Ehlader Araştırma Bölümü

Cehennem deyip geçmemek gerek. Düşünen insan için hafife alınacak bir yer değil orası. Nasıl da rahatız!..

Gerçekten de cenneti hak eden insanlar mıyız ki cehennemi hiç aklımıza getirmiyoruz?

Biliyor musunuz, cehennem ehlinin çoğunluğu oraya gideceğini hiç düşünmeyen insanlardır. Nasıl olsa Allah bağışlayacak!.. Nasıl olsa Müslümanız!..  vs.

Evet, biz kendimizi Müslüman sanıyoruz, ama acaba her şeyden haberdar olan Allah ve katip melekleri de bizi Müslüman sayacak mı?

Bir insanın Müslüman sayılması için İslam'ın şartlarını yerine getirmesi gerekmez mi? Kaç kişi bu şartları yerine getiriyor? 

Gençler!

Hayatı hafife almayın!

Bu hayatın ötesini de göz önünde bulundurun!

Bütün hayatın sadece ev, iş ve okuldan ibaret olmadığını şimdiden düşünmeye başlasanız iyi olur. Yaşamlık ihtiyaçlarınızı karşılayacak işiniz ve okulunuzun yanı sıra ahiretinizi de gözden geçirmelisiniz. Sadece ders kitaplarını değil, ahiretinizi anlatan kitapları da okuyun. Matematik bu dünyanız için, fizik-kimya bu dünyanız için, teknoloji vs. bu dünyanız için... Peki, ahiretiniz için neler yapıyorsunuz?

Yazıktır, günahtır. "Herkesin bir gün öleceği gerçeği" bilimsel, mantıksal, dinsel ve reel bir gerçeklik değil mi? O halde sadece dünyaya odaklı hedefler gütmek niye?

Neden size maneviyat aşılayan, ahlakınızı onaran, ahireti hatırlatan kaynaklara yabancısınız? Neden umursamıyor, öteliyor, öteledikçe de "asıl yürümeniz gereken yoldan" sapıp uzaklaşıyorsunuz?

Halbuki gençlerin bilme ve öğrenme yeteneği daha fazladır. Bu yaşlarınız ganimet yaşlarıdır. Bir an önce gençliğinizden faydalanıp size yön verecek, ilminize ilim katacak, elinizden tutup sizi saadete ulaştıracak kaynaklara kendinizi alıştırmalısınız. Bu kaynaklar ne tür badireler atlatıp günümüze kadar gelmiştir, biliyor musunuz?

Dinimizi, mektebimizi, ilmimizi, irfanımızı kitaplarıyla bugünlere taşıyan nice âlimler bu uğurda şehit oldular. Oluk oluk kanları akıtıldı. Sırf gelecek nesil "kutsal inançlarından" farklı yollara sapmasınlar diye nice başlar feda edildi. İslam düşmanları sırf bu coğrafyalarda İslam'dan eser kalmasın diye nice hilelere, nice entrikalara başvurdu; nice zulümler işledi.

Okuyun!

Eğer cennetle gönlünüzü hoş etmişseniz, bir de cehennemi okuyun: Cehennem azabı iki türlüdür. Ruhsal azap ve bedensel azap... Ruhsal azap aşağılanmalar, serzenişler, dışlanmalar vs. olacak. Bedensel azaba gelince... O da iki türlü olacak... Ya bu azap cehennem zebanilerinin eliyle olacak ya da cehennemin kendisi azabın kaynağı olacak!..

O gün adeta kamyon kamyon insan yığınları sanki odun parçalarıymış gibi fokur fokur kaynayan cehenneme boşaltıldığında bu bekçiler şaşıracaklar. "Bunca insan nasıl olur da bile bile kendilerini ateşe atar, hayret!" diyecekler.

"Size bir uyarıcı gelmemiş miydi de hepiniz buraya geldiniz?" diye soracaklar. "Evet, gelmişti" diyecekler. "Madem öyle neden burdasınız?" diye soracaklar. "Çünkü bizler uyarıcıları dinlemedik; hep yalanladık, hep geçiştirdik, bazen umursamadık, bazen kınadık, bazen alay ettik. Keşke aklımızı kullansaydık da onları dinleseydik, yazılanları okusaydık, anlatılanlara kulak assaydık. Meğer biz ne kadar da aptalmışız!" diyecekler.

İşte, o gün neler olacağını bir de Allah'ın diliyle dinleyelim. Madem Müslümanız, bunda da şüphe edecek değiliz ya:

"Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacak! Oraya her bir topluluk atıldıkça oranın bekçileri onlara, 'Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?' diye sorarlar.

Onlar şöyle cevap verirler: Evet, doğrusu bize, (bu azap ile) korkutan bir peygamber gelmişti; fakat biz onu yalan saymış ve 'Allah’ın bir şey gönderdiği yok, siz olsa olsa büyük bir sapıklık içersindesiniz', demiştik.

Eğer kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, şu alevli ateştekilerden olmazdık!” (Mülk/8-10)