.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Gencin Birey Olma ve Sorumluluk Alma İsteği
Psikologların kendi kaleme aldıkları eserlerde önemle vurguladıkları gençlik özelliği, bağımsızlık arzusu ve birey olma isteğidir. Gençlik dönemi çocukluğun aksine aileye bağımlılığın azaldığı ve artık kişinin kendi yeteneklerine güvenerek birey olmak istediği bir dönemdir. Çocukluk dönemi, kişinin farkında olmadan hayalî bir dünyada hüküm sürdüğü bir evredir. Öte yandan o dönemde fiziksel ihtiyaçlar konusunda şiddetle aileye de muhtaçtır. Çocuk büyüdükçe bu durumda azalma olsa da yine aileye karşı teslim ve itaatkârdır. Ama gençliğin başlaması ve bundan önceki özelliklerin açığa çıkmasıyla genç, yavaş yavaş ve bilinçli bir şekilde kendine yeni bir dünya oluşturmakta ve bu senaryonun başrolünde de kendisi oynamaktadır. Artık kendisini aileden ayrı görmekte ve kendine oy, eleştiri hakkı ve güç tanımaktadır. O artık, başkalarının emri altında olmak istememektedir. O artık kendini bağımsız bir kişi olarak görür ve başkalarının da onu kendi ayakları üstünde durabilen, kendi kendine kararlar alabilen birisi olarak görmesini ister. Genç, bunu sürekli olarak başkalarına gösterme çabasındadır artık ve o yüzden rekabet ortamında kendisinden yaşça büyük olanların önüne geçmek arzusu ile kendini toplumsal olaylara katmaktadır. İşin özü aslında, işbirliği isteme ve herhangi bir konuda sorumluluk alma özelliğine yöneliktir. Zira işbirliği kişiye dinî, siyasî, toplumsal olaylarda rol ve görev vermek anlamına gelmektedir. İslâmî rivayetlerde bu özelliğe ne denli önem verilmiş olduğu ama ona belli bir çizginin de gösterilmiş olduğu görülmektedir. Bu konuda İslâm kaynakları “vezir” tabirini kullanılmıştır. İslâmî metinlere göre gençlik dönemi vezirlik dönemidir. Hiç şüphesiz vezirin yetkileri tam değildir ve o devleti yönetene bağlıdır.[1] Bilindiği gibi Vezir, kendi işlerinde özgür olsa da, devletin genel kaide ve kurallarına uygun olarak hareket etmek zorundadır.
Genç, fiziksel olarak birçok şeye güç yetirebilme kapasitesine sahip olmasının yanında şehvet ve içgüdüler ile de doludur. Tüm bunlar bir arada bulunurken şüphe yok ki, tecrübesizlik onu her an saltanatından edebilir. O yüzden gencin birey olma arzusuna zarar vermeden onu kurallara bağlı kalacak şekilde yetiştirmek en doğru hareket olacaktır.
* * *
Yumuşak Kalplilik ve Esneklik
Metinlerde bahsedilen gençlik dönemine dair özelliklerinden biri de yumuşak kalplilik ve esnekliktir. Gencin yaşı itibariyle yaşadığı sayılı yıllar sebebiyle maddî âleme bağlılığı azdır. İster maddî ister başka, dünyevî şeylere bağlanmak, insanın kişiliğine ait özel durumlardan birisidir. Özellikle de eğer bu bağlılıklar haddi aşıp, aşırıya kaçar ve kişinin hususiyet ve sıfatlarına sirayet ederse, bu bağlılığın neticesi kendi bildiklerinde diretmek ve olayları kalbine yerleşmiş bu bağlılıklara uygun olarak yorumlamak olacaktır. Hâl böyle olunca da, kendince bu duruma uygun olmayan hiçbir şeyi kabul etmeyecektir. Birçok kişi dünyevî bağlılıklar yüzünden hak ve hakikati kabullenmemiş ve yoldan sapmışlardır. Tarih bunların örnekleriyle doludur. Başka bir deyişle, insanın bağlılıkları ne kadar az ise gerçek ve hakikati kabullenmesi de o kadar kolay ve çabuk olacaktır ve genç de bu nimete sahiptir. Bu nedenle gençlerde pişmanlık, affetmek, düşmanlık ve kin gütmemek yaşlılardan daha fazladır. İşte kalpte olan bu güzel özellikten dolayı gençler hayra daha çabuk yönelirler.
Gencin yumuşak kalpli oluşu Kur’ân-ı Kerim ayetlerinden de anlaşılabilir. Kur’ân, Yusuf (a.s.) ve kardeşlerinin hikâyesinde, Onun kardeşlerinin babaları ve ona karşı günah işleyip, kuyuya attıkları Yusuf (a.s.) ile yüzleşmelerini anlatıyor. Onlar yaptıklarından pişman olduklarından babaları Hz. Yakub’un (a.s.) yanına gelirler, babaları onlara şöyle der:
“Dedi: “Rabbimden sizin için af dileyeceğim. Çok affedicidir O, çok merhametlidir!”[2]
Ama aynı kardeşleri Yusuf’a geldiklerinde Hazret (a.s.) onlara şöyle buyurdu:
“Yusuf dedi: “Bugün azarlanmayacaksınız. Allah sizi affeder. O, rahmet edenlerin en merhametlisidir.”[3]
Yusuf ve babasının kelamındaki fark, Yusuf’un onları hemen af ediyor olması ama babalarının yakında sizin için af dileyeceğim demiş olmasıdır. Bu iki davranış genç Yusuf (a.s.) ve yaşlı Yakub’un (a.s.) kişiliğinin farklı olduğunu göstermektedir. İsmail b. Fazıl derki:
İmam Sâdık’tan Yusuf (a.s.) ve babasının söylemlerinin neden farklı olduğunu sordum. İmam’ın (a.s.) yanıtlarından birisi şöyleydi:
“Gencin kalbi yaşlıdan daha yumuşaktır.”[4]
- - - - - - - - - -
[1] Bastanî; İslâm ve Psikoloji, s. 114.
[2] Yusuf/98 .
[3] Yusuf/92 .
[4] Sadûk, Muhammed bin Ali, İlelu’ş-Şerâi, C. 1, s. 54.