.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

İmam Ali, Fahr-i Kâinat Efendimiz Resulullah'ın (saa) evinde büyük bir mertebeye ulaştı. Peygamber ona çok vakit ayırmış; ahlak, davranış, terbiye ve ilmi öğreti bakımından onu kendine yakınlaştırmıştı. Buna binaen de İmam Ali'nin Hz. Peygamberin (saa) ilk öğrencisi olduğunu söylemek şüphesiz doğrudur.

Gazi Mağribi şöyle der:

"Resulullah evlenip ayrı eve taşındıktan sonra (insanların kendini idare ettiği yaşa geldiğin de) Ali'yi babası Ebu Talib'den kendi yanına aldı. Böylece kendisi küçük yaşta iken (Ebu Talib’in) onun için yaptığı iyilik ve fedakârlığın karşılığını vermek istiyordu.

Peygamber İmam Ali'yi himayesine aldı. O, İmam Ali için bir evlada baba veya kardeşe şefkatli bir kardeş oldu. İmam Ali Resulullah'ın (saa) kucağında (bağrında) büyüdü, terbiyeyi ondan aldı ve öğrendi. Allah'ın ona olan hürmetinden ve onu pak tutmasından dolayı hiçbir zaman putlara ibadet etmemiş ve bir an dahi, Allah'a şirk koşmamıştır."[1]

Emiru'l-Muminin "Kasiâ" adıyla bilinen hutbesinde bu hakikate şöyle işaret ediyor:

"Deve yavrusunun annesinin ardından gitmesi gibi onu izledim. Her gün ahlâkından bir işareti, açık bir erdemi benim için yükseltir, bana gösterirdi ve buna uymamı emrederdi. Her sene Mekke yakınlarındaki Hira Dağı’ndaki mağaraya çekilirdi. Ben onu görürdüm, benden başka hiç kimse onu görmezdi. O gün daha İslam'ı kabul eden tek bir ev yoktu. Sadece Resululah ve Hatice vardı. Ben de onların üçüncüsüydüm. Vahiy ve Risalet nurunu görürdüm. Nübüvvet rüzgârının kokusunu alırdım. Vahiy indiği sırada şeytanın inlemesini duyardım. Bunun üzerine dedim ki: "Ya Resulullah! Bu inleme de nedir?" Buyurdu ki: "Bu, şeytandır. Kendisine kulluk edilmesinden artık ümidini kestiği için inlemektedir. Sen, benim duyduğumu duyuyor, benim gördüğümü görüyorsun. Ancak sen peygamber değilsin. Fakat sen vezirsin. Hiç kuşkusuz sen hayır üzeresin."[2]

İmam Ali (as) her yerde, evde, mescitte, vadilerde, dağlarda, savaş ve fetihlerde öz üstadının, yani Hz. Peygamber’in yanından ayrılmadı. İmam Ali ilim ve marifet elde etmek için her sabah ve akşam Resulullah'ın (saa) yanına giderdi. Hazret bu konu hakkında şöyle diyor:

"Resulullah ilimden bana bin kapı öğretti."

Her zaman demiştir:

Uluslararası Fârâbî Konferansı'na Davet
Uluslararası Fârâbî Konferansı'na Davet
İçeriği Görüntüle

"İlimden bana bin kapı öğretti. Her kapıdan da bin kapı açılırdı."[3]

Çünkü İmam Ali (as) Resulullah'ın (saa) öğrencisi, ilminin, sırrının ve marifetinin (İlahi bilgilerinin) hazinesi olmuştu. Efendimiz Hz. Muhammed (saa) buyuruyor:

"Ben ilim şehriyim, Ali ise onun kapısıdır. İlim şehrine girmek isteyen kapıdan girsin."[4]

Başka bir rivayette ise şöyle nakledilir:

"Ben ilim şehriyim Ali onun kapısıdır. Şehre kapıdan başka bir yolla girilir mi?"

- - - - - - - - - - -


[1] Gazi Meğribi, el-Menakib vel-Mesalib, s.206

[2] Nehcü'l-Belâga, Hutbe: 192

[3] Allame Meclisi, Bihar-ul Envar, c.69, s.183

[4] Hasan bin Ali Harrani, Tuhef-ul Ukul, s.317