Küçük kızım büyük babasını kaybettiğinde daha dört yaşındaydı ve ilk defa yakınlarından birisinin öldüğünü öğrenmişti. Her zaman beraber oynadığı, beraber gülüp eğlendiği kimse artık yoktu, diğer taraftan da aile halkının üzgün olması, sürekli ölüm hakkında konuşması onu iyice şaşkına çevirmişti. Bu yüzden durmaksızın bana sorular soruyordu: “ölüm nedir, büyük babam nereye gitti, ne zaman gelecek, niçin toprağın altına koydunuz, acaba sende ölecek misin?” Türünden sorular yöneltiyordu ve ben ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Hele birde; “çocuklar ölür mü, ben ölürsem ağlar mısın, anneannem çok yaşlanırsa ölür mü?” sözlerini duyunca boğazıma bir şey düğümlenir gibi oluyordu.

İnsanlar doğar, büyür ve ölür… Bu hepimizin bildiği bir gerçek olduğu halde, ölen kişi bir yakınımız olduğu zaman bu durumu kabul etmekte zorluk çekeriz. çlüm biz yetişkinler için anlaşılması ve dayanılması zorken, bunu çocuklarımıza nasıl anlatacağımız, onların anlaya bilmeleri ve kaybedilenin ayrılığında dayanabilmeleri çok daha güçtür.

Bu yüzden de bir yakınımız öldüğünde bunu çocuklarımızdan gizlemeye çalışırız, yalanlarla onu oyalarız veya herkes kendi üzüntüsüyle meşgulken kimse çocukları önemsemez asıl onların teselliye ihtiyacı olduğunu unutur. Sordukları sorular karşısında; “saçma sapan sorular sorma, hayır kimse ölmeyecek, kapat bu konuları, nerden bulursun böyle şeyleri” diyerek onları yaşamının bu gerçeğiyle yüzleştirmeyiz ve sonrasında birçok sıkıntılar yaşamasına neden oluruz.

Her konu da olduğu gibi ölüm konusunda da kendi kaygı ve yargılarımızdan olabildiğince sıyrılarak çocuğu dinlemeye, anlamaya ve sorularına mantıklı cevaplar vermeye çalışmalıyız. Bunun içinde yapılması gerekenler şunlardır:

1-çnceden ölüm hakkında çocuğunuzla konuşun: genelde bütün anne ve babalar bir ölüm yaşanmadan önce çocuklarıyla bu gibi konuları konuşmazlar ve birisi öldüğünde onların sorularına mantıklı, geniş ve düzgün cevap vermezler.

çyleyse önceden oyun esnasında yahut konuşmalarımız arasında ölümü çocuğumuza anlatmalıyız. çzellikle okul öncesi dönemde çocuğa ölümü anlatırken, tüm canlıların yaşamının başladığı ve bittiği bir nokta olduğu, bunun her canlı için söz konusu olduğu söylemeliyiz. Tüm canlıların doğduğu, büyüdüğü, yaşlandığı ve öldüğü, canlıların hiçbirisinin sonsuza kadar yaşayamayacağı söylenmelidir. Eğer söz konusu olan ölüm yaşlanmaksızın, ani hastalık, kaza gibi bir nedenle gerçekleştiyse bazen yaşlanmasakta çok ağır bir hastalığın ölüme neden olabileceği söylenebilir.

2-çzüntünüzü ondan gizlemeyin, paylaşmayı deneyin: Sevilen birinin ölümünün ardından geride kalanlar için en zor işlerden biri, bu konuyu çocuğa söylemektir. Aile üyeleri zaten kendileri kederliyken, bu sorun kat kat artmaktadır. Bunun içinde genelde yapılan şey çocuğa yalan söylemektir; “baban uzaklara gitti.” şimdi 26 yaşında olan Hatice 9 yaşında babasını kaybetmişti, şunları söylüyor: “ben dokuz yaşındaydım, bir gün eve geldiğimde herkesin ağladığını, çok üzgün olduğunu gördüm. Kimse benimle ilgilenmedi, baba mı sordum bana cevap olarak “bizi bırakıp uzaklara gitti” dediler. Babamdan ayrılmak beni çok üzmüştü, fakat aradan aylar geçti ama babam geri dönmedi, okulda arkadaşlarıma ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Bir süre sonra “demek ki babam artık bizi istemiyor, demek ki bizi terk etti” diye düşünmeye başladım, arkadaşlarıma babamın bizi terk ettiğini söylüyordum. Bu yüzden de babamı sevmiyordum.”

Oysa güzel bir dille anlatılsaydı çocuk kabul edecekti ve sonradan bu gerçekle karşılaştığında sorunlar yaşamayacaktı. çocukların bu konuyla baş edemeyeceğine inanmak yanlıştır. Anne-baba ölümle ilgili konuşmalardan, törenlerden çocuğunu uzak tutmaya çalışarak, onu koruyacaklarını sanırlar. Asıl bu durum çocukları endişelendirir, şaşkınlık yaşamalarına ve kendilerini yalnız hissetmelerine yol açar. çevrelerindeki insanlardan en çok destek ve güvence istedikleri bir zamanda, zihinlerini kurcalayan pek çok soruyla baş başa kalırlar, çocukların bu sorularına, onların anlayabileceği tatlı bir dille, olabildiğince gerçek ama basit cevaplar verilmelidir.

çlüm haberi verildikten sonra çocuk, nasıl davranması gerektiği konusunda yönlendirilmemelidir. Her çocuğun tepkisi farklı olabilir, bu durumda bazı çocuklar asabi, saldırgan olur, bazıları sessiz sakin ve bazıları da hiç bir şey olmamış gibi gülüp eğlenmesine devam eder. çocuğu davranışlarından dolayı eleştirmemek, aşağılamamak gerekir. çocuk konu hakkında konuşmak için zorlanmamalı, ancak soru sorduğunda ya da konuşmak istediğinde geri çevrilmemelidir.

çocuğun hemen aile fertlerinden uzaklaştırılması, başka bir ortama gönderilmesi doğru değildir. çocuklarda bu dönemde aile ile bir arada olmaya ve acılarını paylaşmaya ihtiyaç duyarlar.

3-Her zaman doğruları söyleyin: çocuğunuzun ölüm ve ölü merasimleriyle ilgili sorularına her zaman doğru cevapları verin, onun anlayacağı tarzdan mantıklı konuşun ve kesinlikle yalan konuşmayın.

çlüm alıştırılarak söylenebilir “Deden dün çok hastalandı ve şuan çok ağır iyileşmesi zor hastaların bakıldığı yoğun bakıma yatırıldı. Korkarım bu sefer iyileşmesi çok zor” denilebilir ve cenaze töreni öncesi ölüm haberi verilebilir. Bunu uzun süre saklayıp çocuğun başka yerden duyması gerçekleşirse o zaman çocuğun insanlara güveni bozulacak ve daha yoğun bir korku yaşayacaktır.

4- çlüm hakkında mantıklıca konuşmaya çalışın: Dikkat edilmesi gereken bir hususta çocuğa yanlış mesajlar verilmemesi ile ilgilidir. çocuğun ölümle bağdaştırmasının sakıncalı olduğu kavramlar vardır. çrneğin, ölen kişinin yakınlarının davranışları nedeniyle hastalandığı ve öldüğü, ölenlerin derin ve ebedi bir uykuya daldığı, ölenlerin toprak olup yok olduğu gibi… Ya da çocuğa Allah'ın öldürdüğünü veya ölümün bir ceza olduğunu söylemek ya da bu tür konuşmalara tanık olması Allah'ı cezalandıran bir güç olarak görmesine neden olur. çocuk bu tip mesajlar nedeniyle suçluluk, sorumluluk ya da öfke duyabilir ve bu da ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir.

5- Anlayışlı olun: Sabırlı davranın ve sorularını tekrar tekrar yanıtlayın. Bazen çocuğun sorularının cevaplanması kadar sormaya cesaret edemediği ancak sizin sezdiğiniz ihtiyaçları da önemli olabilir. Bunların hepsi için çocuğu tatmin edecek şekilde açıklama yapmaya dikkat edin. çocuk böyle bir durumda yapılması gereken uygun davranışların da ne olduğunu bilemeyebilir. Sorular sorması, hissettiklerini söylemesi için cesaret verin.

çlüm çocuklara ne kadar iyi anlatılırsa anlatılsın bir yakının özellikle de anne-babadan birinin ölümü dayanılması güç bir olaydır. Bu olay karşısında, çocuklarda alt ıslatma, kekemelik, tırnak yeme, saldırganlık, hırçınlık gibi uyum ve davranış bozuklukları görülebilir. Bunlar dışında kâbuslar, korkular, uykusuzluk, yeme problemleri, ağrılar, okul başarısızlığı, içine kapanma gibi sorunlar görülebilir. Bu gibi durumlarda, çocuğun duygularını bastırmamak gerektiği, onun duygularını paylaşmaya ve anlaşılmaya ihtiyaç duyduğu unutulmamalıdır.

Son olarak, acaba çocuklarımızı cenaze merasimlerine götürmeli miyiz?

çlüm olayı olduğunda genellikle çocuklar evden uzaklaştırılmaya çalışılır, bu sağlıklı bir yaklaşım değildir. çocuklar eğer iki yaşını geçmişlerse kendi isteklerine göre cenaze törenine katılabilir. Ancak yoğun yasın yaşandığı, evde feryatların olduğu bir durumda çocuk ilk günlerde bir yakının evinde tutulabilir, bu yer evden çok uzakta olmamalıdır.

 çlen kişinin ölümünden sonra yapılacak törenlere şu ya da bu şekilde çocuğun da katılmasını sağlayın. Cenaze töreninin ne olduğu ve neden yapıldığını ona açıklayın, fakat gelmesi için ısrar etmeyin. Korku içinde olan bir çocuğu cenaze törenine gitmesi için zorlamak doğru değildir. Onun yerine, dua etmesi, bir süre sonra ziyaret etmek amacıyla kabristana götürülmesi uygun olacaktır.

Fakat çocukların, cenaze törenlerinde ölünün yüzünü açma, kabre koyup üstüne toprak dökme, yüzüne bakmaya zorlama gibi durumlardan da kaçınmak gerekir. Bu işlerin yapılma esnasında biraz uzakta durmak daha iyidir.