.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Hz. Peygamber (s.a.a), zaman zaman Medine pazarına giderdi. Orada alışveriş ve ticaret yapan insanları gözler ve onlarla sohbet ederdi. Yanlış tutum ve davranışlar sergileyenleri uyarırdı.

Nitekim Yüce Allah’ın alışverişe yönelik hayati ikazları ihtiva eden şu ayetleri nazil oldu:

“Ölçü ve tartıda hile yapanlara yazıklar olsun. Onlar, insanlardan bir şey aldıklarında tam ölçüp tartarlar. Kendileri başkalarına vermek için ölçtüklerinde ise eksik tartarlar. Onlar, büyük bir gün için diriltileceklerini hiç mi düşünmezler?”[1]



Bu âyetler nazil olduktan sonra müminler, Hz. Peygamberin rehberliğinde alışverişte daha hassas, daha dikkatli davranmaya başladılar.

Resûlullah (s.a.a), bu durumdan gayet hoşnut oldu. “Yâ Rabbi! Bunların ölçü ve tartılarını, alışverişlerini bereketli kıl!” duasıyla onları ticarete teşvik etti.



Allah Resûlü (s.a.a), “Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, dosdoğru kimseler ve şehitlerle beraberdir.” buyurmuştur. Bu hadisten de anlaşılacağı üzere alışverişte, ticarette açık sözlü, şeffaf olmak, önemli ahlaki bir ilkedir ve şu olay bunun en güzel örneklerindendir:

Günlerden bir gün birisi, alışverişle ilgili zihnini meşgul eden bazı hususları danışmak üzere Hz. Peygamberin yanına gelir. Allah Resûlü, onu dikkatlice dinledikten sonra kendisine şu nasihatte bulunur:

“Bir şey satın almak istediğin zaman, verebileceğin fiyatı söyle! Bir şey satmak istediğin zaman da, yüksek fiyat değil, onun piyasadaki değerini söyle!”



Allah Resulü (s.a.a), “Kusurlu bir malı, kusurunu açıklamadan satması Müslümana helâl değildir.”[6] hadisiyle bizleri uyarmıştır. Zira malın kusurunu gizlemek, alışverişin bereketini, insanların birbirine olan güvenini yok eder. Nitekim Yüce Rabbimiz, geçmiş toplumlardan kimilerinin, alışverişte dürüst davranmayarak yeryüzünde bozgunculuk çıkardıkları için helak edildiklerini bildirmiştir.[2]



Ticaret ahlâkının temel ilkelerinden biri de kazancın helâl olmasına dikkat etmektir. Yapıp ettiklerinden bir gün mutlaka hesaba çekileceğine inanan bir mümin, kazancına haram karıştıramaz. Bu anlamda Yüce Allah’ın haram kıldığı şeyleri alıp satmak bir Müslüman için helâl değildir. İçki, uyuşturucu ticareti yapmak, kumar oynamak veya oynatmak gibi hususlardan Müslüman uzak durmalıdır.



Hayatın her alanında olduğu gibi alışverişte de asıl olan Yüce Allah’ın rızasıdır. Öyleyse kazanç doğruluk ve samimiyet üzerine inşa edilmelidir. Kul hakkına riayet ederek sofralar, ömür daha da bereketli kılınmalıdır. Alışverişte, ticarette Hz. Peygamberin (s.a.a) şu hadis-i şerifi ölçü olmalıdır:

Dünya malı, tatlı ve çekicidir. Kim onu tok gözlü bir şekilde alırsa o mal bereketlenir. Kim de onu açgözlülük ve ihtirasla alırsa bereketi kaybolur.”

[1] Mutaffifîn/1-6

[2] Hûd/84-95