.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Sizce de bir şeyler üretmenin zamanı değil mi?

Üretmek dedimse illa bir uçak, mekanik aletler veya kusursuzca yapılmış bir icattan bahsetmiyorum.

Birinin yüzünde tebessüm oluşturmak da bir icat değil midir? Vakitlerimizi fazlaca heryerlerde harcarken; üstüne üstlük sizin belki de hiç görmediğiniz, sizi hiç de alakadar etmeyen kişilerin profilini karıştırmaktan, sürekli acaba bugün nereye gitmiş, nerde ne yemiş diye bakmaktan yorulmadınız mı?

Tam da şu anda evinizde, dizinizin dibinde olan çocuğunuz, hatta eşiniz yahut anne babanız her kim varsa bugününüzü ona ayırmaya ne dersiniz?

Her an birini kaybetmeyeceğimize kimin garantisi var!?

Kaybettikten sonra herkes değer verir, önemli olan onlar yanı başımızdayken değer bilmek değil midir?

Peki, ne zaman hayatımızdaki her şeyden şikayet etmekten vazgeçeceğiz?

Çocuğum sürekli evi dağıtıyor diyen anne…

Derli toplu ama çocuksuz bir evin olsa daha mı iyiydi?

Eşim eşyalarını hep ortada bırakıyor diyen kadın.

Eşini kaybetmiş olsan daha mı iyiydi?

Evin elbette dağılacak, elbette bozulacak ki bu “evde hayat olduğunu” gösterir…

Her şey iyi de evim çok küçük, bir odam daha olsaydı diyen kişi..

Evin hanlar kadar büyük olsa ama içinde huzurlu bir aile olmasa daha mı iyiydi.

Çocuğum çok konuşuyor devamlı soru soruyor başım ağrıdı diyen anne..

Çocuğun konuşamasaydı, duyamasaydı, göremeseydi daha mı iyiydi?

Anne babam beni rahat bırakmıyor diyen evlat..

Ya anne baban olmasaydı daha mı iyiydi?

Rabbimiz ne der:

“O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!” Mülk/23

Ya işte böyle Cânlar! Her ne hal üzre olursak olalım; kendimizi paralamanın, harap etmenin, şikayet etmenin hiçbir faydası yok…!

Artık geçmişte yaşamanın, pişmanlıklar duymanın, aşırı gelecek kaygısında olmanın ne kadar zararlı olduğunu iş işten geçmeden anlamalıyız.

Bu döngü böyle gitmemeli, kalkıp bir an evvel silkinmeliyiz.

Hem size şöyle söyleyeyim: “Güzel olan benimdir” demek yorar.. Amma "Benim olan güzeldir" demek mutlu eder.

Bu sözü hayat felsefemiz yapmalıyız.

Allahın bize taksiminden razı olup, var olan vaktimizi bize verilen tüm nimetleri değerlendirmek için kullanmaya adamalıyız.

Hem ne der Efendiler Efendisi:

"Âgâh olun! Muhakkak ki bedende bir et parçası vardır; o salâh bulduğu vakit bedenin hepsi salâh bulur.”

O et parçası kalbimizdir.

Bizler kalbimizi temizlemeye çalıştıkça her yanımız tertemiz olur.

Bizler insanlığımızı hatırladıkça, kötülükler, ayrılıklar, gayrılıklar kaybolur…

Yeniden sürgünlerimiz bitsin, dünyanın tüm mülteci gönülleri ile vatanımız olan İnsanlığa geri dönelim diye, gelin birlikte evrensel müziklere kulak verelim,

Hayırlı Vakitler Efendim…

Gel benim sarı tanburam

Sen ne için inilersin

İçim oyuk derdim büyük

Ben anın'çin inilerim

Koluma taktılar teli

Söyletirler bin bir dili

Oldum Ayn-ı cem bülbülü

Ben anın'çin inilerim

Koluma taktılar perde

Uğrattılar bin bir derde

Kim konar kim göçer burda

Ben anın'çin inilerim

Göğsüme tahta döşerler

Durmayıp beni okşarlar

Vurdukça bağrım deşerler

Ben anın'çin inilerim

Gel benim sarı tanburam

Dizler üstünde yatıram

Yine kırıldı hatıram

Ben anın'çin inilerim

"Sarı tanbura"dır adım

Göklere ağar feryadım

Pir Sultan'ımdır üstadım

Ben anın'çin inilerim

Pir Sultan Abdal