.
.

Bismillâhirrahmânirrahîm

.

Hz. Muhammed (s.a.a) buyurur ki; Canım Zehra (s.a) Allah seni seçkinlerden kılıp, seni marifet ve ilahi İlimlerle donattı. Seni âlemlerdeki kadınlara üstün bir örnek kıldı.

Hz. Fatıma Zehra (s.a) Hz Ali’ye (a.s) vasiyetnamesinde şöyle buyurur: "Na’şımın üzerine kâfur dök, beni yıka ve geceleyin beni kefenle. Namazımı kıl ve geceleyin beni defnet. Hiç kimse bilmesin, seni Allah'a emanet ediyorum ve çocuklarıma selam söyle kıyamete kadar...

Babasının vefatı üzerine yaslı Fatıma selamullahi aleyha'nın çektiği acıları, Fatıma'nın "Beyt'ul Ahzan"ındaki figanlarıyla sessiz gözyaşlarından başka tasvir edebilen olmuş mudur acaba?

Hangi kalem, hangi mersiye, hangi âşık anlatabilir ki yaşadıklarını...

Yanan kapı değildi ki; Yanan Peygamberin kalbiydi, Peygamberin ciğerparesiydi...

Bu nasıl bir dünya ki, Allah Rasulü'nün kızını barındıramaz olmuş...

Bu nasıl bir devran ki "kadının yaratılış sırrı'na takât getirememekte...

Dünya hiçbir zaman senin yerin olmadı ki, hiçbir zaman dünyalı değildin sen... Zaten dünya müminin zindanı değil miydi?

Yanan kapı değildi yanan Ali'nin gözünün nuru canından çok sevdiği Zehra'sı idi...

Ey Rasulullah'ın biricik yadigârı... Sensiz yaşamak ne de zor oldu Ali’ye (a.s)...

Dünyanın, insanların fitne ve zulmüne ancak senin yanında iken dindiriyordu senin ile güç alıyordu.

Senin ölümün değil, âlemin ölümüdür bu...

Kâinatın kitabı dürüldü ölümünle...

Ah! Şu toprak seni nasıl alacak bağrına?

Seni yutar da nasıl paramparça olmaz şu yerküre?

Gökyüzü gidişini seyreder de nasıl darmadağın olmaz bir anda?

Yanan kapı değildi; Yanan Hak olan Din idi...

Sen olmasaydın eğer; Kur'an’ı kadınlara mükemmel bir örnek olarak kim gösterebilirdi?

İslam dinini kadınlara en güzel şekilde duruşunla takvan, ilmin, ibadetinle; Allah'a kul, evlat, eş ve anne olarak gösterdin... Çünkü sen Babasının annesi idin...

Bir çoğunun mürted olduğu Rasulullah'ın (saa) rıhletinden sonraki o dehşetli günlerde asil İslam pınarı senin evinden gönüllere akmadaydı sadece...

İslam gemisinin, cahiliyyet fırtınasının korkunç dağılmalarına müptela olduğu o dehşetli fırtınalarda sağlam ve güçlü tek liman, senin imanlara iman katıcı rızandı.

Evet, Resulullah'ın (s.a.a); O iki cihan serverinin vefatından sonra hakkın ayaklar altında çiğnendiği, Kâbe’ye sırt çevrildiği, Peygamberin namının yüreklerin en paslı ve en gafil köşelerine itildiği, gözlere, kulaklara ve akıllara şeytanın iyiden iyiye musallat olduğu o şiddetli kasırgada senin evine giden yol hidayet ve aydınlığa giden tek yok oldu... Ve yolcusu da az mı azdı gerçekten...

İslam Musa’sının o kısa yokluğunun daha ilk anlarında Nebevî hidayet ve Rububî nurların yegâne tecelli mekânı senin evinin ağaçlarıydı...

"Senin rızan İslam'dı, öfken küfür"

Rasulullah (s.a.a) buyuruyor; Biliniz ki Allahu Teala Fatıma’nın (s.a) rıza ve sevinci ile hoşnud olur, onun öfkesi ile gazaba gelir...

Ya Zehra! Yer ve gök ehli şahittir ki baban Rasulullah'tan sonra elem ve dertten başka azığın olmadı senin...

Seni anlatmak Ya Zehra! Hiçte kolay değil...

Seni anlatmak hiçbir kelam ile ifade edilemez...

"Seni anlamak" ise o çok başka mesele...

Anladım diyen dahi anlamadı, seni anlamak kolay bir iş değil, Allah'ın takdirinde seni anlamak gönül ve nasip işi...

Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor; "Kızım Fatıma âlemdeki kadınların en üstünüdür. Bedenimin bir parçasıdır, gözümün nurudur, kalbimin meyvesidir, bedenimdeki ruhumdur, insan şeklinde bir hûridir. İbadet mihrabında ayağa kalktığı zaman yıldızların yeryüzündekilere nur saçtığı gibi onun nuru da gökteki meleklere nur saçar. Allahu Teala meleklerine şöyle buyurur: "Ey meleklerim! Kadınlar arasındaki kullarımın en üstünü olan kulum Fatıma'ya bakın, bakın görün ki nasıl karşımda namaz için ayağa kalkmıştır, benim korkumdan bedeninin azaları titriyor, kalbiyle bana ibadete yönelmiştir. Ey melekler! Şahid olun ki ben Fatıma'nın taraflarını cehennem ateşinden emânda kıldım"

Ya Zehra! O gün senin ciğerlerin pare pare edildi içi yanan sendin...

Ben ise kenardayım...

Kalemle üç beş kelime bir şeyler yapmaya seni bir nebze olsa anlatmaya çalıştım...

Yarın huzur-u mahşerde sen ne yaptın dersen bana ben biterim...

Ben yanmadım, Sen yandın...

Huzuru mahşerde sen ne yaptın deme bana sen bunu söylersen ben bittim...

Beni ayıplama, ben bilmiyorum, Cahilim...

Bilen de sensin, içi yananda sensin, ciğerleri pare pare olanda...

BEN BİLMİYORUM...

EY MELEKLERİN KENDİSİ İLE KONUSTUĞU ZEHRA!..

İÇİMDE BİR YÂRESİN...

VESSELAM