.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Behlül Dânâ pek halkın içine girmez tefekkürü çok sever, yalnızlık isterdi. Boş konuşan birisini görünce kahrolurdu. Bırakın halka, kendisine dahi faydası olmayan insanların varlığı onu daha da toplumdan uzaklaştırırdı. Halife Harun Reşid ise hep halkla, insanlarla olmak ister ve Behlül Dânâ'nın da halkın arasına girmesini, halkla beraber olmasını ister bunu da Behlül Dânâ'ya sık sık söylerdi.

Derken günlerden birgün Behlül'ün yolu saraydan geçti yine. Abbasi Halifesi Harun Reşid onu görünce seslendi:

- Ey Behlül! Gel hele, sana vezirlik vermek isterim. Hazırlan ve şahsi eşyalarını toparla da saraya, senin için hazırlatacağım odaya yerleş!

Halife'den gelen bu teklifi kim olsa seve seve kabul ederdi. Sevmese bile halifenin baskı ve emrine söz edemezdi. Halbuki Behlül diğerlerinden çok farklıydı ve şöyle bir cevap verdi:

- Ey Harun! Teklifin güzele benziyor lakin içimde bir sıkıntı var. Hele sen bana bir izin ver bu konuyu bir danışıp da geleyim.

Harun Reşid bir anda sinirlendi:

- Kime danışacaksın? Halifeden üstün kim var bu topraklar üzerinde!? Koskoca İslam Halifesi sana açıktan görev vermekte ve sen buna 'Dur, danışayım da cevap vereyim' mi demektesin?

Behlül Dânâ:

- Görevi yapacak olan benim. Öyleyse bir fikir yürütmeye, bir danışmaya hakkım olduğunu düşünüyorum. diye cevap verir.

Sonra Harun izin verir ama için içini yer de Behlül'ün peşine bir de hafiye takar.

- Git ve gör bakalım! Kimmiş bu densizin danışacağı kimse? Hükümetin içerisinde gizli bir hükümet mi var yoksa!?

Behlül Harun'un yanından ayrılır ve saray koridorunun sonundaki helaya girer. Bir müddet sonra da çıkar halifenin yanına gelir.

- Danıştım Halife Hazretleri lakin uygun görülmedi. der.

Hemen ardından peşine takılan hafiye de nefes nefese halifenin yanına varır:

- Yalan söylüyor Haşmetmahım! Ne kimseciklerle görüştü ne de konuştu. der.

Halife heheleri üzerinde, hiddetle Behlül'e çıkışır:

- Hani! Kimseyle görüşmemişsin? Nedir bu tavrının izahı? diye sorar.

 İşte o anda Behlül Dânâ ibretlik sözleri ile halifeye tarihi bir ders verir:

- Ey Harun! Helaya gittim, doğrudur. Kuburdaki pisliklerle konuştum. Pislikler diyorlar ki, sakın insanların içine girmeyesin ha! Sonra maazallah bizim gibi olursunuz. Halbuki bizim her birimiz ne güzel meyveler, sebzeler ve birbirinden leziz yiyeceklerdik. Fakat girdik insan içine ve bizi bu hale soktular.

Derler ki; Halife Harun Reşid bu sözlerin ardından ağlamaya başlar ama ne faydadır ki 45 yıllık hilafet döneminde Ehl-i Beyt imamlarından hem İmam Musa Kazım'a (as) hem de İmam Rıza'ya (as) çokça zulmetmiş ve Behlül'ün hiçbir öğüdüne hakkıyla kulak vermemiştir.