.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
"Her ibâdet, insanoğlunun kendisi için, kendi faydasına; ancak oruç başka, oruç benim içindir; onun karşılığını ben vereceğim." meâlinde bir hadis-i kudsî'[1] var.[2] Din bilginleri, bu sözün üstünde durmuşlar; namaz mı üstün, oruç mu? Bunu düşünmüşler. Kimisi, oruçta melek sıfatı var; oruçlu melek sıfatına bürünür. Fakat namazda da yenmez, içilmez. Bu bakımdan oruç, namazda var sayılır; namaz üstündür demiş. Kimisi, ibâdetler görünür; görünen şeyde gösteriş olabilir. Oruç görünmez. Hiç kimse, kimsenin oruçlu olduğunu bilmez. Bu bakımdan oruç, Allah'la kul arasındadır; oruç üstündür demiş.
Oruç böyle olmasına böyle. Böyle amma, gelgelelim oruçlulara. İkide bir:
— Mübârek günde söyletme beni...
— Oruçlu ağzımla, ağzımın mührüyle...
— Töbe yârabbi; bu günü mü buldun bana çatacak?
— Ağzım mühürlü olmasaydı...
Bir de oruçsuzlara kızmak. Evet; oruçsuzun, halkının dini İslâm olan bir ülkede, bir şehirde, açıktan açığa, hem de inadına gibi hani; sigara içmesi, yemek yemesi, sarhoş olması, en basit geçim, yaşama kurallarına bile uymaz. Fakat oruçlunun da terbiye bilmeyene, edebe uymıyana kızıp çatması, sövüp sayması, hele oruçlu olduğunu bil dirmesi, oruçluluğa sığmaz.
"Oruç, kalkandır." demiş Hz. Muhammed. Kalkan, adamı düşmandan gizler, korur. Kaldı ki oruçsuz, oruçluya düşman da değildir; çünkü âmel, îmânın parça-buçuğu değil. Ne diye kızar oruçsuza? Ne diye söver onu? Hele kendisini, neden üstün görür ondan?
Ne diyor Hz. Muhammed?
"Hiçbir kimseyi ameli, cennete sokmaz." Seni de mi "Ey Tanrı Elçisi." diye soruyorlar. Evet, buyuruyor; "beni de. Ancak, rabbim, rahmetine bandırır da öyle girerim."[3]
[1] Hadîs-i Kudsî, Hz. Muhammed"e vahiy yoluyla gelmiyen, ilhâm edilen Tanrı sözlerine derler. Bu sözler, Kur'ân'a girmez.
[2] et-Tecridu's-Sarîh; Mısır, 1323, c. I., s. 123.
[3] Sahîh-i Müslim; İst. Mat. Âmire - 1334, c. VIII, s. 139. Bu bapta, bu hususa âit tam on iki hâdis vardır; s. 139-141.