.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Ruhsal hijyenin psikoloji ve psikiyatride iki temel tanımı vardır. Kimi zaman insanın psikolojik durumu anlamında, bazen de bu psikolojik durumdan bahseden uzmanlık dalı ve bilim anlamında kullanılmaktadır. Öte yandan İngilizce’de bu amaçla iki kavram kullanılmaktadır: Mental hygiene ve mental health. Kuşkusuz bu kavramlar, sözü edilen iki tanımı tam karşılamamaktadır.

Birinci tanıma atıfla ilk yıllarda “mental hygiene” kullanılıyordu. Beers da kendi düşüncesini ifade etmek üzere bu kavramı seçmişti. Ama 1930’larda “mental hygiene” yerine “mental health”i tercih etmeye başladı. 1940’ların sonlarında bağımsız bir konum kazandı ve akım kendi adıyla gelişti ve popüler oldu. Bu kavramsal değişim, gözetim altında tutmak ve tedavi etmek yerine ruhsal bozuklukların önlenmesine; yine ağır duygusal çöküntüler veya psikozlar yerine tüm toplumsal ve ruhsal uyumsuzlukların sorun kapsamına alınmasına ilgi duyulmaya başlandığı anlamına geliyordu. Bu akım süreç içinde “müspet” ruh sağlığını ayrı bir hedef olarak ruh hastalığını ortadan kaldırmanın üzerine çıkardı.[1]Fakat ikinci anlamı ifade etmek üzere “mental health” kavramı kullanılmaktadır. Dolayısıyla günümüzde “mental health”in iki temel anlamı vardır: Bilim dalına işaret ve insanın ruhsal durumunu tarif.[2]Columbia Encyclopedia ruhsal hijyeni şöyle tanımlamaktadır:

“Psikiyatri ve psikolojiyi kullanarak ruh hastalıklarını önlemeyi ve ruh sağlığını öne çıkartan bilim.”

Corsini Psikoloji Sözlüğü’nde bu bilim dalını şöyle tanımlar:

“Eğitim programları, sağlam ailevi ve duygusal yaşamı önceleme, korunma ve ilk yardım, genel sağlıkla ilgili girişimler gibi yöntemler yoluyla ruhsal bozulmayı önleme ve ruh sağlığını korumayı hedefleyen kapsayıcı yaklaşım.”

Weber’in Psikoloji Sözlüğüde kavramı, ruh sağlığını koruma ve geliştirme sanatı kabul etmektedir. Dolayısıyla ruh sağlığı, çeşitli yöntemler ve bilimlerden yararlanarak hastalıkları önlemeye ve ruh sağlığını yükseltmeye odaklanan bilim veya sanattır.

Hâsılı, bilimsel bir dal olarak ruhsal hijyenin tanımında pek o kadar görüş ayrılığı yoktur ama onu koruma veya yükseltme kasdı taşıyan ruh sağlığının ne olduğu konusunda muhtelif görüşler dile getirilmiştir. Bu görüşlerin sayısı çok olsa da birbiriyle çelişmek zorunda değillerdir. Çünkü her biri, ruh sağlığının birçok boyutundan birini ele almıştır. Mesela Freud ve takipçileri bireyin “kişilik uyumu”na vurgu yapmaktadırlar. Hâlbuki Maslow ve Rogers gibi hümanist psikologların görüşü “kendini gerçekleştirme”ye yoğunlaşmıştır. Viktor Frankl ise hayatını ve kendi kaderini yönetme sorumluluğunu kabul eden kişiyi, daha uygun bir söyleyişle, kendi hayatını eline almış kimseyi ruh sağlığına sahip görür. Diğer psikologlar da kendi yaklaşımlarını gözönünde bulundurarak ruh sağlığına farklı tanımlar getirmişlerdir. Tabii ki çeşitli ekollerin henüz ortaya çıktığı başlarda her biri kendi tanımının ruh sağlığı için en iyi ve en ileri tarif olduğunu iddia etmiş ve kendisinin dışındakileri kabul etmemiş olabilir, ama günümüzde psikoloji ve ruhsal hijyen biliminin gelişmesiyle bu görüşlerin Mesnevi’deki fil hikayesi gibi olduğunu biliyoruz. Bu akımların her birinin tanımı hakikatin bir bölümünü içermektedir ve aralarındaki uyumsuzluk asgari düzeydedir. Dolayısıyla ruh sağlığı için kapsayıcı bir tanım ortaya koymak istiyorsak her akım ve görüşün açıkladığı farklı özellikleri yanyana getirmeliyiz. Şimdi bu tanımlardan kimisine işaret edecek ve onlardan toparlayıcı bir sonuca varmaya çalışacağız.

Corsini’nin Psikoloji Sözlüğü’nde (1999) ruh sağlığı şöyle tanımlanmaktadır:

“Duygusal refah, kaygı ve güçten düşüren hastalık semptomlarından görece kurtuluş, hayatın sıradan baskıları ve gerekleriyle yanyana olabilme ve yapıcı ilişki kurma yeterliliği gibi özelliklere sahip ruhsal durum”.

Başka bir tanımda şöyle denmiştir:

Ruh sağlığı, yapıcı faaliyetlerle başkalarıyla tatmin edici ilişkiler kurma, değişimle adaptasyon yeteneği ve güçlüklerle başetme gücü veren ruhsal işlevin başarılı icrasıdır.

Allport sağlıklı birey ile nevrotik birey arasındaki farkın, sağlıklı bireyin geleceğe bakması, buna karşılık sağlıklı olmayan bireylerin bugünkü durumu kendileri için ortaya çıkaran geçmişteki olaylara takılıp kalması olduğuna inanır. Şu tür sıfatları sağlıklı bireylere özgü kabul eder: Kendini geliştirme gücü, sıcak ve samimi eğilimlere yeterlilik, duygusal güvenlik hissi, kendini olduğu gibi kabullenme, istidat ve yeterliliği hakkında gerçekçi algı, mizah anlayışı, mesela din gibi hayatta ahenk bahşeden bir felsefeye sahip olma.

Ruh sağlığı kavramıyla ilişkili en açıklayıcı ve en muteber konulardan birini Jahoda isimli psikolog göstermiştir. O, ruh sağlığının tanımının hastalığın bulunmamasıyla yapılmasının yetersiz kalacağına inanıyordu. Çünkü doğal davranıştan hangi tür sapmanın “anormal” sayılacağı üzerine kültürler arasında büyük görüş ayrılığı vardır. Aynı şekilde ruh sağlığının normallikle eşanlamlı varsayılması da bize yardımcı olmayacaktır. Zira “normal” kelimesi aynı oranda belirsizdir. O, ruh sağlığı bahsinde altı grup temel kavramı uygun bulmaktadır:

1. Bireyin kendisiyle ilgili görüşleri: Sağlıklı bireyin kendine güveni vardır ve kendine dayanır; kendi yeteneklerine ilişkin gerçekçi bir tasavvura sahiptir.

2. Gelişme, değişim ve kendini gerçekleştirme ölçüsü: Sağlıklı birey, gelişiminin muhtelif aşamalarını geride bırakmıştır ve yaşı gözönünde bulundurulduğunda kendisi için uygun düşmeyen davranış ve görüşlerden kaçınmaktadır. Hedef sahibi olma duygusuna ulaşmış ve meşru ihtiyaçlarını, başkalarına uygun düşecek şekilde dengelemiştir.

3. Kişilik uyumu: Sağlıklı insan uyumlu kişilik sahibidir. Bu, onun için motivasyon üreten bilinçli ve bilinçdışı güçler arasında tatmin edici bir dengeye ulaştığının alametidir. Geçici hazları, uygun nedenlerin varlığı sebebiyle başka bir zamana havale etmeye güç yetirebilir ve onları erteleyebilir. Bazı müellifler, bireyin bilinmeyen güçler tarafından kendi iradesinin zıddına sürüklenmeyecek şekilde bilinçli ve bilinçdışı motivasyonlar arasında koordinasyon sağlamanın gerekliliğine vurgu yapmışlardır.

4. Başına buyruk olma veya bireyin başkalarının nüfuzundan bağımsız olmasının ölçüsü: Sağlıklı bireyin davranışı, harici olayların etkisi altında olmaktan çok, değerler, ihtiyaçlar, inançlar ve beğenilen hedeflerden oluşan içsel yapısının iradesi altındadır. Böyle bir birey kendi iradesiyle hareket eder, başkalarının görüşleriyle değil; o görüşler ister beğenilsin, ister beğenilmesin.

5. Bireyin gerçeklik algısının ahengi: Bu tür bireyler etraflarındaki olayları gerçekliği gözönünde bulundurarak izler, arzu ve hayallerini tatmin etme hesabıyla değil. Sağlıklı bireyler kendilerini başkalarının yerine koymaya güç yetirebilir ve sonuçta onların fikir ve duygularını idrak edebilirler. Bu yeteneğe empati veya toplumsal duyarlılık adı verilir.

6. Çevreye hâkimiyet: Sağlıklı birey aşk besleme yeteneğine sahiptir. İş ve eğlence çevresinde başkalarıyla irtibatta veya yakın ve samimi ilişkilerde liyakat ve yeterlilik sahibidir. Bir toplumda hayatın gereklerinin üstesinden gelebilir. Kendisini değişimlere uydurabilir ve gündelik hayatta ortaya çıkan güçlükleri çözümleyebilir. Daha basit bir ifadeyle, sağlıklı birey çok sayıda içsel ve dışsal çatışmalara tahammül gösterebilir, ortaya çıkan engelleri aşmaktan enerji kazanabilir.[3]

[1] International Encyclopedia of the Social Sciences, c. 9-10, s. 218.

[2]  Bu kitapta, iki anlamı birbirinden ayırdetmek amacıyla birinci tanım için “ruhsal hijyen” kavramını, kişinin ruhsal durumunu ifade ederken de “ruh sağlığı” kavramını kullanacağız.

[3] Americana Corporation, The Encyclopedia Americana, vol. 18, s. 640.