.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Müminlerin Emiri İmam Ali (as), birçok sahabenin aksine latîfeciydi ve latîfeyi de severdi. Resûlullah da (saa) latîfeyi severdi. Ama latîfe latîf gerek. Nâmusla, iffetle, vatanla, dînle, îmânla şaka olmaz! Peki nasıl olur? Bir misâlini verelim.
Bir gün Resûl-i Ekrem Efendimiz ile İmâm Ali oturmuşlar, hurma yiyiyorlarmış.
Resûl-i Ekrem Efendimiz, yediği hurmaların çekirdeklerini farkettirmeden hep Hazret-i Ali'nin önüne sürmüş, kendi önünde hiç bırakmamış. Hurma bitince "Yâ Ali! Ne çok hurma yemişsin" diye latîfe edince İmam Ali "Yâ Resûlallah! Herhalde siz de hurmaları çekirdekleriyle yuttunuz" diye cevap vermiş.
Hz. Ali (ra) bir şiirinde şöyle buyurmuştur:
“Âdî dünyanın aldattığı insana yazıklar olsun.
O süse ve ziynete aldanır kimseye faydası olmaz.
Dünya güzel bir kadın şeklinde geldi de ona dedim:
Sen git başkasını aldat, ben sende çok tez bıkarım.
Hem sana aldanacak cahillerden değilim ben…
Peygamberin pâk cesedi toprak altında dururken,
Sana kanmak muhal bana, benden fayda yoktur sana.”