Alevi olmak, zordur Anadolu'da. Farklı bakarlar sana, inancından şüphe ederler; kestiğini pişirdiğini yemekten çekinirler. Kestiği kurbanına mundar derler. Abdestsiz, namazsız derler, gusül almaz derler, cenaze namazı kılınmaz derler. Farklı iftiralar atarlar. Ağza alınmayacak sözler söylerler Alevilere. Gariptir Aleviler, toplumda hor görülürler; zaman zaman kapılarına, sokak duvarlarına çarpılar konur. Bu şekilde psikolojik baskı kurulmak istenir üzerlerinde. Hatta bazıları bu baskılardan dolayı çekinir Alevi olduğunu söylemekten.

Bu yüzden zordur Anadolu’da Alevi olmak.

İnsan bilmediğinin düşmanıdır…

Hâlbuki Aleviliğin felsefesinde insan incitmek, insana zarar vermek, hainlik etmek yoktur. Bin defa zulme uğrasan da bir defa zalim olma, derler. Zulme ve zalime boyun eğmezler.

Pir Sultanlar gibi çıkarak “Yüre bire Hızır Paşa Senin de çarkın kırılır Güvendiğin padişahın O da bir gün devrilir” diyerek haksızlığa göz yummazlar.

Eline, Beline, Diline sahip ol, felsefesiyle Harama el uzatmazlar, başkasının namusuna bakmazlar, insanların dedikodusunu yapmazlar.

Nesimi gibi derler; dünyalık çıkar için kimseye boyun eğmezler:

“Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına; Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına; Rızkımı veren Hüda’dır kula minnet eylemem.”

Pir Sultan Abdal’ın şiirinde olduğu gibi Dünyaya ve dünya malına şöyle bakarlar:

Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün

Yalan dünya senin olsa ne fayda

Akibet alırlar tatlı canın

Bülbül gibi dilin olsa ne fayda

Helâli haramı yersin seçmezsin

Nasibin kesilir de sular içmezsin

Akar çaylar senin olsa ne fayda

Dünya geçici bir yurttur, dünyada kısa bir süre kalacaksınız ve bu sürede yetecek kadar yiyip içeceksiniz. Bütün dünya senin olsa ne fayda ki bir gün ölüp gideceksin. Nehirler, ırmaklar senin olsa ne fayda ki bir gün o sulardan içemez hale geleceksin.

Kul Himmet’in de benzer bir şiiri vardır:

“Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün; Dünya kadar malın olsa ne fayda; Söyleyen dillerin söylemez olur; Bülbül gibi dilin olsa ne fayda,

Bir gün seni götürürler evinden; Hakkın kelamını kesme dilinden; Kurtulmazsın Azrailin elinden; Türlü türlü yolun olsa ne fayda”

Dediğimiz gibi insan bilmediğinin düşmanıdır. Aleviler, Anadolu topraklarında yaşayan, Allah, Muhammed, Ali diyerek İslam’ın temel ilkelerinden ayrılmayan, 12 İmamları kendisine rehber edinen, Peygamber Efendimizin iki emaneti olan Kur’an ve Ehlibeyt’e sahip çıkan, mümin kimselerdir. Bunun aksini iddia eden, ya cahildir ya da kasıtlı düşmanlık yapmaktadır…

En son şu şiirle yazıyı bitiriyoruz:

Ne sorarsın be hey Yezid? Aleviyiz, Caferi’yiz.

Bu yolu kuran Muhammed, Aleviyiz, Caferi’yiz.

Amcasının oğlu Ali, Cibril yoğurdu Âdem’i.

Dört kitap'tan da evveli, Aleviyiz, Caferi’yiz.

Aslımızdır Şâh-ı Merdân, Yardımcımız On İki İmâm.

Yerde, gökte melek yokken, Aleviyiz, Caferi’yiz.

Gülabi'yem hakk'ın kulu, Gösterirem doğru yolu.

Dünya kurulaldan beri, Aleviyiz, Caferi’yiz.