.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Hiç kuşkusuz Vahabilerin Atebât-ı Âliye yani mukaddes türbeler’de işlediği cinayetler, İslam tarihinin kara sayfalarındandır. Vahabi yazarlardan olan Selahattin Muhtar, bu saldırlar hakkında şunları yazmıştır;
“Suud Emiri, Necd, Hicaz, Tihame halklarından ve güney kabilelerinden müteşekkil büyük bir orduyla Irak’a doğru hareket etti. Ordu, Zilkade ayında şehrin yakınlarına vararak şehri muhasara altına aldı. Şehrin surlarını yıkarak zorla şehre girdiler. Sokakta, pazar yerlerinde ve evlerinde olan insanları öldürdüler. Öğle vaktine doğru beraberlerindeki yüklü ganimetlerle şehri terk ederek Tel Abyad’da toplandılar. Ganimet olarak alınan malların humusunu Suud Emiri aldı. Geriye kalan mallar, piyade birliklerine bir, süvari birliklere iki pay gelecek şekilde askerler arasında taksim edildi.”[1]
Dr. Abdulcevat Kiliddâr, ‘Tarih-i Kerbelâ’ ve ‘Hair-i Hüseyni’ isimli kitabında İran ve başka ülkelerden Kerbelâ’yı ziyaret ederken öldürülen insanların sayısını 20.000 olduğunu yazmış ve şöyle demiştir;
“Suud Emiri, savaşı bitirdikten sonra türbenin hazinelerine doğru harekete geçti. Bu hazineler yüklü miktarda para ve değerli eşyalardan oluşuyordu. Emir, gördüğü her değerli şeyi gasp etti. Hatta içerisi sayısız sikkelerle dolu bir mahzeni tasarrufuna aldığı söylenir. Ele geçirdiği şeylerin başında; büyük ve parlak bir mücevher, altın işlemeli ve üzerinde değerli taşlar olan 20 adet kılıç kını, altın, gümüş, firuze ve elmastan yapılmış kaplar ve daha birçok kıymetli eşya vardı. Ayrıca 4.000 Kaşmir şal, 2.000 altın kılıç ve bir miktar silahı ganimet olarak ele geçirdi.”
Kerbela’da yaşanan bu hadiseden sonra ortaya çıkan manzaradan etkilenen şairler, olayın trajik boyutunu anlatabilmek için mersiyeler okumaya başladılar.
1808 yılının Temmuz ayında Suud Emiri, büyük bir orduyla yeniden Irak’ın Kerbela şehrine saldırdı. Ama bu sefer bir önceki saldırının acı sonuçlarına şahit olan halk, gereken her türlü tedbiri almıştı. Vahabi ordusu şehri kurşun yağmuruna tuttu ama şehre girmeyi başaramadılar. Kerbela’yı muhasara altına almaktan vazgeçen ordu geri çekildi.
Kerbela’da katliamlar yapan Suud Emiri, defalarca Necef şehrine de saldırmıştı. Bazen şehir dışında yakaladığı insanları bile öldürmüştür. Ama Necef halkının özellikle de öncülerinin büyük Şia âlimi olan merhum Şeyh Cafer Kaşifu’l Gıtâ çektiği âlimlerin hazırlıklı olması, Vahabi ordusunun geri çekilmesine sebep olmuştur.
Yakın tarihte ise Saddam Hüseyin'in Baas Rejimi tarafından Necef ve Kerbela'da yapılan katliamlar da oldukça yıkıcı olmuştur.
---------------
[1] Tarih-i el-Memleket’il Arabiyet’il Suudiye c.3 s.73, Vahabiyet Menab-i Fikri kitabından naklen (Ayetullah Sübhani)