.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Başkaları Tarafından Saygıya İhtiyaç
Birçok kişilik teorisyeni “kendine saygı”dan insanın temel ihtiyacı ve sürekli elde etmeye çabaladığımız şey olarak sözetmiştir.[1] Bunların arasında Rogers ve Maslow bu ihtiyacın fevkalade önemli olduğunu düşünmekte ve şöyle inanmaktadır: Asıl hedef olumlu kendini gerçekleştirme[2] ve öz saygıya[3] ulaşmaktır. Bu hedefe ulaşmak için yetenekleri ve kapasitelerinin tamamından yararlanmalıdır. Clark ve Clemes de (1929) saygıya ihtiyacın önemini ve zaruretini vurgulayarak şöyle demektedirler: “Saygıya ihtiyaç, özel bazı kimselere mahsus değildir. Aksine tüm insanlar, yaş, cinsiyet, kültür zemini, hayatlarındaki işin türü ve yönü ne olursa olsun saygıya muhtaçtırlar.[4] Saygıdan maksat, başkalarının birey için düşündükleri değer ölçüsüdür.
Maslow (1970) insanın ihtiyaçlarını tasnif ederken saygıya ihtiyacı insanın temel ve yüksek ihtiyaçlarından kabul etmekte ve onun önemi ve işlevi hakkında şöyle demektedir: “Saygıya ihtiyacın karşılanması, kendine güven, değer, güç, liyakat, yarar, dünyada verimli olma gibi olumlu duygularla sonuçlanır. Ama bu ihtiyaca önem gösterilmemesi aşağılanma, zaaf ve çaresizlik kabilinden duygulara yolaçar.[5]
Saygıya ihtiyacın değer ve önemi, sadece bize daha iyi hissetme imkanı tanımasında değildir. Bilakis daha iyi yaşama, hayatın meydan okuyuşlarıyla daha iyi yüzleşme ve beğenilen fırsatlardan daha fazla nasiplenme fırsatı da verir. Saygı ihtiyacı karşılandığı zaman insanda kendine güven, kendine değer verme, yeterlilik, kabiliyet, liyakat ve kifayetten kaynaklanan hoşnutluk duygusu oluşur.
İslami öğretilerde saygı ve muhabbetin yeri:
Saygı ve muhabbetin bireylerin ruh sağlığı üzerindeki etkileri dikkate alındığında İslami öğretilerde bu konuya özel önem verildiği, müminler arasında yakınlık ve sevgi oluşturmaya, insanlara hoş üslupla ve güzel davranmaya vurgu yapıldığı görülecektir. İslam açısından saygı ve sevgi basit ve duygusal aşamadan başlamalı, sonraki aşamalarda daha fazla basiret ve tanımayla derinleşmelidir. Böylece sevgi besleme ve muhabbet bireyler arasında tüm davranışlarda tecelli edebilecektir. İslam açısından saygı ve sevgi en büyük rolü ideal toplumu kurmada oynayacaktır. Sevginin değeri, İmam Sadık’ın (a.s) “Din sevgiden başka bir şey mi?”[6] ve İmam Bakır’ın (a.s) “Din sevginin ta kendisidir ve sevgi dinin ta kendisidir”[7] buyurması ölçeğindedir.Allah Rasülü (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Canım elinde olana yemin olsun ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.”[8]
Bu sebeple İslami ve insani yaşamak isteyen bir toplum sadakat, sevgi, aşk, samimiyet, dayanışma ve işbirliğine dayanmalıdır. İslami öğretilerde saygı ve sevgiyle ilgili detay ve inceliklerin dikkatle altı çizilmiştir. İslam, en yakın akrabalardan, toplumun en uzak bireylerine kadar insanlar arasında duygusal bağlar kurmak için son derece net birçok düstur göstermiştir. Sevgi ve saygıyla ilgili toplumsal âdet ve gelenekler İslam ahlakında çok kapsamlıdır.
- - - - - - - - - - - -
[1] Baker, Encyclopedia of Psycnology and Counseling, s. 1084-1086.
[2] Self-actualization
[3] Self-regard
[4] Clemes ve Clark, Reveşhâ-yi Takviyyet-i İzzet-i Nefs der Novcevanan, s. 11.
[5] Maslow, Engizeş ve Şahsiyyet, s. 82.
[6] “هل الدین الا الحب” (Muhammedi Reyşehri, Mizanu’l-Hikme, c. 2, s. 215).
[7] “الدین هو الحب و الحب هو الدین” (Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 66, s. 238)
[8] “و الذی نفسی بیده لا تدخلون الجنة حتی تؤمنوا و لا تؤمنوا حتی تحابوا” (Nuri, Müstedreku’l-Vesail, c. 8, s. 362)