.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

“Sizin dostunuz, sahibiniz, ancak Allah'tır ve Peygamberidir ve inananlar, namaz kılanlar ve rüku ederken zekat verenlerdir.”

Maide/55

          Bu ayet-i kerimenin nüzul sebebi hakkında şöyle anlatılır:  

          Bir dilenci Hz. Peygamber’in (s.a.a) mescidine girip yardım isteğinde bulunur. Kimse ona bir şey vermeyince o anda namazla meşgul olan Hz. Ali (a.s), rükû halinde parmağındaki yüzüğü bu dilenciye verir. Böyle bir bağışlamanın övülmesi, bu ayet-i kerimeyle olmuştur.

          Bu hadiseyi Hz. Peygamber ‘in (s.a.a) ashabından İbn Abbas, Ammar Yasir, Cabir bin Abdullah, Ebuzer, Enes bin Malik, Bilal gibi on meşhur sahabe nakletmiştir. Bu ayetin nüzul sebebinde Sünni ve Şia kaynaklar aynı görüştedirler.[1]

          Ammar Yasir şöyle der: “Namazda yüzüğün infak edilmesinden sonra ayet nazil oldu ve Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: ‘Ben kimin mevlasıysam, Ali’de onun mevlasıdır.’”[2]

          Hz. Peygamber (s.a.a), Gadir-i Hum’da Hz. Ali’nin (a.s) makamının beyanı için bu ayet-i kerimeyi tilavet etmişlerdir.[3] Hz. Ali (a.s) de defalarca kendi makamının hakkaniyeti için bu ayeti okumuştur.[4] Bu hadisenin şahitlerinden biri olan Ebuzer de Mescidu’l Haram’da insanlar için bu kıssayı nakletmiştir.[5]

          * Bu ayet-i kerimedeki ‘veli’ kelimesi dost ve yardımcı manasında değildir. Çünkü dostluk ve yardımcılık, sadece rükû halinde infak edenlerle değil, tüm Müslümanlarla ilgilidir.

          * İmam Cafer Sadık (a.s) buyurdular: “ ‘… iman edenlerdir’ ayetinde kastedilen Hz. Ali (a.s) ve kıyamete kadar var olacak olan masum İmam evlatlarıdır. Öyleyse O’nun masum İmam evlatlarından her kim İmamet makamına ulaşırsa bu özelliğe o da sahip olur. Onlarda aynen rükû halinde sadaka veriyor gibidirler.”

          * Merhum Feyz Kaşani “En-Nevadir” adlı kitabında diğer Masum İmamların da namaz ve rükû halinde fakirlere sadaka verdiklerine işaret eden bir hadis nakletmektedir. İşte bu durum; “…namazı ikame ederler, rükû ederler ve zekât verirler.” ifadesinde kullanılan çoğul kelimelerle de uyumludur.[6]

          * En iyi tanıtım, kişinin sıfat ve özelliklerinin anlatılmasıdır. Böylelikle muhatap da onun mısdağını kendisi bulacaktır. (Ayette, Hz. Ali’nin (a.s) ismi zikredilmeden sıfat ve eylemleri anlatılmış ve tanıtılmıştır.)

          * İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hz. Ali’nin (a.s) Gadir-i Hum hadisesinde binlerce şahidi vardı. Eğer bir Müslümanın iki şahidi olursa hakkını ona verirler, ancak Hz. Ali (a.s) yine de hakkını alamadı.”[7]

          * Velayet-i Fakih, masum İmamın velayetinin uzantısıdır.

Ömer bin Hanzele, İmam Cafer Sadık’tan (a.s) nakletmiştir: “Bizim hadislerimizi rivayet edenlere dikkat edin. Helal ve haramımıza nasıl riayet ettiğine, ahkâmımızı nasıl tanıdığına bakın. Bundan sonra da onun hükmüne razı olun. Biliniz ki; sizin üzerinize hâkim olarak onu ben görevlendirdim.”[8]  

[1] - el – Gadir, c.2, s.52, İhkaku’l Hak, c.2, s.400, Kenzu’l Ummal, c.6, s.391

[2] - el –Mizan Tefsiri

[3] - Tefsiru’l Safi

[4] - el – Mizan Tefsiri

[5]- Tefsir-u Mecmeu’l Beyan

[6] - Tefsir-u Nuru’l Sakaleyn, el-Kâfi, c.1, s.281

[7] - Tefsir-u Nuru’l Sakaleyn

[8] - el - Kâfi, c.1, s.61