.
.
Bismillahirrahmanirrahim
Eğer vatandan maksat doğup büyüdüğün, toprağının ekmeği çeşmesinin suyuyla doyduğun, yağmurunda ıslanıp güneşinde kuruduğun yerse herkesin vatanı öz ana toprağı, memleketi ve yurt yuvasıdır. En fazlası bunu kültür ve örf adet ortaklıklarıyla genişletebilirsiniz.
Yok, eğer maksat günümüzde devletlerin halklarını yönetip yönlendirmek için kullandığı, belli bir bayrak, anayasa ve oluşturulmuş sınırlarla ifade edilen, sınırın ötesini dışlayan, dost düşman tarifi, değerli değersiz tarifini dayanak yaptığı siyasi yapı ise bu apayrı bir olgudur.
Biz bu yazıda bu ikincisini ele almak niyetindeyiz.
Bugün dünya küçük devletçiklerle dolu. Birçoğunu birbirinden ayıran şey dil, tarih, ırk.. bile değil tamamen suni sınırlar. Özellikle İslam coğrafyası, Batılı işgalcilerin çizdiği uydurulmuş sınırlarla parçalanmış; dini, kültürü, tarihi aynı olan halklar birbirinden koparılmıştır. Bu ülkelerde “vatan” denildiğinde akla işte bu yapay çizgiler gelir. Devletler kendi sınırları içindekilere vatandaş der, bu sınırları koruyanlara şehit der, sınır dışındakileri ise yabancı sayar. Resmi devlet eğitim sistemleri de bunu küçük yaşlardan itibaren her bir vatandaşın beynine özenle işler.
Aynı mevzu “millet” kavramı için de geçerlidir. Millet aslında aynı dini inancı yanı kültürü benimseyen topluluk olarak anlaşılan bir kelime idi. Nitekim Kuran’da da tam olarak millet din anlamında kullanılmıştır. Şimdi ise ırk bile değil belli sınırlar içindeki ırk için kullanılır olmuştur.
Sevgili kardeşlerim, Batılılar bize öyle kötü bir kazık atmış ki! En temel ayarlarımızla oynamış. Kavramlarımızı değiştirmiş. Batı derken Batı kökenli değerler ve düşünceleri kastediyorum. Ayrıca maksadım onların gelip yaptığı bir tahribattan çok kendi aydınlarımızın gidip getirdiği ve beynimize vahiy gibi telkin ettiği düşünceler, ölçüler, değerlerdir.
Şimdi büyüdüğün memleket toprağı anlamında değil de ikinci anlamda vatan nedir sorusunu tekrar soralım; sahi bir Müslüman için vatan nedir?
Toprağının her karışından, üstünde yaşayan her insanın can güvenliğinden, namus güvenliğinden, sınırlarında kurulu her yuvanın hariminden sorumlu olabileceğimiz, uğruna ölürsek şehit olacağımız o kutsal yer acaba neresidir?
Bu soruya iki türlü cevap verebiliriz:
Modern devlet mantığına göre evet sadece bayrağımızın dalgalandığı sınırların içi bizim için vatandır. O sınırlar içinde olan bitenden sorumluyuz. Ötesi bizi ilgilendirmez, ilgilendirse de ah vah edecek kadar… O sınırlar için ölen asker sadece şehit sayılır…
Ama…
Ümmetin babası Hz. Peygamber (s) ve kitabımız Kur’an açısından ise ezan-ı Muhammedi’nin ve şehadeteynin okunduğu Balkanlar’dan tutun en uzaktaki Endonezya adalarına kadar kıblesi bir, kitabı bir, Peygamberi bir, dini bir olan bütün beldeleri kapsar.
Ümmet olarak yakın tarihte yediğimiz en büyük kazığı sorarsanız bence işte budur. Biz koskoca bir dünya olmaya karşı minnacık ülkecikler olup her birimiz o küçücük parçayla mutlu olmaya, onun üstünde kendi kardeşlerimizle düşman olmaya razı edildik. Yani Kuran açıkça uyardığı halde parça parça olmayı tercih ettik. Ülke sınırlarıyla bölünmekle yetinmeyip o sınırlar içinde ırkçı söylemlerle de ikinci kez bölündük.
Peki, düşmanlarımız bizi, bizim kendimizi gördüğümüz gibi mi gördü?
Hayır, onlar bizi hep bir gördü. Siz ayrısınız deyip hepimizi bir kenara koyup önce birimizin başını ezdiler, sonra öbürümüzün, sonra diğerimizin…
Şimdi insaf ehli her Müslüman’a soruyorum: Kudüs senin vatanın mı? Mekke senin vatanın mı? İran senin vatanın mı? Arnavutluk senin vatanın mı? Endonezya senin vatanın mı?
İnsaf et ey Müslüman!
En azından düşmanının seni gördüğü gözle bak kendine. Düşman seni bir görüyorken sen neden ayrılmak parçalanmak meraklısısın. Ümmetin her karış toprağı Müslümanın vatanıdır. Millet ümmettir vatan ise Muhammed Rasulullah nidasının yükseldiği bütün ümmet coğrafyasıdır.
Tekrar edeyim büyüdüğün köyünün, kasabanın, memleketinin hatırını gözetmen başka bir şey. O anlamda vatanın her insanın benliğinde bir izi vardır. Bu şunun gibidir: Senin öz kardeşinin yeri başkadır ama her Müslüman senin kardeşindir. Hangisini korumak için ölürsen şehitsin.
İlahi ümmetin şu uçsuz bucaksız beldelerini, yersiz gereksiz bölünmelerle kendine dar eden ehl-i İslam’a basiret ver! Kandığımız aldandığımız yeter, uyanma nasip eyle!
Son olarak yanlış çıkarımlara mahal vermemek için şunu da ekleyelim: Bir Müslümanın yaşadığı ülkenin düzenine nizamına uyması, birlik beraberliğine özen göstermesi, ülkesini sevmesi, koruyup kollaması, yönetimine yapıcı katkıda bulunması gibi olumlu tutumları asla dışlamıyoruz. Çünkü bütün bunlar ümmet bilinciyle aynı doğrultudadır.