.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Mehir
Dünyanın birçok kültürlerinde bilinen evlilik örf ve âdetlerinden biri de koca tarafından kadına veya akrabalarına mehir verilmesidir. Bu âdet, mevcut farklılıkları görmezden gelirsek, Afrika, Çin ve Japon kültürlerin dışında Müslümanların kültüründe de kabul edilmiş ve bugün tamamen yaygınlaşmıştır. Şimdi şöyle bir soru ile karşılaşmaktayız: Acaba cinsiyet sosyolojisi açısından, bu gelenek cinsiyet farklılığı ve kadınların köleliklerinin bir göstergesi midir, yoksa bunun başka bir açıklaması mı vardır? Gerçekte, kadının mehir alması kendiliğinden kadınlara karşı hiçbir şekilde cinsiyet ayrımcılığı şaibesi içermediği gibi ilk bakışta, erkeklerin aleyhine bir ayrımcılık sayılabilir. Evet, mehir konusuna menfi tefsirler penceresinden bakılacak olursa ve örneğin, kadını satın alma bedeli olarak değerlendirilirse, yukarıdaki soru için zemin hazırlanır.
Bu sorunun cevabında özetle şunu söyleyebiliriz: Ayet ve rivayetler apaçık bir şekilde şuna delalet etmektedir: Mehir sadece erkek tarafından kadına sunulan bir hediye ve kadının özel malıdır; hiç kimsenin, hatta kadının babasının bile onda bir payı yoktur. Kur’ân-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
“Kadınların mehirlerini gönül hoşluğu ile kendilerine verin.”[1]
Rivayetlerde de, İslam’dan önceki şeriatlarda yaygın ve caiz olan “damadın kiralama çerçevesinde kadının babasına verdiği mehrin” ortadan kaldırıldığı ve mehrin kadının özel hakkı olduğu,[2] hatta bir kısmının bile kadının babası için şart koşulamayacağı [ve ona verilemeyeceği] vurgulanmıştır.[3] Diğer taraftan, kadının evlilikten sonra iktisadî ve malî bağımsızlığını kaybetmediğini dikkate alarak, yine fakihlerin meşhur görüşlerine göre, kocasına sunduğu cinsel hizmetler karşısında kadın için tayin edilen şey mehir değil, nafaka hakkıdır. O halde mehri paha, ücret veya kadının iktisadî mahrumiyeti olarak değerlendiremeyiz, özellikle hadislerde mehrin yüksek olmamasına,[4] yine kadınların mehirlerini kocalarına bağışlamalarına teşvik edildiğini göz önünde bulunduracak olursak bu daha fazla bir netlik kazanacaktır.[5] Bu kanıtları göz önünde bulundurduğumuzda, bazı rivayetlerde mehir hakkında “semen (fiyat, paha)” ifadesinin kullanıldığını görsek de[6] bunun temsil ve teşbih amaçlı olduğunu, hakiki anlamının kastedilmediğini söylemeliyiz. Dolayısıyla İslam’da mehir geleneğinin onaylanmasının cinsiyet ayrımcılığı meselesi ile hiçbir ilişkisi yoktur ve mehriye hakkındaki menfi yorumlar, sadece bazı eski kültürler için geçerlidir.[7]
Kur’ân-ı Kerîm’de kendileriyle evlenilen kadınlara mehirlerinin verilmesi gerektiği belirtilmiş (el-Bakara 2/236-237; en-Nisâ 4/4, 24, 25; el-Mâide 5/5), hadislerde de mehirle ilgili fıkhî hükümlerin ayrıntıları yer almış, ayrıca evlenmeyi zorlaştıracak tarzda mehir miktarında aşırıya kaçılmaması öğütlenmiştir.
Kocaya kadına nisbetle daha geniş boşama imkânlarının verildiği İslâm hukukunda mehrin özellikle müeccel mehrin yüksek tutulması halinde boşama hakkının kötüye kullanılmasına önemli ölçüde engel olduğu ve evli kadına belirli bir ekonomik güvence ve bağımsızlık sağlama amacına da hizmet ettiği söylenebilir.
Maalesef son yıllarda ağır mehriyelerin konulması, çeşitli sosyal ve toplumsal sorunların doğmasına neden olmuştur. Hadislerde de mehrin çokluğu kadının uğursuz adımı olarak algılanmış ve düşük mehriye ve mehru’s-sünnet (Hz. Fatıma’nın (s.a) mehriyesi olan 125 ila 1500 arasında gümüş -o döneme göre yaklaşık olarak 170 ile 223 gram altın-) tavsiye edilmiştir.
Bu konuda Ayetullah Mekarim Şirazi, ağır miktardaki saçma mehirleri batıl bilmekte ve mehr-i misilin erkeğin uhdesine geldiğine inanmaktadır. Geçmişte de bazı fakihler mehr-i sünnet miktarı mehirleri sahih bilmemekte ve şöyle demekteydiler:
“Eğer mehir, mehr-i sünnet miktarından fazla kararlaştırılırsa, mehir, mehr-i sünnet miktarına döner ve bu miktardan daha fazlasını vermek erkeğe farz değildir.”
- - - - - - - - - - - - -
[1] Nisâ, 4.
[2] Vesailu’ş-Şia, c.15, el-Mehur bablarından 22. bab, s.23-24.
[3] age. Bab: 9, s.19.
[4] age. Bab: 5, s.9-11.
[5] age. Bab: 26, s.36-37.
[6] age. Bab: 11, s.23 ve bab: 22, s.34.
[7] Bu konuda geniş bir inceleme yapmak için bk. Şehit Mutahharî, İslam’da Kadın Hakları, sekizinci bölüm.