüm: Hz. Mehdi’nin (a) 313 sahabesinin fazilet ve meziyetleri, sabırları ve cesaretleri hakkındadır. Bu bölüm 2 babdan oluşmaktadır ve 9 hadis nakledilmiş olup, diğer 10 hadise de atıflar içermektedir.

Dokuzuncu Bölüm: Hz. Mehdi’nin (a) yaşı, hükümet süresi, daveti, hayat tarzı, yeme-içme tarzı ve yaşayışı hakkındadır. Bu bölüm 3 babdan oluşmaktadır ve 7 hadisi içermektedir, ayrıca 22 hadise de atıf yapılmaktadır.

Onuncu Bölüm: Hz. Mehdi’nin (a) zuhurunu beklemenin önemi, Şii'lerin gaybet dönemindeki görevleri, onun huzuruna varmanın fazileti, ona uymanın ve inanmanın fazileti, ona teslimiyetin keyfiyeti ve onun tarafından yapılan bazı dualar hakkındadır. 7 babdan oluşan bu bölümde 51 hadis ve 77 hadisin referansları yer almaktadır.

Görüldüğü gibi Hz. Mehdi (a) ile ilgili sadece bu kitapta bile yaklaşık bin tane hadis ve rivayet bulunmaktadır. Bu eserde geçmeyen ve diğer kitaplarda geçen hadisler de göz önünde bulundurulduğu zaman binden daha fazla olmaktadır. Dolayısıyla İmam Mehdi (a) ile ilgili hadislerin mütevâtir olduğunu kabul etmek gerekir.

Rabbimiz! İmam Mehdi’nin (a) zuhurunu acil eyle, bizi onu görenlerden, ona yardım edenlerden, onun huzurunda şehit olanlardan eyle.


 


 


[1] (bk. İbn Hacer, Nüzhetü’n-Nazar, Sefir Matbaası, Riyad 1422, s. 197; Mahmut Tahhan, Teysir, Mektebetül-Maarif, Riyad 1425, s. 24-25)

[2] (et-Tezkira, 1/701)

[3]  (Berzenci, el-İşâatu’l-İşrâtu’s-Sâat, 87)

[4] (İbn Hacer Heysemi, es-Savâiku’l-Muhrika, 1/162)