.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Dr. Mahmut Acar

Günümüzde birçok insan ve özellikle bazı gençler vesvese hastalığına kapılmaktadırlar. Vesvese öyle bir noktaya ulaşmaktadır ki; bazıları Allah’ın varlığı hakkında, bazıları diğer dinî inançlarda, bazıları gusül, abdest ve namaz gibi ibadetlerde şüpheye düşmektedirler. Bu nedenle hangi konuda vesveseye kapılırsa o konudan uzaklaşarak kurtulacağını sanmaktadırlar. Böylece bazıları Allah’ı inkâr etmekte, bazıları dinî konuları reddetmekte, bazıları ise abdest, gusül ve namaz gibi ibadetleri terk etmektedirler. Ancak bu tür fikirler ve davranışlar yangına benzin dökmekten başka bir şey değildir. Yani bu şekilde durum çok daha kötü bir hale dönüşmektedir. Hâlbuki dinî bakımdan vesvesenin giderilmesi için çok kolay yöntemler bulunmaktadır. Elbette bunların yanı sıra alanında uzman bir doktora başvurulmasını da önermekteyiz.

Dinî terminolojide vesvese “Şeytanın veya nefsin insana kötü ve zararlı telkinde bulunması, insanın içine attığı saptırıcı dürtü, faydasız söz, şüphe ve tereddüt” anlamlarında kullanılır.

Kur’an-ı Kerim’in bazı ayetlerinde bu konuya değinilmiş ve insanların vesveseden nasıl kurtulacakları da bildirilmiştir. Örneğin Allah Teâla Nas suresinde şöyle dua edilmesi gerektiğini buyurmaktadır:

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيم

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ مَلِكِ النَّاسِ إِلهِ النَّاسِ مِنْ شَرِّ الْوَسْواسِ الْخَنَّاسِ الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ.

“Rahman ve Rahim Olan Allah’ın adıyla. De ki: Sığınırım insanların Rabbine, İnsanların Melikine, İnsanların İlahına, sinsi vesvesecinin şerrinden, o insanların göğüslerinin içine vesvese verir, cinlerden ve insanlardan olur.”

Hakeza Mü’minun suresinin 97. ve 98. ayetlerinde şöyle dua edilmesi gerektiği buyrulmaktadır:

وَقُلْ رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطٖينِۙوَ اَعُوذُ بِكَ رَبِّ اَنْ يَحْضُرُونِ.

“De ki: Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım. Onların yanımda bulunmalarından da sana sığınırım rabbim!”

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

“Hz. Âdem Allah Teâla’ya vesveseden ve üzüntüden dolayı şikâyette bulundu. Cebrail dünyaya indi ve şöyle dedi: ‘Ey Âdem! La havle ve la kuvvete illa billah’ zikrini söyle. Hz. Âdem onu (çokça) söyledi. Böylece vesvese ve üzüntü ondan uzaklaştı.”[1]

İmam Mehdi (a) ise Şeytanın vesveselerinden kurtulmak için Ayetullah Maraşî Necefî’ye, farz namazlardan sonra şöyle dua etmesini emretmiştir:

اللّهُمَّ سَرِّحْنِی عَنِ الْهُمُومِ وَ الْغُمُومِ وَ وَحْشَةِ الصَّدْرِ وَ  وَسْوَسَةِ الشَّيطانِ بِرَحْمَتِکَ يا أرْحَمَ الرّاحِمِينَ.

“Allahumme! Serrihnî a’ni’l humûm ve’l ğumûm ve vahşeti’s sadri ve vesveseti’ş şeytan, birahmetike yâ erhamerrahimîn.”[2]

“Allah’ım! Ey merhametlilerin en merhametlisi! Rahmetin hakkına beni üzüntüden, kederden, göğüsteki korkudan, şeytanın vesvesesinden kurtar.”

Duaların daha etkili olması için Arapça okunmalıdır, ancak manası da kesinlikle bilinmelidir. Rabbimiz hepimizi her türlü vesveseciden ve vesvesesinden korusun.

[1] https://iqna.ir/fa/news/3736274.

[2] https://article.tebyan.net/247391.

Editör: Hasan Bedel