.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Dinî eğitimden kasıt nedir? Dinî eğitimle ilgili bir tanıma ulaşmak için önce “din” ve “eğitim” hakkında bir fikrimizin olması gerekir. Daha önce eğitim ve tanımından bahsettik ve bize göre eğitimin “bir kişinin bilinçli olarak başka bir insanın veya insanların bilgileri, inançları, duyguları, eğilimleri ve davranışları üzerinde etki bırakmak amacıyla ölçülüp tartılmış bir program esasına uygun amellerinin bütünü” olduğunu söyledik.

“Din” ise Farsçada mezhep, ayin ve tarikat anlamlarındadır.[1] Arapça’da da bu kelime itaat, boyun eğme, ayin ve şeriat anlamlarına sahiptir.[2] Nitekim Dini terimlerimiz Farsçadan geçmiştir. Peygamber, abdest, oruç, namaz vb. gibi kelimeler Farsçadan alınmıştır. Dinin tanımı konusunda görüş sahipleri arasında ihtilaf vardır. Herkes kendi algısına göre özel bir tanım sunmuştur. Biz burada Sayın Mustafa Mulkiyan’ın tanımını esas tanım unvanıyla getiriyoruz. Dinin tanımında şöyle diyor:

Din, bir dinin sorgulanamaz merci veya mercilerinden geriye kalan muteber önermelerin toplamıdır. Bu önermeler (Kur’ân, Tevrat, İncil gibi) belirli bir metinde yazılı veya muteber yollarla sözlü olarak nakledilmiş olabilir. Her halükârda din, esasında bu özel önermelerin toplamına uygundur ve inananlar açısından inançlar, duygular ve özel ameller şeklinde tahakkuk etmektedir.[3]

Dinî Eğitimin Tanımı

Şimdi eğitim ve din tanımlarına teveccühle şöyle diyebiliriz:

Dinî eğitim, bir dinin muteber önermelerini başka kişilere, bunlara amel ve görüş olarak bağlanacakları biçimde öğretmek için yapılan bilinçli ve hedefli amellerin toplamıdır.

Bu tanıma göre dinî eğitim camiye, kiliseye veya ilim medreselerine münhasır değildir. Dinî ilimlerin öğretimi için hedefi olan bir çaba gösterilen her yerde gerçekleşebilir; ister cami olsun, ister sokak, ev veya başka herhangi bir yer.

Konunun Çizgileri

Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) eğitimsel siyeri, onların başkalarını eğitmek amacıyla gösterdikleri davranışlardan ibarettir. Dinî eğitimin de bir dinin muteber önermelerini başka kişilere, bunlara amel ve görüş olarak bağlanacakları biçimde öğretmek için yapılan bilinçli ve hedefli amellerin toplamı olduğunu söyledik.

Dinî eğitimin bu tanımı, tüm dinler için geçerlidir. Yani Müslümanların, Hıristiyanların veya Yahudilerin; İslâm, Hıristiyanlık veya Yahudiliği başkalarına öğreterek, onları bu öğretilere bağlamak için yaptıkları girişimlerin toplamı dinî eğitimdir.

Bu kitapta Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) siyerinde genel olarak dinî eğitimi inceleme amacında değiliz (ve bu makul da değildir.) Zira Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’i (a.s) hiçbir zaman kelimenin genel manasındaki dinî eğitim makamında olmadılar. Peygamber (s.a.a) İslâm Peygamberi konumunda, Ehl-i Beyt’i de İslâm Peygamberi’nin vasisi konumunda İslâmî ilimleri diğerlerine öğretmekle vazifeliydiler. Buna göre bu kitabın konusu Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) siyerinde İslâmî eğitimin incelenmesidir. Bizim nazarımızdaki İslâmî dinî eğitimdir, kelimenin genel anlamıyla dinî eğitim değil.

1- İslâm Dininin Yapısı

İslâm ilimleri (İslâm’ın muteber öğretileri) başlıca üç genel kategoridedir: İnançlar, ahlâk konuları ve ahkâm.

a) İnançlar

İnançlar, dünyanın genel durumu ve insanın dünyadaki durumunu belirleyen önermelerdir. Her Müslüman bu önermeleri yeterince bilmeli ve bunlara inanmalıdır. Mesela bu dünyanın bir yaratıcısı var mı, yok mu? Dünyayı yaratan kim? İnsanın yaratılması abes miydi yoksa Yaratan, insanı yaratırken bir hedef gözetmiş miydi? İnsanın sonu nedir? İnsan Allah’a ve diğerlerine karşı nasıl davranmalıdır? Bir vazifesi var mı, yok mu? Bu tür soruların çoğunun cevabı İslâmî inançlarda konu edilir.

İlahi Aşk (II)
İlahi Aşk (II)
İçeriği Görüntüle

İslâmî inançlar arasında beş inanç, diğer inançlardan daha önemlidir. Bu beş inanç “Usul-i Akaid” olarak bilinir.

Beş inanç esası şunlardır:

1- Tevhid: Yani kâinatın ve ondaki tüm olguların tek olan bir yaratıcısı olduğuna, hiç ortağı ve benzeri olmadığına ve insanın sadece ona tapması gerektiğine inanmaktır. Bu, Peygamber’in (s.a.a) peygamberlikle görevlendirilmesinden sonra halkı davet ettiği ilk şeydir. Şöyle buyurmuştur:

“Allah’tan başka bir ilah yoktur deyiniz ki kurtuluşa eresiniz.”

2- Adalet: Yani Allah’ın adil olduğuna ve hiç kimseye iğne ucu kadar bile zulmetmeyeceğine inanmaktır. Aslında adalet Allah’ın sıfatlarından biridir. Ancak bu inanca amel etmenin önemi ve İslâm tarihinde bu inancın kelâm bahislerine fazlasıyla konu edilmesi sebebiyle, adalete inanç, Şia’nın akaid esasları sıralamasında yer almıştır.

3- Nübüvvet: Yani Hz. Muhammed’in (s.a.a) peygamberliğine, Onun Allah tarafından İlâhî emirleri ve hidayetleri İslâm dini kalıbında –ki en kâmil ve son İlâhî dindir- insanların ihtiyarına sunması için vazifelendirildiğine inanmaktır.

4- İmamet: Yani Peygamber’in (s.a.a) vefatından sonra vasisinin ve halefinin Ali bin Ebi Talip (a.s), ondan sonra İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s) ve sonuncusu Hz. Mehdi (a.f) olan, onun soyundan dokuz kişi olduğuna inanmaktır. (Bunlar Oniki İmam’dır) İmamlar’ın (a.s) vazifesi halkı İslâm yolunda hidayet ve İslâmî bilgileri beyan ve tefsir etmektir.

5- Meâd: Yani insanın ölümle yok olmadığına, ölümden sonra da başka bir tür hayatı olacağına inanmaktır. Bütün insanlar mahşer günü toplanacaklar ve Allah’ın huzurunda amel defterleri incelenecek; iyilere ödül ve kötülere ceza verilecek; kötülerin cezası cehennem azabı ve iyilerin ödülü cennet ve cennet nimetleri olacaktır.[4]

b) Ahlâk Konuları

Müslüman bir kişinin hayatta başkalarıyla olan ilişki üslubunu belirleyen önermelerin bütünü, İslâmî ahlâk konularını oluşturur. Sadakat, azim, ihlas, hayır dileme, sevgi vb. sıfatlar, Müslüman bir kişinin başkalarıyla irtibatında uyması gereken ölçülerdir. Ahlâk konuları bazen daha küçük sınıflara ayrılır; kişisel ahlâk, toplumsal ahlâk gibi, bazen de uygulamaya göre aile ahlâkı, eğitim ahlâkı, siyasî ahlâk gibi sınıflara ayrılır.

c) Ahkâm

Ahkâm, İslâmî bilimlerin bir bölümüdür ve vacip, müstehap, mubah, mekruh, haram veya sahih, batıl gibi kalıplarla anlatılır. Örneğin her Müslümanın günde beş vakit namaz kılması vaciptir; sabah namazının iki rekât kılınması vaciptir; İslâmî devleti savunmak her Müslümana vaciptir gibi. Bu önermeler ahkâmın bir bölümüdür. Zira bunlarda hüküm (=Vacip, haram vb.) verilmiştir.

İslâmî ahkâm ibadetler ve muamele olmak üzere ikiye ayrılır. İbadetler ahkâmın, çeşitli İslâmî ibadetlerin ve niteliklerinin anlatıldığı bölümüdür. İslâm’daki önemli ibadetler namaz, oruç, humus, zekât ve sadaka (malî infaklar), Hac, Allah’ı zikretme, dua ve Kur’ân tilâvetidir. Muamele ahkâmın, siyasî, toplumsal, iktisadî, ticarî ve halkın evlilik, boşanma, alışveriş, rehin, kira, sulama vb. gibi şahsî durumlarını içeren bölümüdür.

İslâm’ın kapsamlılığına teveccühle İslâmî eğitimin de üç bölümü olacaktır: İnanç eğitimi, ahlâkî eğitim ve ahkâm (ibadet eğitimi ve muamele eğitimi) eğitimi. Ama bu kitapta sadece İslâmî eğitimin bir bölümü, yani inanç eğitimi ve ibadet eğitimi üzerinde duracağız. İslâmî eğitimin diğer bölümleri, ayrı ciltlerde incelenecektir.

İnançlar ve ibadetler İslâmî eğitimin en önemli ve öncelikli bölümü olduğundan, bunlar için dinî eğitim tabirini kullandık.

Özet

Şimdiye kadar söylediklerimizden şu sonuca ulaşıyoruz: Bu kitabın konusu ve üzerinde çalışacağımız konu “Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) eğitimsel siyerinde inanç ve ibadet eğitimi” adıyla İslâmî eğitimin bir bölümüdür. Diğer bir deyişle Peygamber’in (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) siyerini inceleyerek inançları ve ibadetleri Müslümanlara nasıl öğrettiklerini görmeye çalışacağız. Onların içine Allah’a, Peygamber’e, imamete ve meâda iman tohumunu nasıl ekiyorlar ve büyütüyorlardı? İslâmî ibadetleri (namaz, oruç, zikir, dua, Kur’ân tilâveti vb.) onlara nasıl öğretiyorlardı? Bilahare onları bu ibadetlere nasıl bağlıyorlardı?

- - - - - - - - - - - - - -


[1] Lugatname-i Dehkhuda, “din” maddesinin zeylinde.

[2] Azerbaycanî, Mesud; Azmun-i Cihetgiri-yi Mezhebî ve…, s. 31, Meşkur, Muhammed Cevad’dan nakille, “Hülasayı Edyan der Tarih-i Dunya-yı Bozorg.”

[3] a.g.e.; s. 34.

[4] Ehl-i Sünnet’in inanç esaslarında sadece tevhid, nübüvvet ve meâdın olduğunu, adalet ve imametin Şia mezhebinin inanç esaslarında olduğunu belirtmeliyiz.