Ehlader Araştırma Bölümü

Bir dünya düşünün! Kimileri yılda sadece 3 kg. et tüketirken, kimileri 103 kg. et tüketiyor. Bir dünya düşünün! Kimileri açlıktan ölürken, kimileri tokluktan ölüyor ya da sağlığını kaybediyor. Bir dünya düşünün! Kimileri her gün bayram yaparken, kimileri ise bayram sevincinin ne olduğunu unutmuş, kimsesizlik ve yoksulluk içinde hayatta kalma mücadelesi veriyor. Ve bir gün düşünün! Garip gurabanın sevindiği, yetimlerin ve kimsesizlerin yüzünün güldüğü, hiç kimsenin ötekileştirilmediği ve herkesin kardeş ilan edildiği bir gün.  İşte o gün bu gündür ve bugün bayram günüdür. Bugün ötekini mutlu etme günüdür. Bugün uzağı yakın kılma, birbirimizle yakınlaşma günüdür. Bağışladığımız kurbanlarımızla “mü’minler ancak kardeştir” [Hucurât, 10.] ayet-i kerimesinin hayat bulduğu gündür bugün. İnsanlığa böyle bir günü bahşeden ve bize böyle bir ibadeti meşru kılan Yüce Rabbimize hamdolsun.

Dinimizde iki türlü kardeşlikten söz edilir. Birincisi; üzüm salkımındaki taneler gibidir. Biri diğerine zarar vermez, birlikte büyür, birlikte gelişir ve birlikte sofraya gelir. Bu tür kardeşlik, hemen her gün kullandığımız ‘birlik ve beraberlik’ anlamındadır ve kardeşliğin en alt derecesidir. İkincisi ise; sıkılmış üzüm taneleri gibi tek bir şıra haline gelmektir. Kardeşliğin bu derecesinde “sen ben” yoktur, “biz” vardır. Ötekinde kaybolmak vardır. Kardeşini kendine tercih etmek vardır ve bu anlayış, kardeşliğin en üst mertebesidir. Sevgili Peygamberimiz’in şu hadis-i şerifi,  bizlerden böyle bir kardeşlik anlayışını benimsememizi istemektedir:

“Mü’minler birbirini sevmede, birbirine acıma ve şefkat göstermede bir vücut gibidir. Vücudun bir uzvu rahatsızlanırsa, diğer uzuvlar da uykusuzluk ve ateş ile onun acısına ortak olurlar.”

Kurban, paylaşmak, çoğalmak ve mutlu olmaktır. Kurban, mülkün sahibi olan Allah'tan geleni kardeşinle pay etmektir. Verdiğimiz kadar kazandığımızı; paylaştığımız kadar zenginleştiğimizi unutmamaktır.

Kurban; Allah’a yaklaşmanın, Allah’ın kullarına yakınlaşmaktan geçtiğini öğreten, İslam’ın en önemli ibadetlerinden birisidir. İçerisinde bireysel ve toplumsal birçok hayırlar barındıran[1] insanlıkla yaşıt bu kadim ibadet; malımızı, canımızı ve tüm varlığımızı imanımıza şahit kılabilmenin sembolüdür.

Kurban, aynı zamanda nimeti paylaşma, karşılıklı dayanışma, hayatın yükünü birlikte omuzlama gayesi de taşıyan sosyal bir ibadettir. Bizler biliriz ki; Kurbanlık hayvanların etleri de kanları da Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak tek şey takvamız, yani sorumlu ve duyarlı duruşumuzdur.[2] İçinde bulunduğumuz bu sıkıntılı pandemi sürecinde yapacağımız en takvalı hareket; hastalıkla birlikte açlıkla da mücadele eden kardeşlerimize daha fazla yardım eli uzatabilmektir.