.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Böylece sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de sizlere bir şahit (ve örnek) olsun diye orta bir ümmet yaptık.”[1]
Bir hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmaktadır:
“Dinde aşırı gitmekten sakının, sizden öncekiler aşırılıkları yüzünden helak oldular.”
Hiç şüphe yok ki yukarıda zikrettiğimiz ayet-i kerime ve hadis-i şerif; bizlere önemli bir sorumluluk yüklemektedir. Bu daha hayırlı, daha adil, daha dengeli ve istikamet üzere olma anlamına gelen “vasat ümmet” olma sorumluluğudur.
“Vasat Ümmet”; "ifrat ve tefritten" yani aşırılıktan uzak durarak, inancında, ahlakında, her türlü tutum ve davranışında doğruluk, dürüstlük ve adalet çizgisinde kalmayı başaran, dengeli, sağduyulu, ölçülü ve uyumlu toplum demektir.
Vasat olmanın zıddı ifrat ve tefrit üzere olmaktır. İfrat, bir işi gereğinden fazla yapmak, tefrit ise bir işi gereğinden daha az yapmak anlamına gelmektedir. Her iki durum da makul olmayan, dinimizce hoş karşılanmayan davranış biçimidir.
Yüce Dinimiz İslam; yeme, içme, giyim, kuşam, ibadet, düşünce, saplantı gibi dinî ve dünyevî her konuda aşırılıktan uzak durarak, orta yol üzere olmayı tavsiye etmiştir. Harcamalarımızda aşırıya gidip israfa sebebiyet veremeyeceğimiz gibi, cimrilik edip Allah yolunda infakta bulunmaktan da geri duramayız.
Rabbimiz, Furkan Suresi’nde takva sahibi insanların özelliklerinden bahsederken “Onlar infak ettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik. Bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar”[2] ifadesi ile bu önemli hususa dikkatlerimizi çekmiştir. Aynı şekilde söz ve davranışlarımızda da aşırılıktan uzak durmalı, sonradan pişman olacağımız bir tavır içerisinde olmamalıyız.
Her konuda bizim için üsve-i hâsene, yani en güzel örnek olan Allah Resulü (s.a.a) hem dini hem de dünyevi işlerinde ideal bir denge içerisinde hayatını sürdürmüştür. O, bir sözünde; “Orta yolu tutunuz, amellerinizi mükemmelleştirmeye ve Allah´a yakın olmaya gayret ediniz.” tavsiyesiyle bizlere ifrat ve tefritten uzak, itidal üzere yaşamamız gerektiğini öğretmiştir.
Uzun vadede mutlu ve huzurlu bir hayat, ifrat ve tefrit gibi iki aşırı uç noktayla değil, orta yol dediğimiz itidal üzere yaşamakla mümkündür. Onun için Müslümanlar olarak bize yakışan, söz ve davranışlarımızda, ibadet hayatımızda, haddi aşmaktan, taşkınlık yapmaktan uzak durup, itidal üzere yaşama gayreti içerisinde olmaktır.
[1] Bakara/143
[2] Furkan/67