.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Hz. Mehdi’nin Gaybet Dönemindeki Velayeti Hz. Mehdi’nin Gaybet Dönemindeki Velayeti

Kur'an-ı Kerim, insan için hidayet ve saadet kitabıdır. İnsan, dünya ve ahiret hayatlı bir varlık olduğundan dolayı aziz kitabımız Kur'an-ı Kerim, insan hayatının her iki boyutunu güvenceye alır ve iyileştirir. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:



“Hâ mîm. Rahman ve rahîmden indirilmiştir.”‌[1]



Ayetteki “Rahman”‌ vasfı, yüce Allah'ın dünya hayatında mümin ve kâfirleri kapsayan genel rahmetine ve “Rahim”‌ vasfı ise, kıyamette sadece imanlı kullara nasip olacak özel rahmetine işaret etmektedir. Bu kısa açıklamanın sonucu şudur: Kur'an-ı Kerim, insanların dünya ve ahiret hayatını ıslah eder. Çünkü insanı mutlu kılacak her neden ve etken Kur'an-ı Kerim'de anılmıştır. Kur'an-ı Kerim, bu bağlamda şöyle buyurmaktadır:


 

“Her ümmete, kendi cinsinden bir tanık getireceğiz ve seni de bunlara tanık tutacağız ve biz, sana her şeyi açıklayıp anlatan ve Müslümanlara hidâyet, rahmet ve müjde olan kitabı indirdik.”‌[2]



Yaratılış, mead, vahiy, peygamberlik, nefsi arındırma, eğitim... gibi konular Kur'an-ı Kerim'de hem çok açık olarak işlenmiş/açıklanmış ve hem de bu tür konularda insanın yarar ve mutluluğu beyan edilmiştir. Hadislerden anlaşıldığı kadarıyla bilim dallarının çoğu Kur'an'dan çıkarsanmıştır ve bu çıkarsamayı gerçekleştirenler ise, ancak Kur'an'ın indiği insanlardır.

İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Ben, Resulullah'ın (s.a.a) çocuğuyum. Ben, Allah'ın kitabını en iyi bilen kimseyim. Kur'an'da ilk yaratılış anlatılır. Kıyamet gününe kadar olacaklar da açıklanır. Göklerin ve yerin haberi onda yer alır, cennet ve cehennemin haberi de. Bu güne kadar olanların, olacakların haberlerini vermektedir. Kur'an'ı avucumun içi gibi bilirim. Şüphesiz ki Allah şöyle buyurmuştur: Onda her şeyin açıklaması vardır.”‌[3]

İmam Cafer-i Sadık (a.s) bir diğer hadisinde şöyle buyurmaktadır:

“İki insanın, ihtilafa düştüğü hiçbir konu yoktur ki, onun ‘aslı' yüce Allah'ın kitabında olmasın. Ancak sıradan insanların akılları buna ermez.”‌[4]

Yine İmam Cafer-i Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:

“Kuşkusuz ki ben, göklerde ve yerde olanı bilirim; cennette olanı bilirim; cehennemde olanı bilirim; olanı ve olacağı bilirim.”

‌İmam daha sonra biraz durakladı ve bu sözün, dinleyici için ağır olduğunu gördü ve şöyle devam etti:

“Bunların tümünü Kur'an'dan öğrendim. Şüphesiz ki Allah şöyle buyurmuştur: Onda her şeyin açıklaması vardır.”‌[5]

Evrenin yaratıcısı yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'i hidayet kitabı olarak tanıtıp şöyle buyurmaktadır:

“Ey kitap ehli! kitapta olduğu halde gizlediklerinizin çoğunu apaçık size bildiren, çoğunu da affedip yüzünüze vurmayan Peygamberimiz gelmiştir size; Allah'tan bir nur ve apaçık bir kitap gelmiştir size. Allah, kendi rızasına uyanları, onunla esenlik yollarına götürür ve dileğiyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları doğru yola sevk eder.”‌[6]

Şanı yüce Allah bir diğer ayette de şöyle buyurmaktadır:

“Şüphe yok ki bu Kur'ân, insanları en doğru bir yola sevk eder ve iyi işlerde bulunan inanmış kimselere, gerçekten de büyük bir mükâfâta nâil olacaklarını müjdeler.”‌[7]

Hidayet iki kısımdır: Teşriî hidayet ve tekvinî hidayet

Teşriî hidayet: Yolu göstermek, kılavuzluk etmek, helalı/haramı ve farzı/yasağı... açıklamak anlamı taşımaktadır.

Tekvinî hidayet: Eksik ve nakıs varlığı, kendine yakışır olgunluğa ulaştırmaktan ibaret olup, hidayetin bu türüne “maksada ulaştırmak”‌ da denmektedir.

Kur'an-ı Kerim, saadeti temin eden hüküm ve etkenleri beyan ederek teşriî anlamda herkesi hidayet etmiştir.

Yüce Allah'ın tekvinî hidayeti ise, teşriî hidayetten faydalanan insanlara verilen özel bir mükâfattır.

- - - - - - - - -



[1]Fussilet, 1-2

[2]Nahl, 89

[3]Usul-u Kafî (Türkçe tercümesi), c: 1, s: 79

[4]Usul-u Kafî (Türkçe tercümesi), c: 1, s: 77

[5]Usul-u Kâfi, c: 1, s: 261

[6]Mâide, 15-16

[7]İsrâ, 9
Editör: Hasan Bedel