.
.

بسم الله الرحمان الرحيم

İnsanın Özü

İnsan neyi aramalı?  Ya da aradığı ne olmalı?

Bir avuç toprak gibi özdeki o fıtratı aramalı...

Yapraklar cesur mudur da bu kadar rahat düşebilirler dallarından? Bir yaprak ölümden korkar mı? Ya da bir ağaç ölümden korkarak büyür mü? Korkarak çiçek açar mı ya da meyve verir mi?

Dünyaya plan yapan endişe içine düşer, bir kuşun plansız programsız her gün yuvasından uçup yavrularına yiyecek getirmesi kadar inancımız yok. Çünkü "bir" yaşamıyoruz...

Belki bir ömür insan kendini arar durur, çırpınır benliğinde.. Neydi gayemiz, amacımız? İnsan kendi özüne yabancı olur mu? Dünya hengâmesinde çırpınıp dururken özünü unutuyor çoğu zaman. Belki de bundandır tüm kayboluşlar...

İmam Ali (a.s) buyuruyor ki; “Önce Hakkı tanı, sonra hakka uyanları tanırsın”

Bütün mesele aslında insanın öze döndüğündeki Hakkı tanıması, bilmesi onu içinde görmesi. Öz, Fıtrat; Hak burada kendi benliğinde insanın içinde.

Hacı Bektaş-ı Veli'nin dediği gibi; 'Her ne arar isen kendinde ara'...

Yaşadığımız hiç bir şey boş ya da anlamsız değil. Her yaşadığımız olay, tanıştığımız her insan bize bir şeyler öğretmek için var. Bu kimi zaman lütûf kimi zaman imtihanı oluyor insanın. Hakkı tanıyanın derdini sevmesi, tam olarak bunun bilincinde olmasındandır. Onu güçlü kılan bu düşünce dâhilinde olan imanı, teslimiyyet ve tevekkülüdür.

Dünya hayatının oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu ve ona bir sinek kanadı kadar değer vermediğini ayet-i kerimede yüce Allah bizlere söylüyor.

Öyleyse Ey İnsan! Bunca telaş neden? Güzelliği ara, kendinde ki o güzelliği ortaya çıkar tüm gayen bu olsun. İnsan önce Kendinden mes'ul, kendini bilen Rabbini bilir. Rabbini bilen ve O’ndan korkan müminlik vasfına erişir.

Allah'ı bulmak istiyorsan onu kalbinde ara...

Tüm güzellikler orada gizli. Kapama kalbini, dünyanın hevâ ve hevesleriyle yoğurma. Temiz tut kalp evini, orası temiz kalırsa Hakkı orada görecek hissedeceksin... Bizler kalp evimizi boş işlerle, saçma sapan duygular ile kararttık. Yaşanılan her şeyin bizi sadece kendi özümüze döndürmek için olduğunu keşke anlayabilseydik...

Yaşadığın şu dünyaya bak gücün yeter mi bu sınırlardan bir adım atmaya. Rızkının hiç bir zaman kesilmediğini görmüyor musun? Ölüme engel olmaya gücün yeter mi? Tüm bunlar zaten bize Hakkı tanımaya yetmez mi?

O'nun izni olmadan bir yaprak dahi kımıldamaz derken dilimiz, söyle kabine o zaman bu güvensizlik niye?

Şah damarından daha da yakın Rabbimiz diyoruz, buna iman eden kendini yalnız hissedebilir mi?

Allah dostlarının yalnızlığı tercih etmesi ve sevmesi işte bu yüzden Onlar gerçek muhabbeti bulmuş ve öz'deki Aşka yüreğini açmış, şimdi söyle Ey kalbim! İman eden özünü bulan bilir ki;

Allah'ı bulan neyi kaybetmiş?

Ve onu Kaybeden neyi bulmuş?

Vesselam