.
.
Bismillahirrahmanirrahim
İmam Hüseyin (as) ile Hasbihal
Ey Hüseyn!
Ey insanüstü insan!
Ey hâliq’in hilkattaki bir tanesi!
Ey imtihanlar sahnesinin yegânesi!
Ey Hüseyn! Ey meleklerin istifhâmına verilen “Sizin bilmedikleriniz şeyler biliyorum!” cevabının tefsiri!
Ey “Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir!” ayetinin işaret ettiği yaratılış şaheseri!
Ey Allah’ın büyük ayeti!
Ey faziletler zirvesinin fatihi!
Ey Âdem’den Hâtem’e, bütün enbiya ve evsiyanın vârisi!
Ey hidayet semasının en parlak yıldızı!
Ey fırtınalı deryaların en sağlam, en geniş ve en hızlı kurtuluş gemisi!
Ey “mütmain” can!
Ey en şiddetli fırtınaların dalgalandıramadığı okyanus!
Ey korkunç depremlerin oynatamadığı, volkanların patlatamadığı iman ve yakin dağı!
Ey usta hatiplerin, şairlerin, ediplerin anlatmaktan aciz kaldığı yaratılış muamması!
Ey ins u cinni, mülk ve melekûtu, Âdem ve âlemi kendine meftun eden, hayran bırakan harikay-ı hilkat, bârikay-ı hakikat!
Ey ziynet-i arş u arz u semâ!
Ey Enbiya ve evliyanın dilinin virdi, meleklerin dilindeki marş!
Ey inanan gönüllerin asla soğumayan hazin sevdası!
Ey insanlığın, özgürlüğün, izzetin ve bütün ulvi değerlerin öğretmeni, sembolü, abidesi, sancağı!
Ey dünyayı görmeyen ve sanki hep ahirette yaşayan!
Ey aşkın en anlamlı, en kâmil tefsiri, en yalın hali ve en parlak tecellisi!
* Bizi bir yıl daha bir Muharrem ve Aşura’da seninle buluşturan Rabbimize sonsuz hamd u senalar olsun.
* Seninle buluşmak, bütün güzelliklerle buluşmaktır.
* Seni hatırlamak, Muharrem ve Aşura’nın havasını solumak, senin ve yareninin hatırasını yeniden anmak, yaşadıklarınızı anlamak, anlatmak, gönülleri hüzünle birlikte tarifi imkânsız manevi bir huzur ve mutlulukla doldurmakta, başka âlemlerin kapısını insana aralamaktadır!
* Ya Eba Abdillah! Biz yeniden sana geldik, sana bağlandık. Anan Fatıma hürmetine, bizi kendinden ayırma! Sana bağlanan bu bağımızı asla koparma!
* Ey hidayet güneşi! Biz eksiğiz, kusurluyuz, aciziz, sana layık olmadığımızı biliyoruz. Sen bize yakışanı değil, kendine yakışanı yap.
* Bizi de bir Hürr olarak kabul et. Onu geçmişinden, dünyevi bağlarından koparıp hürleştirdiğin gibi bizi de özgürleştir, bizi de ebedi kurtuluşa, saadete ulaştır.
* Bir ömür başka vadilerde dolaşıp duran ve senden uzak kalmaya çalışan Züheyr’in kulağına ne fısıldadı isen; ruhunun derinliklerine nasıl indiysen, onu kendine nasıl meftun kıldıysan, aşkınla nasıl şereflendirdiysen, bize de aynısı yap, bizim de ruhumuzda inkılap eyle, bizi bizden kurtar, aşkına tutsak eyle ey âşıkların İmamı!
* Arafat çölünde, Arefe Duası’nda Rabbinle münacat ederken “Seni bulan neyi kaybetmiş ve seni kaybeden neyi bulmuştur.” demiştin Rabbine. Biz de aynısını sana diyoruz ey Hüseyn: “Seni bulan neyi kaybetmiş, seni kaybeden neyi bulmuştur?!”
* Bütün evliya ve arifler, “Hakk’a ulaşmak isteyen ancak Hüseyin’le ulaşabilir. Hüseyn’in kurtuluş ve vuslat sahiline giden gemisi hem daha geniş hem daha hızlıdır.” demişlerdir. Bu aciz ve naçiz dostlarına da o gemide yer ver, bizi fırtınalara, tufanlara bırakma ey Ceddi’nin ümmete tanıttığı kurtuluş gemisi.
* Sana döktüğümüz gözyaşlarının ruhumuza cila verdiğini, yükümüzü ne kadar hafiflettiğini bizatihi yaşıyor, hissediyoruz. Anan Zehra’nın, bacın Zeyneb’in gözyaşları hürmetine, ömür boyu bizi bu saadetten mahrum kılma.
* Senin meclislerin bize, Allah’ı, Kur’an’ı, bütün peygamberleri, Cedd’in Hatemü’l-Enbiyâ’yı, baban Emirü’l-Müminin’i, anan Fatıma’yı, abin Hasanü’l-Mücteba’yı, nur evlatların imamları, hatırlatıyor. Onların bütün özellikleri ve güzellikleri adeta sende özetlenmiş, sembolleşmiştir. Böyle bir nur kaynağını ve hayat çeşmesini tanıdığımız ve ona bağlandığımız için Rabbimize hamd ediyoruz.
Ey Hüseyn! Muharrem ve Aşura’da Zeyneb'ini anıyoruz, o efsane kadını, o kahramanı, o Haydar-ı Kerrar kızını; o ikinci Zehra'yı, o cesaret, sabır ve rıza abidesini, o iffet ve takva timsalini; o Kerbela elçisini, o izzet elçisini anıyoruz. Onun musibetlerine ağlıyoruz; yalnızlığına ağlıyoruz. Onu henüz hakkıyla tanıyamadığımıza ağlıyoruz.
Alemdar-ı Kerbela, tevhid cephesinin sancaktarı, susuzların sakisi Ebulfazl'il-Abbas'ı yâd ediyoruz. Onun imanına, vefa ve hamiyetine, şecaatine gıpta ediyor, mazlumiyetine ağlıyoruz. O senin için o kadar önemli ve değerliydi ki şehadeti sırasında başka hiçbir şehit hakkında söylemediğin sözü onun hakkında söyledin; elini beline koyarak şöyle haykırdın ey mazlumların efendisi: "İşte şimdi belim büküldü kardeşim!"
Bugünlerde yiğit yavrun, Ali Ekber'ini dile getiriyor, minnetle, gıptayla anıyoruz; o ki siması Peygamber siması, ahlâkı Peygamber ahlâkıydı, siz ondan alıyordunuz Peygamber kokusunu.
Kardeş yadigârı Kasım ibn-il Hasan’ı anıyor, küçük yaşına rağmen sahip olduğu yiğitlikten, irfan ve maneviyattan utanıyor, kendimize, gençlerimize o İlahi şuur ve aşktan bir nebze nasip olmasını arzuluyoruz. Ey Hüseyn! Bu azizlerin hürmetine bizim için onlara benzeyebilme azmini, şuurunu iste Rabbinden.
* Seni ve eşi benzeri olmayan vefalı ashap ve yarenini bu meclislerde andıkça, hem göğsümüz kabarıyor, gıpta ediyoruz bunca imana, vefa, aşk, sabır ve teslimiyete; hem de bütün vücudumuzla mahcubiyet duyuyoruz karşılarında. Ey Ali’nin oğlu! Baban Ali hürmetine Allah’tan iste, onca güzellikten bir parça bize de inayet buyursun.
* Yine bu nurani meclislerinde, merasimlerde öğreniyoruz, Kur’an’a, ibadete, namaza olan ilginizi, aşkınızı. Öyle ki meydanın orta yerinde, okların, mızrakların, kılıçların önünde bile namazı ilk vaktinde kılmayı ihmal etmediğinizi. Ve biz biliyoruz bu konulardaki eksikliğimizi, ihmalimizi. Ey ubudiyet meydanının kahramanı! Bize de teveccüh eyle, dua et sizdeki kulluk bilincinden nasiplenmeyi Rabbimiz bize de nasip buyursun. Mahşerde önünüzde mahcup, başı aşağı, pişman ve perişan olanlardan olmayalım.
* Ey Şehitlerin Efendisi! Sen Kerbela’da safına katılmayanlara dahi lütufta bulunmayı ihmal etmedin, “Bana katılmıyorsanız bari uzaklaşın, benim yardım nidalarımı duymayın. Duyar da icabet etmezseniz yüzüstü cehenneme atılırsınız.” buyurdun. Ey mazlum İmam! Yavrularının mazlumiyeti hürmetine, bizi de inayet ve lütfundan mahrum eyleme. Biz sizden uzaklaşmak değil, hep yanınızda, safınızda, mektebinizde kalmayı arzuluyoruz. Bunu bize çok görme ey mertlik ve cömertliğin madeni!
* Ey Hüseyn, biz bu meclisleri aynı zamanda oğlun ve varisin, Hz. Mehdi’nin zuhuruna hazırlık meclisleri olarak görüyoruz. Zira seni, ashabını, kıyamını tanıyan, ondan esinlenen kimse ancak o İlahi gün için hazırlanmış olabilir. Senin ashabın gibi, Hz. Mehdi’ye ashap ve yaren olma liyakati kazanabilir.
* Ey özgürlerin babası! Bugün yine dünyanın dört bucağında zamanın Yezitleri ayakta, var güçleriyle Hüseynilere karşı hiçbir zulüm ve vahşilikten geri durmamaktadırlar. Yine Hüseyniler azınlıkta, zalimler, Yezidiler vahşiler sürüsü gibi çoğunluktadır. Senin Kerbela’dan yüksettiğin “Hel min nasır?” feryadın bugün Gazze, Lübnan, Yemen, İran Kerbelalarından yükselmekte. Ey mazlumların imamı! Onlara inayetini, onlardan duanı eksik eyleme. Bizim de asrın Kerbelalarında Hüseyni olmamız, Hüseynilerin yanında, safında durmamız için dua et.