.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Orhan Bal
Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”[1]
Peygamberimiz Efendimiz (s.a.s) de hadis-i şeriflerinde intihar eden kişinin cehennemlik olacağı uyarısını yapmaktadır.
Mezkûr ayet-i kerimede ifade edildiği üzere, dinimize göre bir insanı öldürmek ne kadar büyük bir günah ise, insanın kendi canına kıyması da o derece büyük bir günahtır. Çünkü insana ve diğer varlıklara hayat veren Allah’tır, onu almaya da tek yetkili O'dur. Zira hayat insana verilmiş bir emanettir.
Hiç arzu etmediğimiz ama son zamanlarda artış gösteren intihar vakalarının birçok nedeni vardır.
Birincisi; inanç problemidir. Günümüzde inanç açısından yaşanılan çöküşler ve dinden uzak yaşantılar, insanların manevi bir boşluğa düşmesine sebep olmaktadır. Bu durumda kişi her zaman ve her durumda kendisini gözeten, koruyan ve kollayan Yüce Yaratıcı’nın varlığından habersiz olmaktadır.
İkincisi; aile değerlerinin yitirilmesi neticesinde insanların kendilerini yalnız hissetmeleridir. Bu durum ailenin sağladığı sevgi, güven ve yardımlaşma gibi birçok güzel hasletten insanların mahrum kalmasına sebep olmaktadır.
Üçüncüsü; uyuşturucu, alkol ve kumar gibi kötü alışkanlıkların yaygınlaşmasıdır ki, bunlar insanın hem bedenine hem de ruhuna zarar vermektedir.
Yapılan araştırmalara göre ailevî problemler, iş hayatında başarısızlık, ekonomik sorunlar, ağır hastalıklar, psikolojik problemler ve duygusal ilişkilerde yaşanılan bazı olumsuzluklar intihar teşebbüslerine sebep gösterilmektedir. Bu tür durumlara düşmekten korunmanın elbette bazı yolları vardır.
Birincisi; manevi destektir. İnsan, beden ve ruhtan müteşekkildir. Her ikisinin de dengeli beslenmeleri gerekir. Beden; hava, su ve besin gibi maddî gıdalara ihtiyaç duyarken, ruhumuz da manevî gıdalara muhtaçtır. İhtiyacımız olan manevî gıdalardan en gereklisi ise her durumda kendisine sığınılabilecek Yüce Allah’a inanmak, O’na dayanmak ve O’na güvenmektir.
İkincisi; kader inancına sahip olmaktır. İnanan insanlar için kader; fırtınaya tutulmuş geminin sığındığı bir liman gibidir. Mü’min bilir ki, gücünün bittiği yerde Allah’ın yardımı başlar. “Bittim” diyen kula, “yettim” diyen Allah vardır. Karıncaların sesini duyan, elbette gönüllerin feryadını da duyar. Yeter ki insan Allah’ın her zaman yanında ve yardımında olduğunun farkında olsun.
Bu konuda fert ve toplum olarak üzerimize düşen bazı sorumluluklarımız da vardır. Bunların başında da intihara eğilimli kişinin sorunlarına çözüm bulma, empati kurma, kişiyi ve aileyi güçlü kılma, bu kişilerin toplumsal sorumlulukları yerine getirmelerinde destek olma ve toplumu intihar vakaları konusunda bilgilendirmek gelmektedir.
Unutmayalım ki; bir insanı kurtaran bütün insanlığı kurtarmış gibi sevap kazanır.
Bir kardeşimizi kurtarabilirsek ne mutlu, bir gönlü rahatlatabilirsek ne mutlu, bir derde derman olabilirsek ne mutlu bize…
---------------