.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظ۪يمٍ
"(Ey Resulüm!) Gerçekten Sen, pek yüce ve ulu bir ahlâk üzerindesin."
Fahr-i Kâinat Efendimiz (saa) ve Ehl-i Beyt’i, merhameti sadece bir duygu olarak değil, aynı zamanda bir eylem ve yaşam biçimi olarak görmüşlerdir. Onların merhamet anlayışı, İslam'ın özünde bulunan şefkat, sevgi ve affedicilik gibi değerleri kapsar. Müslümanlar ne zaman ki Efendimizin (saa) merhamet anlayışından uzaklaştılar; işte o zaman birbirleri ile çatışmaya girdiler ve artık dünya üzerinde kaybeden taraf olmaya başladılar.
Ehl-i Beyt'e (a.s) göre merhametin temel unsurları şunlardır:
Allah'ın Rahmetini Yansıtmak: Ehl-i Beyt, Allah'ın Rahman ve Rahim isimlerinin tecellisi olarak merhameti görürler. Onlara göre, merhametli olmak, Allah'ın bu güzel sıfatlarını yansıtmaktır.
Tüm Yaratılanlara Şefkat: Onlar Merhametin sadece insanlara değil, tüm canlılara gösterilmesi gerektiğini öğretirler. Hayvanlara iyi davranmak, bitkilere zarar vermemek ve çevreye özen göstermek, onların merhamet anlayışının bir parçasıdır.
İhtiyaç Sahiplerine Yardım: Efendimiz ve Ehl-i Beyt’i, yoksullara, yetimlere, kimsesizlere ve diğer ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi merhametin en önemli göstergelerinden biri olarak kabul ederler. Onlar, maddi ve manevi yardımlaşmanın toplumun dayanışmasını güçlendirdiğine inanırlar.
Affetmek ve Hoşgörülü Olmak: Onlar, hataları affetmeyi ve insanlara karşı hoşgörülü olmayı merhametin bir gereği olarak görürler. Onlar, intikam almak yerine affetmenin, kin ve nefreti ortadan kaldırdığına inanırlar.
Zulme Karşı Durmak: Ehl-i Beyt (a.s), merhametin sadece iyi davranışlarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda zulme ve haksızlığa karşı durmayı da içerdiğini öğretirler. Onlar, mazlumların yanında yer almanın ve zalimlere karşı mücadele etmenin merhametin bir gereği olduğuna inanırlar.
Ehl-i Beyt'in (a.s) hayatları, merhamet dolu davranışlarla örülüdür. Onlar, düşmanlarına bile merhamet göstermişler, ihtiyaç sahiplerine yardım etmişler ve zulme karşı her zaman mücadele etmişlerdir. Onların bu örnek davranışları, Müslümanlar için bir rehber niteliğindedir.
Hoşgörü
Ehl-i Beyt (a.s.), hoşgörüyü sadece farklılıklara tahammül etmek olarak değil, aynı zamanda bu farklılıkları zenginlik olarak görmek ve onlardan faydalanmak olarak anlamışlardır. Onların hoşgörü anlayışı, İslam'ın temel prensiplerinden olan adalet, merhamet ve saygı üzerine kuruludur. Ehl-i Beyt'e göre hoşgörünün temel unsurları şunlardır:
Farklılıklara Saygı: Ehl-i Beyt (a.s.), insanların farklı inançlara, düşüncelere, kültürlere ve yaşam tarzlarına sahip olabileceğini kabul ederler. Onlara göre, bu farklılıklar Allah'ın bir lütfudur ve toplumun zenginliğidir.
Diyalog ve Anlayış: Ehl-i Beyt, farklı inanç ve düşüncelere sahip insanlarla diyalog kurmayı ve onları anlamaya çalışmayı hoşgörünün bir gereği olarak görürler. Onlar, diyalog yoluyla yanlış anlaşılmaların giderilebileceğine ve ortak noktalarda buluşulabileceğine inanırlar.
Zorlamadan Uzak Durmak: Ehl-i Beyt, insanları kendi inançlarına veya düşüncelerine zorlamaktan kaçınırlar. Onlara göre, inanç özgürlüğü temel bir haktır ve herkes kendi vicdanının sesini dinleyerek karar vermelidir.
Affetmek ve Bağışlamak: Ehl-i Beyt, kendilerine karşı yapılan hataları affetmeyi ve insanları bağışlamayı hoşgörünün bir göstergesi olarak kabul ederler. Onlar, intikam almak yerine affetmenin, kin ve nefreti ortadan kaldırdığına inanırlar.
Adaletli Olmak: Ehl-i Beyt, farklı inanç ve düşüncelere sahip insanlara karşı adaletli davranmayı hoşgörünün bir gereği olarak görürler. Onlara göre, adalet herkes için eşit uygulanmalıdır ve kimse inancından veya düşüncesinden dolayı ayrımcılığa maruz kalmamalıdır.
Ehl-i Beyt'in (a.s) hayatları, hoşgörü dolu davranışlarla doludur. Onlar, farklı inançlara sahip insanlarla bir arada yaşamışlar, onlara saygı göstermişler ve onlarla diyalog kurmuşlardır. Onların bu örnek davranışları, Müslümanlar için bir rehber niteliğindedir.
Örneğin, Hz. Ali'nin (a.s) valisi Malik el-Eşter'e yazdığı mektupta, farklı inançlara sahip insanlara nasıl davranılması gerektiği konusunda şu tavsiyelerde bulunur:
"İnsanlar iki sınıftır: Ya dinde kardeşindirler ya da yaratılışta eşindirler."
Bu söz, Ehl-i Beyt'in (a.s.) hoşgörü anlayışının ne kadar geniş kapsamlı olduğunu göstermektedir.