Farklı inanç kesimlerine saygısız, dışlayıcı ve tekfirci yaklaşımıyla tanınan “İhlas” holdinge ait Türkiye Gazetesi 04-03-2021 tarihli sayısında yayınladığı bulmacada “Sapık bir mezhep” diye bir soru sormuş ve yayınladığı cevap anahtarında 'Şiî' diye cevaplamıştır.

Uzun yıldır dindar görünümlü yapılanmalarıyla samimi dindar Anadolu halkını sömüren hatta dolandıran, Müslümanların bütün mukaddesatını çiğneyen uluslararası Siyonizm’e ses çıkarmayan, hatta oldu olası, onların dümenine su taşıyan bir yapıdan bu türden tahriklere girişmesi elbette şaşırtmadı bizleri.

Bu ülkenin milyonlarca insanının aşından ekmeğinden kestiği paraları çar çur edip onlarca yıl süründürerek semirenlerin midesinde biriken haram lokmaların onları çok daha çirkin eylemlere de sürüklemesi beklenebilir, normaldir, buna da şaşırmamak gerekir.

Normal olmayan ise şudur; “Kıble ehli tekfir edilemez” slogan ve kuralı ile Mevlana’nın, Yunus Emre’nin ve Anadolu erenlerinin ülkesinde böyle bir gazetenin nasıl olur da bu hadde kadar cüretkârlaşır, milli birlik beraberliğimize kasteder, çeşitli inançtan insanlarımızın kardeşliğini provoke etme hadsizliğine soyunabilir.

Türkiye’nin birlik ve beraberliğine yönelik DAEŞ ve tekfirci selefi hücrelere ait son yılların hatta son ayların en yoğun saldırısı gündemdeyken ve haberlere konu olaylarda güvenlik güçlerimizin ve Mehmetçiğin ayrılıkçı unsurlar ve İŞİD’e yönelik hem arazide hem de şehir hücre evleri baskınlarıyla bölücülere kararlı mesaj verilirken, holding, vakıf, Tv kanalları ve dini-ticari ünvanlarla bu ihlas’sız, yabancı kuklalarının Şiî düşmanlığını tırmandırması manidardır.

Türkiye’de yaşayan Şiî-Caferî halk ülkesine, milletine, bayrağına, diğer inanç kesimlerine örnek gösterilecek derecede büyük bir sadakatle bağlıyken, Sünnî-Şiî kardeşliğinin bayraktarlığını yapıyorken böyle bir hadsizliğe maruz kalmamalıdır.

Bu gazete ve etrafında yapılanan aslı sömürge, adı ticaret, makyajı dindarlık olan kurumlardan dünyanın süper sömürge güçlerine kulluktan başka bir şey beklemiyoruz. Ancak saygıdeğer Türk halkından, kanaat önderlerinden ve özellikle her bir vatandaşın hakkını, saygınlığını ve huzurunu korumakla yükümlü bulunan devletimizden bu menfaat şebekesine haddini bildirmesini ve bir daha halkımızın kardeşliğini dinamitlemeye cesaret göstermeyeceği şekilde cevabını vermesini beklemek en doğal hakkımızdır.

Ayrıca halkımız oylarıyla meclise girmiş bulunan vekillerimizden seslerini avazı çıktığı kadar yükseltip; halkımızın hakkını aramaları bekleniyor.

Sünnî, Şiî, Alevî… bu ülkede yaşayan hiçbir kardeşimiz ve vatandaşımız inancı itibarıyla sapıklıkla suçlanmayı hak etmiyor. Böylesi bir kin, nefret, düşmanlık, hakaret ve aşağılama en temel insan hakları ve vatandaşlık haklarına aykırıdır.

Bu çirkin provokasyonu şiddetle kınıyor, tekrar edilmesini önlemek üzere herkesi tepki vermeye ve yetkili mercileri de vazifelerini yapmaya davet ediyoruz.