.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Ali Çalar

.

Ölmüşlerimiz İçin Neler Yapılabilir?

Anne ve Babanın Makamı

Hem Kur’an-ı Kerim ve hem de Peygamber ve Ehl-i Beyt’i (as) bizlere anne ve babanın yüce bir makama sahip olduklarını vurgulamakta ve onlara iyilik yapmayı ve ihtiramı farz bilmektedirler.

Kur’an-ı Kerim bizlere şöyle buyuruyor:

وَقَضَىٰ رَبُّكَ أَلَّا تَعْبُدُوٓا۟ إِلَّآ إِيَّاهُ وَبِٱلْوَٰلِدَيْنِ إِحْسَٰنًا

“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti.”

İsra / 23

Yüce Allah burada anne ve babaya karşı iyi olmayı kendisine ibadet ve kulluk etmenin yanında zikrederek konunun önemini vurgulamıştır.

Onlara karşı iyi olmamızı, saygılı olup onlara güzel sözlerle hitap etmemizi ve onlara of diyerek bile karşı çıkmamamızı bizlerden istemektedir.

Hazret-i Resulullah (saa) bir hadislerinde annenin makamına işaret ederek şöyle buyurmuşlardır:

الجنة تحت اقدام الامهات

“Cennet annelerin ayakları altındadır.”[1]

Yani bir insan maneviyat basamaklarında hızlıca ilerlemek ve ilâhî rızaya ulaşmak istiyorsa anne ve babasına ve özellikle annesine karşı iyi olmalıdır.

Anne ve babanın her ikisi ihtiram ve saygı gösterilmesi gereken kimselerdir ama rivayetlerimiz annenin konumunun daha ilerde olduğunu vurgulamaktadır.

Bir gün şahsın biri Hazret-i Resulullah’ın (saa) huzuruna vardı ve ‘akrabalarımdan kime iyilikte bulunayım?’ diye sordu. Fahr-i Kâinat Efendimiz (saa) ‘annene iyilikte bulun’ diye buyurdu. Adam ikinci ve üçüncü sorusunda aynı cevabı aldı ve dördüncüde Hazret-i Resulullah (saa) ‘babana iyilikte bulun’ diye buyurdular.

Yine bir adam Resulullah’ın (saa) yanına geldi ve çok günah işlediğini ne yaparsa Allah’ın onu bağışlayacağını sordu. Hazret (saa) ‘anne ve babandan hayatta olan var mı?’ diye sordular. Adam ‘babam hayatta’ dedi. Peygamber Efendimiz de ‘git ona iyiliklerde bulun ve Allah onun hürmetine seni bağışlasın’ buyurdular. Adam orada ayrıldıktan sonra Hazret-i Resulullah (saa) şöyle dediler: ‘Keşke annesi hayatta olsaydı.’

Yani annesi hayatta olsaydı ve ona hizmet etseydi daha çabuk Allah onun günahlarını affederdi.

Anne ve babamıza neler yapabiliriz:

1- Elimizden gelen her iyiliği onlar için yapmalıyız.

İhtiyaçlarını karşılamalı, hürmet etmeli ve yapılabilecek her güzelliği onlar için yapmalıyız.

2- Bizi dünyaya getiren ve büyüten anne ve babamızın kadrini bilmeliyiz.

3- Onların yüzüne sevgiyle bakmalıyız ki bu amel rivayetlerde de ‘sevap’ olarak zikredilmiştir.

Ebuzer-i Giffârî, Hazret-i Resulullah’tan (saa) naklederek buyurdu:

‘Anne ve babanın yüzüne sevgi ve şefkatle bakmak ibadettir.’

4- Onların rızasını kazanmak.

Onlara karşı öyle bir şekilde olacağız ki bizim elimizden razı olsunlar ve bizim duacımız olsunlar. Onların bize duaları kabuldür ve Allah korusun bedduaları da kabuldür.

Bunlar anne ve babalarımız hakkında Peygamber ve Ehl-i Beyt’ten (as) bizlere ulaşanlardan deryadan bir damla sadece.

Ölmüşlerimize Neler Yapabiliriz?

Anne ve babamız ve diğer yakınlarımız dünyadan gittikten sonra onlar için birçok şey yapılabilir.

İmam Ali (as) ‘ölmüşlerimizin gözleri bizdedir’ diye buyurarak onların bizim yapacağımız hayırlara ihtiyaçları olduğunu vurgulamıştır.

Onlardan bazıları şu şekildedir:

1- Mezarlarını ziyaret etmek.

Efendimiz Muhammed Mustafa Hazretleri (saa) şöyle buyurdu: ‘Kim anne ve babasının ya da onlardan birinin kabrini Cuma günleri ziyaret eder ve orada Yasin suresini okursa, bu sureden okuduğu her harf karşılığında onun bir günahını affeder.’[2]

2- Kur’an okumak.

İmam Cafer-i Sadık (as) şöyle buyurdu: ‘Kur’an’ı üzerinden okumak anne ve babanın kâfir bile olsalar azabının azalmasına vesiledir.’[3]

Hazret-i Resulullah (saa) kabir ehli için ‘Ayet’el Kursî’ okunmasını tavsiye etmiştir. Hangi mezarlıkta okunursa o mezarlıktaki kabirlere doğudan batıyı ışıklandıracak bir nurun yansıtılacağını ve okuyana da okuduğu ayetlerin her harfi miktarınca melek tayin edileceğini ve kıyamete kadar onun için tesbih edeceğini buyurmuştur.[4] Benzer bir hadis de İmam Cafer-i Sadık’tan (as) vardır.

3- Anne ve baba niyetine hayır işler yapmak

Her türlü hayır iş yapılıp sevabı anne ve babaya hediye edilebilir. Bir sadaka verilebilir, bir fakirin elinden tutulabilir, bir camiye, okula, hastaneye onlar niyet edilerek yardım edilebilir.

Kılınan namazın, tutulan orucun, yapılan hac ibadetinin ve her ibadetin ve hayır işin sevabı hediye edilebilir.

Sıffîn ve Nehrevan Savaşları Sıffîn ve Nehrevan Savaşları

Fahr-i Kâinat Efendimiz (saa) buyurdu: ‘Ölmüşler niyetine verilen her sadakayı melekler tabak içinde o vefat edene sunarlar ve selam verirler. Ölen hediyeyi kabul eder ve kabrine götürür ve bu onun ferahlamasına vesile olur.’[5]

Peygamber Efendimiz (saa) bir savaştan döndükten sonra annesinin vefat ettiğini gören bir sahabesine bir kuyu kazdırıp o kuyuyu annesi adına vakfetmesini buyurdu. O kuyunun suyundan kullanıldığı sürece annesine sevap gideceğini belirtti.

İmam Sadık (as) şöyle buyurdu: ‘Ölmüşler için yapılan hayır işlerin sevabı hem ölene ve hem yapana yazılır.’[6]

4- Onları hiç unutmamak.

Onları unutmayıp hatırlamak ve hatırladıkça rahmet okumak.

İmam Sadık (as) her gece oğlu için ve her gün anne ve babası için iki rekât namaz kılar ve onlara hediye ederdi. Bu namazın birinci rekâtında Kadir suresini ve ikinci rekâtında da Kevser suresini okurdu.[7]

5- Onlar için dua etmek.

Her namaz sonrası ve ne zaman olursa onlar için dua edilebilir.  Bunu bize Kur’an da öğretmektedir. Kur’an’da Hazret-i İbrahim’in (as) ve Hazret-i Nuh’un (as) anne ve babasına dua etmesi örnek olarak verilmiştir.

Sahife-i Seccâdiye’nin 24. duası da anne ve baba için duadır. Anne ve baba için bu duanın da okunup hediye edilmesi makbuldür.

Bizi bu dünyaya getiren, büyüten ve bizi her kötülükten koruyan anne ve babamızın kadrini ve değerini bilmeli, vefat ettikten sonra da onları asla unutmamalıyız.

Allah’ım!

Anne ve babamıza rahmet eyle.

Onları Peygamber (saa) ve Ehl-i Beyt’iyle (as) haşreyle.

Onların kalbini bizlerden razı et.

Onların hayır dualarını bizlere nasip et.

Amin…

- - - - - - - -


[1] Kenzû’l A’mmâl 45439
[2] Bihâru’l Envâr, c.89, s.293
[3] Vesailu’ş-Şi’a, c.6, s.204
[4] Minhecu’s-Sadıkiyn, c.2, s.95-96
[5] Müstedreku’l Vesâil, c.2, s.114
[6] Zadu’l Me’ad, s.574
[7] AGE, s.573

Editör: Hasan Bedel