.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
“Vatan Şairi” ve “Hürriyet Şairi” olarak anılan Namık Kemal 19. yüzyılda yaşamış ve kendisinden sonra gelen pek çok kişiyi etkilemiş yazar, şair, münekkit, gazeteci, tarihçi ve devlet adamıdır.
Klasik Türk edebiyatında Ehl-i Beyt‟e kıymet verilip saygı gösterilerek onlarla ilgili pek çok eser vücuda getirilmiştir. Kendisinden önce ve kendi döneminde pek çok sanatçıda olduğu gibi Ehl-i Beyt kavramı ve bu kavram içinde yer alan kişi ve unsurları şiirlerinde ele alanlardan biri de Namık Kemal’dir. Şair divanında eski geleneğe uyarak onlara kıymet verip onları aşk derecesinde sever. Şiirlerinde Ehl-i Beyt ile ilgili bir hayli unsura rastlamak mümkündür.
Aşağıdaki bu şiir de şairin kağıda döktüğü bir eseridir:
* * *
Sahrȃ-yı Kerbelȃ’da hürriyet oldu nȃ-bȗd
Hakk’ın hukuku gitdi uhrȃya pȃre pȃre
*
Kerbelā-yı gamda kurbān olduğum hengām-ı aşk
Devr-i mātemdir cihāna ıyd-i ekberdir bana
*
Hūn-ı sḭnem Kerbelā-yı gamda her dem tāzedir
Ben şehḭd-i hasretim mātem dem-ā-demdir bana
*
Şehḭd-i hasretiz bir Kerbelā-yı gamda kim şimdi
Olur girdāb-ı hūn-ābında bismil-gāh nā-peydā
*
Bir kazā-yı Kerbelā āsārı devr eyler ki cān
Mevc-i hūn-ābında olmuş rāh u menzil nā-bedḭd
*
Özge cāy-i imtihāndır Kerbelā-yı aşk-ı yār
Saff-ı düşmen kām-yāb ehl-i tecellā nā-murād
*
Nümāyāndır nişān-ı Kerbelā hāk-i mezārımdan
Akar hūn-ı şehādet katre katre her gubārımdan
*
Biz mātem-i cān-sūz-ı Hüseyn ile şehḭdiz
Hūn-āb-ı şehādet saçılur medfenimizden
*
Meşhed-i sevdāda uşşākın dil-ü cānın görün
Kerbelā-yı hasretin hāl-i şehḭdānın görün
Şöyle pür-hūn-ı şehādet gideyim mahşere kim
Kerbelā deştine hem-reng ola meydān-ı behişt
*
Taklḭdimiz bu yolda İmām Hüseyn'edir
Biz Kerbelā-yı gamda şehḭdānı-ı gurbetiz
* * *
93 Harbi'nden dolayı Osmanlı Devleti'nin zor durumda olması, sanatçının üzülmesine ve vatanı kutsal mekânlara göndermesine neden olur. Kerbela denince Müslümanların aklına Hz. Hüseyin ve ehlinin hunharca katledilişi gelir. O ve yakınları suya hasret hâlde Yezid'in adamlarınca şehit edilir. Bundan dolayı şair vatanın bir kolunu Kerbela'ya doğru atmasını ister.
Kerbela vakası yaşandığı günden beri Müslümanların kalbinde acı ve hüzün durmadan devam eder. Hz. Peygamberin ciğerparesi Hz. Hüseyin ve ailesi hunharca şehit edilir. Pek çok esere konu olan bu vakayı Namık Kemal, samimi bir Müslüman edasıyla ve yüreğinde bu acıyı hissederek dile getirir. Beyitlerde bu vakayı adeta kendisi yaşıyor gibi aktararak hiç bitmeyen acıyı terennüm eder.
Hz. Hüseyin, Türk edebiyatında ve Namık Kemal'in şiirlerinde hunharca şehit edilmesinden dolayı bolca anılır. Onun hakkında Türk edebiyatında maktel-i Hüseyin'ler kaleme alınıp mersiyeler yazılır. Hz. Peygamberin torunu Hz. Hüseyin, haksızlığa başkaldırarak şehitliği göze alıp pek çok yakını ile birlikte suya hasret kalarak şehit olur. Bu olay Namık Kemal‟in birçok şiirinde dile getirilir.
Kerbela'da Hz. Hüseyin'in kanının akıtılmasını hüzünlü bir dille ifade eden sanatçı, adeta kendisi de o gün Hz. Hüseyin'in yanında savaşıyormuş gibi bu olayı şiirlerine yansıtır. Bazen de manevi olarak kendisinin de Kerbela şehidi olduğunu vurgular. Divanında Ehl-i Beyt ve onlarla ilgili kavramları kullanan “Vatan Şairi” onlara coşkun bir aşkla bağlıdır ve bu muhabbeti pek çok beytinde dile getirir. O, şiirlerde ismini belirtsin veya belirtmesin en fazla Hz. Peygamberi söz konusu eder. Hz. Ali ve Hz. Hüseyin şiirlerde fazlasıyla kendilerine yer bulurlar. Hz. Ali kahramanlığıyla, Hz. Hüseyin ise Kerbela Çölü'nde şehadetiyle belirtilir. Hz. Fatma (Zehra) ve Hz Hasan birer beyitte Hz. Hüseyin ile birlikte zikredilir.
- - - - - - - - - -