.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Şeyh Saduk (r.a), Men Lâ Yehzurhul Fakih adlı kitabında İmam Zeynel Abidin’in (a.s) şöyle buyurduğunu nakleder: Allah’ın insan üzerindeki en büyük hakkı, O’na kulluk etmen ve şirk koşmamandır. Bunu ihlâs ile yapabilirsen Yüce Allah senin dünya ve ahiret işlerini üzerine almayı kendisine farz bilmiştir.

Vücudunun senin üzerindeki hakkı, onu yalnızca Allah’ın itaati doğrultusunda kullanmandır.

Dilinin senin üzerindeki hakkı, onu kötü sözler söylemek için kullanmaman, hayır sözlere alıştırman, boş sözler söylemek için kullanmaman, insanlara iyilik yapmak ve onlara hayır ulaştırmak yönünde kullanmandır.

Kulağının senin üzerindeki hakkı, onu gıybet ve haram şeyleri dinlemekten korumaktır.

Gözün senin üzerindeki hakkı, onu bakılmaması gereken haram görüntülerden korumak ve baktığın şeylerden ders çıkarmaktır.

Elin senin üzerindeki hakkı, onu harama uzatmamaktır.

Ayağın senin üzerindeki hakkı, onları ancak helal şeylere gitmek için kullanmaktır. Zira kıyamet gününde bu ayaklarla sırat köprüsünü geçeceksin. Öyleyse köprü üzerinde kayıp seni ateşe düşürmemesi için ona iyi bakmalısın.

Karnının senin üzerindeki hakkı, onu haramla doldurmamak ve doyduktan sonra yemeğe devam etmemektir.

Cinsel organının senin üzerindeki hakkı, onu zinadan ve diğer insanların gözünden korumaktır.

Namazın senin üzerindeki hakkı, onu Allah’ın karşısına çıkmak için bir araç olarak görmek ve namaz kılar iken kendini Allah’ın huzurunda görmektir. Bu bilinçle namaza durduğunda ise Mevla’sının rahmetini ümitle bekleyen, küçük ve yoksul bir kul gibi sükûnet ve vakar içinde onun karşısında durursun. Bütün kalbinle ona yönelirsin ve kılmakta olduğun namazın tüm inceliklerini hakkıyla yerine getirirsin.

Haccın senin üzerindeki hakkı onu Allah’a giden bir yol olarak görmek ve günahlardan kaçıp ona sığınmak aracı olarak bilmektir. Haccı, yaptığın tövbe ve Allah’a yeniden dönüşün kabulü için bir araç olarak görmek ve yerine getirilmesi zorunlu olan ilahi bir farz olarak bilmektir.

Orucun senin üzerindeki hakkı, onu, Allah’ın seni ateşten korumak için diline, kulağına, gözüne, karnına ve cinselliğine örtmüş olduğu bir örtü olarak görmektir. Dolayısıyla oruç tutmadığında Allah’ın korumasını hiçe sayıp öteye geçtiğini bilmelisin.

Sadakanın senin üzerindeki hakkı, onu Allah’ın nezdinde korunan bir yatırım ve geri alımı için hiçbir tanığa gerek olmayan, gizlice verildiğinde daha çok güvende olan bir emanet; dünya hayatı boyunca belalar ve sıkıntılar karşısındaki bir kalkan; ahiret hayatında ise cehennem ateşini insandan uzaklaştıran bir vesile olarak bilmektir ve görmektir.

Kurbanlık hayvanın senin üzerindeki hakkı ise onu insanlara yakınlık kazanıp onların gönlünde yer etmek için değil de Allah’a yakınlık kazanmak için kesmektir. Onu yalnızca ve yalnızca Allah’ın rahmetini kazanmak için ve kıyamet gününde ruhunun felaha erenlerden olabilmek için kurban etmektir.

Sultanın senin üzerindeki hakkı, kendini onun bir imtihan aracı olarak görmendir. Yüce Allah onu senin üzerindeki sultasıyla imtihan ediyor. Senin yapman gereken ise onu yersiz yere sinirlendirmemektir. Bunu yapar isen ve onun eliyle sıkıntıya düşer isen onun yapmış olduğu haksızlığa sen de ortaksın.

Sana ilim öğreten kişinin senin üzerindeki hakkı, ona saygı göstermek, onunla birlikte olmaya değer vermek, ona dikkatini vermek ve onu güzel bir şekilde dinlemek, sesini ona yükseltmemek, ona soru soran birisinin sorusunu ondan önce cevaplamamak, onunla birlikte iken başka birisiyle konuşmamak, onun yanında başka birisinin arkasında konuşmamak, onunla ilgili bir kötüleme duyduğunda buna güzel bir şekilde karşılık vermek, onun kusurlarını örtüp iyi yönlerini ortaya çıkarmaya çalışmak, onun düşmanıyla oturup kalkmamak ve onun dostunu düşman edinmemek. İşte bunları yapabilirsen melekler, ondan öğrenmiş olduğun ilimi insanlar için değil de Allah için öğrendiğine dair şahitlik edeceklerdir.

Hükümet görevlisi olarak senin bu yöndeki işlerini düzenleyen kişinin senin üzerindeki hakkı onun sözünü dinlemek ve Allah’ın emirlerine karşı koymamak kaydıyla ona karşı koymamaktır. Kuşkusuz hiçbir yaratılmış için yaratanın emri çiğnenmemelidir.

Elinin altındaki (yönettiğin) insanların senin üzerindeki hakkı, onları elinin altındaki güçsüz insanlar olarak görüp onlara zulmetmemek, onlara karşı adilce davranmak, onlara karşı şefkatli bir baba gibi olmak, yaptıkları cahillikleri affetmek, cezalandırmak için aceleci davranmamak ve Allah’ın sana vermiş olduğu bu büyüklük nimeti için ona şükretmektir.

İlim öğrettiğin öğrencinin senin üzerindeki hakkı, Allah’ın sana bahşetmiş olduğu bu ilim sebebiyle seni onlara üstün kıldığının farkında olmaktır. Dolayısıyla kaba davranmadan ve kimseyi incitmeden güzel bir şekilde insanlara bu ilimi aktardıysan Yüce Allah sana bahşetmiş olduğu bu üstünlüğü daha da artıracaktır. Ancak sahip olduğun bu ilimi insanlardan sakındıysan veya senden ilim öğrenmek istediklerinde onlara kaba davrandıysan Yüce Allah haklı olarak bu ilimi senden alıp senin sevgini insanların kalplerinden silecektir.

Kadının kocası üzerindeki hakkı, onu Allah’ın bahşetmiş olduğu bir huzur ve mutluluk kaynağı, bir nimeti olarak görmesi ve ona iyi bir şekilde davranıp arkadaşça yaklaşmasıdır.

Erkek şunu bilmelidir ki erkeğin, kadının üzerindeki hakları, kadının sahip olduğu haklarından daha önemli olsa da kadın, erkeğin elindeki bir esir misalidir. Dolayısıyla ona rahmetle yaklaşmalıdır, giyimini kuşamını, yiyeceğini ve içeceğini temin etmelidir. Kadın bir cahillik yaptığında ise affedici olmalıdır.

Kölenin senin üzerindeki hakkı, onu Allah’ın yarattığı bir insan, aynı türden bir fert görüp onu mal varlığının bir parçası olarak görmemektir. Zira sen ne onu ve ne de onun herhangi bir parçasını veya herhangi bir rızkını yaratmamışsın. Yüce Allah seni güvenilir birisi olarak görerek onu senin emrine vermiştir ve bu vesileyle ona gelen bütün menfaatleri sana yönlendirmiştir. Öyleyse Yüce Allah’ın sana ihsanla yaklaşması gibi sen de ona ihsanla yaklaş. Şayet ondan hoşlanmadıysan onun yerine başka bir köle alabilirsin ama Allah’ın kuluna eziyet etme hakkına sahip değilsin. Hiç kuşkusuz Allah’tan gayri güç ve kuvvet sahibi yoktur.

Annenin senin üzerindeki hakkı, hiç kimsenin hiç kimseyi taşıyamayacağı şekilde seni taşıdığını ve hiç kimsenin hiç kimseye vermediği kalbinin meyvesiyle seni beslediğini, seni bütün varlığıyla koruduğunu bilmendir. Kendisi aç kalıp da seni doyurmaktan, kendisi susuz kalıp da senin susuzluğunu gidermekten, kendisi giysisiz kalıp da seni giydirmekten, kendisi güneşte kalıp da seni gölgede tutmaktan çekinmedi. Senin için uykusundan vazgeçti ve seni soğuktan ve sıcaktan koruyarak büyüttü. Dolayısıyla Allah’ın yardımı ve başarı gücü olmaz ise sen kesinlikle onun hakkını ödeyemezsin.

Babanın senin üzerindeki hakkı, onu kendi kökün olarak görmektir. Kuşkusuz baban olmasaydı sen de var olamayacaktın. Kendinde güzel bir özellik gördüğünde şunu bilmelisin ki bu nimetin kökü babandadır. Öyleyse bu nimet için Allah’a şükret.

Evladının senin üzerindeki hakkı onu kendinden bir parça olarak görmek, dünya hayatı boyunca hayrıyla şerriyle sana isnat edileceğini bilmektir. Kendini onun sorumlusu olarak görmelisin. İyi eğitilmesi, rabbine yakın olması ve dini vecibelerini yerine getirmek konusunda ondan sen sorumlusun. Öyleyse iyilik edersem iyilik bulurum, kötülük edersem kötülük bulurum düşüncesiyle ona karşı olan davranışlarına şekil ver.

Kardeşinin senin üzerindeki hakkı onu kendi kolun kuvvetin, namusun şerefin gibi görmektir. Öyleyse onu Allah’a karşı gelmek yönünde bir araç olarak kullanma. Onu insanlara zulmetmek yönünde araç edinme. Düşmanına karşı ona yardımcı olmaktan sakınma ve ona öğüt vermek yönünde cimri olma. Allah’ın izinde gider ise bunları ondan esirgeme aksi halde Allah senin nezdinde ondan daha değerli olmalıdır.

Seni kölelikten kurtaran Mevla’nın senin üzerindeki hakkı, seni bu hürriyete kavuşturmak için malının bir kısmını harcadığını bilmendir. O, malını harcayarak seni köleliğin korkunç ezikliğinden çıkarıp hürriyetin yücelik ve şerefine yükseltti. Seni bir mal olmaktan çıkarıp kulluk boyunduruğunu üzerinden alıp attı ve rabbin için iyi bir kul olabilmen için seni kendine bağışladı. Öyleyse onu hayatın boyunca ve sonrasında senin üzerinde en çok hakkı olan kişi olarak görmeli ve sana ihtiyaç duyduğunda, ona yardım etmeği, kendine farz bilmelisin.

Kölelikten kurtarıp hürriyete kavuşturduğun insanın senin üzerindeki hakkı, Yüce Allah’ın onu, seni cehennem ateşinden kurtarmak ve kendisine yakınlaştırmak için bir vesile kıldığını bilmektir. Sen bu güzel iş karşısında iki mükâfatı hak ediyorsun. Dünya hayatı süresi dâhilinde bu kişiden miras almayı, ahiret hayatında ise cennete girmeği.

Sana iyilikte bulunan insanın senin üzerindeki hakkı ona teşekkür edip onun yapmış olduğu bu iyiliğini anıp onun için ihlaslı bir şekilde Allah’a dua etmektir. Bunu yaparsan ona açıkta ve gizlide teşekkür etmişsindir. Şayet bir gün onun bu iyiliğini iyilik olarak telafi etmek fırsatını yakalarsan bunu yapmalısın.

Ezan okuyan şahsın senin üzerindeki hakkı onu, sana Allah’ı hatırlatan bir kul, seni Allah’a çağıran bir kul ve Allah yolunda yürümek için sana yardım eden bir yardımcı olarak görmektir. Öyleyse sana yaptığı bu iyilik karşısında ona teşekkür etmelisin.

Namaz için imamlık yapan kişinin senin üzerindeki hakkı onu, kendinle rabbin arasında aracılık yapıp senin yerine konuşan, senin için dua eden, senin yerine rabbinle konuşmanın ağırlığı altında ezilen biri olarak görmektir. Namazda bir eksiklik olursa bu kusur ona aittir sana değil. Namaz kusursuz olursa sen onun namazında ortaksın ve o senin aldığından fazla bir pay almayacaktır. Bu şahıs, kendi canıyla senin canını, kendi namazıyla senin namazını korumuştur. Öyleyse bunun karşılığında hak ettiği kadar ona teşekkür etmelisin.

Sana arkadaşlık yapan kişinin senin üzerindeki hakkı ona yumuşakça davranmak, konuşma hakkının yarısını ona vermek ve ancak ondan izin alarak oradan ayrılmaktır. Senden izin almadan oradan ayrıldığında ise ona darılmamalısın. Hatalarını unutup iyiliklerini aklında tutmamalısın ve her zaman güzel ifadelerle onunla konuşmalısın.

Komşunun senin üzerindeki hakkı, evinde olmadığı süre içinde ona ait menfaatleri korumak, evinde olduğu süre içinde ise ona karşı saygılı olmak, herhangi bir haksızlığa uğradığında ona yardımcı olmak, örtülü işlerinin peşinden gitmemek, kusurlarını örtmek, söyleyeceğin öğütleri kabul edeceğine inanıyorsan kendi aranızda ona nasihatte bulunmak, sıkıntılarında onu yalnız bırakmamak, hatalarına göz yummak, işlediği suçları affetmek ve ona karşı iyi bir davranış sergilemektir.

Sana eşlik eden arkadaşının senin üzerindeki hakkı, ona insaf ve saygı çerçevesinde eşlik etmek, sana saygı gösterdiği gibi ona saygı göstermek, iyilik yapmakta senin önüne geçmesine müsaade etmemek, bu konuda senin önüne geçtiyse onun iyiliğini telafi etmeğe çalışmak, sana sevgi gösterdiği gibi ona sevgi göstermek, herhangi bir günah niyeti taşıyorsa onu bu düşünceden vazgeçirmek ve kısaca onun için bir sıkıntı kaynağı değil de rahmet kaynağı olmaktır.

Ortağının senin üzerindeki hakkı, kendisi olmadığı süre içinde onun boşluğunu doldurmak, kendi olduğu süre içinde ise haklarını korumak, onun düşüncelerine uyum sağlamaya çalışmak ve ona danışmadan harekete geçmemek, ona ait malları korumak ve onun yaptığı ihanete karşın ona ihanette bulunmamaktır. Kuşkusuz iki ortak birbirlerine ihanet etmedikleri sürece Yüce Allah’ın eli onların başı üzerindedir.

Sahip olduğun malın senin üzerindeki hakkı, onu haram malla kirletmemek, doğru yerde harcamak ve teşekkür etmeyen insanları bu konuda kendine tercih etmemektir. Malını seni Allah’a götüren yolda harcamalısın ve cimrice davranışlardan uzak durmalısın. Aksi halde hasret, pişmanlık ve bu işin kötü sonuçlarıyla karşılaşacaksın.

Borcunu almak için sana gelen alacaklı kişinin hakkı, elinde var ise borcunu ödemektir. Aksi halde güzel sözlerle onu ikna edip yumuşaklıkla onu geri çevirmektir.

Muaşeret ettiğin kişinin senin üzerindeki hakkı onu kandırmamak, ona karşı dürüst olmak ve onunla ilgili ilişkilerinde her zaman Allah’ı göz önünde bulundurmaktır.

Sana dava açan kavgalı olduğun kişinin senin üzerindeki hakkı, kavgalı olduğu konuda haklı ise kendi aleyhinde bir tanık gibi davranıp onu haksızlığa uğratmadan bu hakkını kendisine vermektir. Kavgalı olduğun kişi haksız ise ona arkadaşça yaklaşmalı ve Rabbinin gazabını üzerine almamak için ona karşı arkadaşça olmayan davranışlardan uzak durmalısın.

Aleyhinde dava açmış olduğun kişinin senin üzerindeki hakkı, bu davada kendini haklı görüyorsan, ona karşı iyi sözcükler kullanmak ve onun hakkını çiğnememektir. Haksız olduğuna inanıyorsan Allah’tan korkup tövbe edip davadan vazgeçmektir.

Sana danışan kişinin senin üzerindeki hakkı, ona yardımcı olacak düşüncelere sahipsen ona yardımcı olmaktır. Yardımcı olabilecek düşünceye sahip değilsen onu yardımcı olabilecek kişiye yönlendirmektir.

Kendisine danıştığın kişinin senin zerindeki hakkı, sana ters gelen düşünceleri için onu suçlamamak ve sana uygun gelen düşünceleri için Allah’a hamd etmektir.

Senden öğüt isteyen kişinin senin üzerindeki hakkı en güzel şekilde ona öğüt vermektir. Ancak, rahmet ve arkadaşlık diliyle.

Sana öğüt veren kişinin senin üzerindeki hakkı, onun öğütlerine kucak açıp can kulağıyla dinlemektir. Seni doğruya yönlendiriyorsa Allah’a hamd etmelisin. Bunu başaramadıysa ona rahmet gözüyle bakmalı ve onu suçlamamalısın. Onun bilmeyerek bir yanlış görüş taşıdığını düşünüp onu bu görüşünden ötürü suçlamamalısın. Ancak suçlamayı hak ettiği durumlar hariç. Bu durumda onun dediklerini hiçbir şekilde dikkate almamalısın.

Yaşça senden büyük olan kişinin senin üzerindeki hakkı yaşının büyüklüğünden ötürü ona saygı göstermek, İslam dinini benimsemek konusunda senden öne geçtiği için ona saygı duymak, ona düşmanca yaklaşmamak, yürürken onun önüne geçmemek, onu küçümsememek ve sana karşı olan cahilce davranışlarını İslam hakkı için güzel bir şekilde göğüslenip sabırlı olmaktır.

Yaşça senden küçük olan kişinin senin üzerindeki hakkı, şefkatli bir yaklaşımla bildiklerini ona öğretmek, yanlışlarını affetmek, kusurlarını örtmek ve ona arkadaşça yaklaşıp yardımcı olmaktır.

Sana el açan kişinin senin üzerindeki hakkı, ihtiyacı olduğu kadar ona yardımcı olmaktır.

Kendisinden yardım istediğin kişinin senin üzerindeki hakkı, ihtiyacını karşılamayı kabul ettiği takdirde yardımını teşekkürle kabul etmek, sana yaptığı iyiliğin farkında olmak ve yardım etmeyi istemediği zaman ise özrünü kabul etmektir.

Allah rızası için seni sevindiren kişinin senin üzerindeki hakkı, önce Allah’a hamd edip sonra ona teşekkür etmektir.

Sana kötülük yapan kişinin senin üzerindeki hakkı onu affetmektir. Affetmenin bu kişi için zararlı olacağını düşünüyorsan bu durumda diğer insanlardan yardım almalısın. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Kim zulme uğradıktan sonra hakkını alırsa, artık onlara yapılacak bir şey yoktur.”[1]

Aynı inancı paylaştığın kişilerin senin üzerindeki hakkı, onlara karşı iyi niyetli ve iyi davranışlı olmak konusunda kararlı olmak, onlardan sana gelen kötülükler karşısında sabırlı olmak, onları sevmek, eğriliklerini düzeltmeğe çalışmak, iyilik yapanlarına teşekkür etmek, onlara zarar vermemek, kendin için istediğin güzellikleri onlar için de istemek, kendin için istemediğin kötülükleri onlar için de istememek; yaşlılarını kendi baban, gençlerini kendi kardeşlerin, yaşlı kadınlarını kendi annen ve küçük çocuklarını kendi evlatların gibi görmektir.

İslam topraklarına yaşayan gayrimüslimlerin senin üzerindeki hakkı Allah’ın onlardan kabul ettiği şeyleri kabul etmek ve ahitlerine bağlı oldukları sürece onlara kabalık etmemektir.

[1]     Şura, 41.