Ehlader Araştırma Bölümü

 

Kur'ân-ı Kerim‘de Fahr-i Kâinat Efendimizin (saa) iki temel özelliğinin önemle vurgulandığını görmekteyiz. Bunlardan biri onun rahmet ve merhamet peygamberi olması¸ diğeri ise ahlâk peygamberi olmasıdır. Bu vurgu, ahlâk âbidesi bir peygamberin ümmeti olmamız sebebiyle, biz Müslümanlara da önemli sorumluluklar yüklemektedir.

İslâm’da abdest¸ namaz¸ oruç¸ hac ve zekât gibi temel ibadetlerin nasıl bir usul, erkân ve ahlakı varsa; yeme-içme, konuşma, yazma ve iletişim gibi sosyal hayata dair basit davranışlarımızın da bir edebi ve ahlakı vardır. Davranış, adabına uygun gerçekleştirildiğinde güzel¸ sevimli ve memnuniyet verici; aksi durumda ise çirkin ve sevimsiz olurlar.

 

21. yüzyılın başlarından itibaren insanlığın gündemine giren”sosyal medya“, hayatımıza kolaylıklar ve faydalar sağladığı kadar, pek çok sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu iletişim platformlarında; dînî ve ahlâkî açıdan tasvip edilemeyecek paylaşımların yapılması; mahremiyet ihlali ve kişilik haklarının çiğnenmesi, özellikle edep ve ahlak hassasiyeti taşıyan insanlar açısından önemli bir soruna dönüşmüş bulunmaktadır. Bununla birlikte bu platformların usulüne ve âdâbına göre kullanılması durumunda ise pek çok hayra ve güzelliğe ulaşma imkânı sunduğu da yadsınamaz bir hakikattir. Bu nedenle sosyal medya kullanımında bir takım ahlakî ilkelerin gözetilmesi zorunluluğu vardır:

 

Sosyal medyayı kullanırken, bu dünyada her şeyin bize emânet olduğunun idrakinde olarak yazı, söz ve göz emanetini muhafaza etmek en önemli önceliğimiz olmalıdır. Başkalarının mahremiyetini ihlal anlamına gelen paylaşımlar maalesef en fazla karşılaştığımız sosyal medya günahlarının başında gelmektedir.

Sosyal medyada da olsa başkalarının ayıp ve kusurlarını araştırmak, sırlarını ortaya dökmek büyük bir günahtır. Başkalarını özendirecek veya rencide edecek paylaşımlardan kaçınmak her zaman ve her yerde olduğu gibi sosyal medyada da asalet ve olgunluk alametidir. Hatalı olduğu açıkça bilinen bir sözü veya görüntüyü paylaşmanın hesabını nasıl verebiliriz? Doğruluğunda şüphe bulunan içerikler konusunda dikkatli ve duyarlı davranmak mü’min olmamızın bir gereği değil midir? Bundan dolayı içerisinde günah, yalan, iftira, kul hakkı ve vebal olan bir paylaşımın veya beğeninin günah yükümüzü arttıracağının idrakinde olmak ve bilgiyi mutlaka doğru kaynaklardan temin etmek temel yaklaşımımız olmalıdır.

 

"يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ جَٓاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَاٍ فَتَبَيَّنُٓوا اَنْ تُص۪يبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلٰى مَا فَعَلْتُمْ نَادِم۪ينَ"

 

"Ey inananlar, size fasık (yoldan çıkmış) bir adam bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz."[1]

Mü’min her yerde ve her ortamda mü’min olduğunu unutmamalıdır. Sosyal medya da buna dâhildir. Kulluğumuz ve sorumluluklarımız sosyal mecralarda da devam ediyor. Peygamberimiz (saa) “Kişiye işittiği her şeyi söylemesi günah olarak yeter.“[2] buyurmaktadır. Bu nedenle, sosyal medyada gördüğümüz veya okuduğumuz bir görüntüyü veya haberi araştırmaksızın paylaşmanın, beğeni yaparak onun başka yerlere ulaşmasına katkı sağlamanın hiç şüphesiz bir sorumluluğu olduğunu unutmamalıyız.

"وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِه۪ عِلْمٌۜ اِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤٰادَ كُلُّ اُو۬لٰٓئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُ۫لًا"

“Sakın bilmediğin şeyin ardına düşme! Çünkü göz, kulak ve kalp, bunların hepsi yaptıklarından elbette sorumludur ve mutlaka sorguya çekilecektir.”[3]

---------

http://www.ditib.de
[1] Hucurât/6
[2] Ebû Dâvûd, Edeb, 80: Hadislerle İslam, D4992, C. 3, S. 434
[3] İsrâ / 36