Öncelikle Gadir Hum Bayramını bütün müminlere ve Ehlibeyt dostlarına tebrik arz ediyorum.

İnsanlık tarihi boyunca 124 bin peygamberin geldiği söylenmektedir. Bu 124 bin peygamber insanların hidayeti, yani kemale ermeleri için uğraşmışlardır. İlk insan Hz. Âdem yaratıldığında Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: Bakara/30:

“وَاِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلٰئِكَةِ اِنّٖى جَاعِلٌ فِى الْاَرْضِ خَلٖيفَةً”

“Hani, Rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti.”

Allah-u Teâlâ bu âlemi yaratıyor, bütün canlıları, hatta melekleri yaratıyor ve en sonunda buyuruyor ki ben bu âlemde bir halife yaratacağım. Halife ne demektir? Temsilci demektir. Allah’ı bu âlemde temsil edecek bir varlığın yaratılması gündeme geliyor. 

Ahzab/72:

اِنَّا عَرَضْنَا الْاَمَانَةَ عَلَى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالْجِبَالِ فَاَبَيْنَ اَنْ يَحْمِلْنَهَا وَاَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْاِنْسَانُ اِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولًا

“Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.”

Yani bu âlemde Allah’ın temsilciliği gibi bir yükü, kaldırma kapasitesine sahip olan tek varlık, insandır. Allah-u Teâlâ buyuruyor: Yeryüzünde bir halife, bir temsilci yaratacağım ve bu yükü; göklerde, yerlerde ve dağlarda olan hiçbir varlık taşıyamaz ve kaldıramaz. Bu yükü sadece insan kaldırabilir. Bu ayete ilk bakıldığında zahiren insanı yeriyormuş gibi gelse de aslında insanı övmekte ve bu yükü taşıyabilecek tek varlığın insan olduğunu ifade etmektedir.

Allah-u Teâlâ bu halifelik makamından dolayı meleklere Hz. Âdem’e secde etmelerini emretti. Çünkü Hz. Âdem’in yaratılması basit bir olay değildi; diğer yaratılan varlıklar gibi değildi. O, Allah’ın halifesi olarak yaratıldı. Bu yüzden Allah, onu yarattıktan sonra buyurdu:

“فَتَبَارَكَ اللّٰهُ اَحْسَنُ الْخَالِقٖينَ”

“Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şânı ne yücedir!”

Hz. Âdem’in yaratılması ile bu serüven başlamıştır. Bu halifelik olayı Hz. Âdem’de bir başlangıçtı. Daha sonra diğer peygamberlerle bu süreç devam etti. Ulu’l Azim Peygamberler zamanına geldi. Bu süreçte insanlık kemale doğru ilerdi; insanlık kemale doğru ilerledikçe daha kâmil peygamberler geldi. Bu şekilde Ulu’l Azim Peygamberler dönemi başladı; din ve kitap gönderildi. Ulu’l Azim Peygamberler dönemi insanlık tarihinin ikinci tekâmül ve kemale ulaşma dönemidir. Bu dönem, Hz. Nuh ile başlamıştır; Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ile devam etmiş ve son peygamber peygamberimiz Hz. Muhammed ile sona ermiştir.

Yeryüzündeki halifelik serüveni peygamberlerde kemalini tamamlamış ve en sonunda en mükemmel haliyle Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’da tecelli etmiştir. Elbette bununla beraber dinlerde bu süreci tamamlayarak en sonun da en kâmil şekliyle İslam olarak yeryüzüne inmiştir.    

Gadir Hum, dinin kemale erdiğinin ilan edildiği gündür.

Maide/3:

اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دٖينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتٖى وَرَضٖيتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ دٖينًا        

“Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim.”

Evet, bu ilahi halifelik sürecinde din, Gadir Hum günü kemaline ermiştir. Gadir Hum günü, insanlık tarihi boyunca Hz. Âdem’den itibaren 124 bin peygamberin adım adım getirmiş oldukları dinlerin tekâmül sürecini tamamlayarak kemale erdiği gündür. Allah-u Teâlâ kemale eren bu dinin adını İslam olarak isimlendirmiştir.

Peki, dini kemale erdiren son konu neydi? Gadir Hum günü insanlara duyurulan şey neydi ki onun ilan edilmesiyle din kemale erdi?

Allah-u Teâlâ Gadir Hum günü bir konuyu insanlara duyurması için Peygamber’e emirde bulunuyor. Maide/67:

يَا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِى الْقَوْمَ الْكَافِرٖينَ

“Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O'nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir.”

Peygamberimiz son haccından, yani veda haccından dönerken Gadir Hum bölgesine geldiklerinde şu ayet nazil oldu.

Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.a) bütün Müslümanları bir araya topladı. Ama Müslümanları bir araya toplama işi öyle o kadar da kolay bir iş değildi. Çünkü Müslümanların birçoğu, Gadir Hum bölgesinden geçip ülkelerine doğru gitmek üzere 3 günlük yol kadar uzaklaşmışlardı. Peygamberimiz (s.a.a) hepsinin peşine birer elçi göndererek geri gelmelerini emretti. Dolaysıyla bu toplanma işi 3 gün sürmüştür. Bunun kendisi, olayın ne kadar önemli ve büyük olduğunu göstermektedir. Yoksa Peygamber (s.a.a) basit bir şey için insanlara neden bu kadar eziyet versin?! Örneğin çarşıda olan birisine, buraya gel sana bir şey söyleyeceğim, desem ve geldiğinde de sadece, sen iyi bir kimsesin, sana karşı muhabbetimiz var, desem; bu şahıs, benimle dalga mı geçiyorsunuz, der; beni, oradan buraya sadece bunu söylemek için mi çağırdın, der. Burada da aynı şekilde üç günlük yoldan insanların geri çağrılmaları söylenecek şeyin ne kadar ciddi ve önemli olduğunu göstermektedir. Bütün Müslümanlar toplandıktan sonra – bir rivayete göre 120,000 insan toplanmıştı – Allah’ın bu emri üzerine Hz. Ali’nin halifeliğini Müslümanlara duyurmuştur.

“مَن کُنتُ مَولاهُ فهذا عَلِیٌّ المَولاهُ”

“Ben kimin mevlası (velisi) isem Ali de onun mevlasıdır (velisi)dir.”  

Evet, İlahi Hilafetin ilanı ile din kemale ermiştir. İlahi hilafet bu kadar önemlidir ki din onun ilanı ile kemale ermiştir. Aslında dinin özü bu ilahi halifelik üzerinedir. Eğer bu ilahi halifeliği dinin içinden çıkartırsanız, bu cahiliye dini olur. Bu yüzden Peygamber Efendimiz buyurmuştur:

“Zamanının imamını tanımadan ölen cahiliye dini üzerine ölmüştür.”

“مَنْ ماتَ وَ لَمْ یعْرِفْ إمامَ زَمانِهِ مَاتَ مِیتَةً جَاهِلِیةً”

“Kim zamanının imamını tanımadan ölürse, cahiliye ölümü üzere ölmüştür.”

Zamanın İmamı Halifetullah’tır. Bu olmayınca o din cahiliye dinidir.

Evet, Gadir Hum’da Din, İmam Ali’nin velayetinin ilan edilmesi ile kemale ermiştir. Burada dinin kendisi kemale ermiştir; kâmil bir din, en mükemmel din yeryüzüne indirilmiştir.

İkinci aşamada ise bu kâmil dinin yeryüzünde kâmil bir şekilde uygulanması vardır. Bu dinin yeryüzünde kâmil bir şekilde uygulanabilmesi için dünya insanlarının bu dini idrak etme ve yaşama kapasitesine ulaşmaları gerekir. Bu kapasiteye ulaştıkları nasıl anlaşılır? İlahi Halifeye sahip çıktıkları, sonuna kadar onun arkasında durdukları, söylediklerini yapmaya çalıştıkları, kısacası onun sözlerini harfiyen uygulamaya başladıkları gün, gerekli ve yeterli kapasiteye ulaştıkları gündür. O gün İmam Mehdi’nin zuhur edeceği gündür. İmam Mehdi’nin zuhur etmesiyle teoride kâmil olan bu din, pratikte ve uygulamada da kâmil olacaktır.

İslam Dini, Gadir Hum’da teoride kemale ermiştir ve İmam Mehdi’nin zuhuru ile de pratikte kemale erecektir. Zuhur ile bu madde âlemi dahi, yeryüzü dahi en kâmil haline ulaşacaktır. İlim ve bilim kâmil haline gelecek, yeryüzü bütün kemalini ortaya çıkartacaktır. En sonunda din kâmil bir şekilde uygulamaya geçecek ve uzun yıllar yeryüzünde hâkim olacak.

Dolaysıyla Gadir Hum’u, İmam Mehdi’den ayrı düşünürsek eksik ve yarım olur. Bu iki konu birbirinin tamamlayıcısıdır.

Allah-u Teâlâ Gadir Hum’u iyi anlamayı ve bu doğrultuda İmam mehdi’nin zuhuruna hazır yapmayı bizlere nasip etsin…