Alevi Din Âlimi Ali Akın Caba

.

.

İnsan olmanın temel şartlarından birisi hür ve özgür olmaktır. Bu hürriyet ve özgürlük, insanın yaratılışında ona hediye edilen bir nimettir.

İnsanı diğer varlıklardan ayrıcalıklı kılan hür iradesidir. Allah-u Teâlâ bu özelliği ile insanı yarattığı için, sadece insanı yarattığında şu cümleyi kullanıyor:

"فَتَبَارَكَ اللّٰهُ اَحْسَنُ الْخَالِقٖينَ"

“Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şânı ne yücedir!” (Muminun/14)

Bu hürriyet ve özgürlüğün sınırı nedir? Başka insanların hürriyet ve özgürlük sınırlarıdır. Diğer insanların özgürlüğüne zarar verdiğin yer, artık senin özgürlük alanın değildir. Bu sınırların belirlenmesi ve kanun tarafından korunması gerekir.

Allah-u Teâlâ insanı bu hür iradesi ile yarattı ve doğruyu ve yanlışı önüne koyarak seçme hakkı verdi.

"اِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبٖيلَ اِمَّا شَاكِرًا وَاِمَّا كَفُورًا"

“Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği)  yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder.” (İnsan/3)

Gidilecek yol belli; bu yolun doğruları ve yanlışları var; insan bu yolda yürürken ya doğrularla yürüyecek ya da yanlışlarla yürüyecek. Eğer doğrularla yürürse bu yolun sonunda iyilerden, şükredenlerden olacak. Ama yanlışlarla yürürse kötülerden ve nankörlerden olacak. Seçim hakkı tamamen insanın kendisine aittir. Allah, seçim hakkını insanın hür iradesine bırakmış. Evet, insanın yaratılışındaki en büyük azamet de budur. Onu üstün kılan özelliği budur.

Hakiki manada insan olmanın tek bir yolu var; o da hür ve özgür irade ile bu yolu doğrularla yürümektir. Eğer yanlışlarla yürürse insanlıktan çıkacak ve hayvanlardan da aşağı olacaktır.

"اِنْ هُمْ اِلَّا كَالْاَنْعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّ سَبٖيلًا"

“Onlar hayvanlar gibidirler, belki onlardan daha da aşağıdırlar.” (Furkan/44)

Evet, hakiki manada insan olmak için, insan-ı kâmil olmak için bu yolun özgürce yürünmesi ve yürürken de doğrularla yürünmesi gerekir.

Kerbela’da Aşura günü o son anlarda Yezit ordusu, İmam Hüseyin’i psikolojik olarak çökertmek için bayanların ve çocukların oldukları çadırlara saldırdılar. Orada İmam Hüseyin onlara şöyle seslendi: “Eğer bir dine inanıyor ve ahiretten de korkmuyorsanız, en azından dünyanızda hür ve özgür kimseler olun.” Hür insanlar olun ki Yezit gibilere köle olmayın en azından.  

Hür olun, özgür olun, ama Yezit’in safında hür olamazsınız. Köle elbisesi içinde hür olmanız mümkün değildir. Hür ne zaman hür oldu? Yezit’in safından İmam Hüseyin’in safına geçtiği zaman, kölelik elbisesini üzerinden çıkarttığı zaman hakiki manada Hür, hür oldu.

Evet, aynı şekilde kölelik elbisesi içinde özgürlük mücadelesi verilmez. Yezitlerin, Firavunların safında özgürlük ve hürriyet kazanılmaz.

Özgürlük istiyorsan ilk önce üzerindeki kölelik elbisesini çıkartmalısın; zihnindeki prangaları kırmalısın. Zihnin köle zihniyetli ise, üzerinde kölelik elbisesi varsa, özgürlüğü altın tepside önüne sunsalar dahi özgür olamazsın. Köleleri azat etmişler; bir süre sonra efendilerinin yanlarına geri dönmüşler, önceki hayatlarını istemişler.

Önce safını özgürleştir; kimin yanında olduğuna bak; zalimlerin, Firavunların, emperyalist güçlerin güdümünde olup olmadığını değerlendir. Verdiğin bu mücadele kimin işine yarıyor, kime faydası dokunuyor? Eğer emperyalist güçlerin işine geliyorsa, onların faydasına oluyorsa, verdiğin mücadelenin adını ne koyarsan koy, emperyalistlerin kölesi olduğunu bil.   

Amerika ve İsrail güdümünde özgürlük mücadelesi verdiğini zanneden zavallılar! 

Amerika ve İsrail'in yanında ve saflarında hak ve özgürlük aranmaz.

ABD ve İsrail güdümünde özgürlük aradıklarını söyleyenler, gerçekte emperyalistlerin kölesi ve kuklası olduklarını bilsinler.

Bütün bunları anlatıyorsun; ama zihnini köleleştirmiş şahıs sana söylesine komik bir cevap veriyor:

“Biz Amerika ve İsrail’i kullanıyoruz.”

Bu kadar sığ ve ahmakça düşünüyorsan, özgürlüğü kazanman mümkün değildir. Çünkü senin zihnini örümcek ağları ile öylesine örmüşler ki Amerika’nın ve İsrail’in kucağında özgürlük ninnileri söylüyorsun.

Bırakın bu ninnileri, çıkartın üzerinizdeki köle elbiselerini…