.
.

 Bismillâhirrahmânirrahîm

Hz. Lût (a.s), Tevrât’ta Terâh’ın çocuklarından Hârân’ın oğlu ve Hz. İbrâhîm’in (a.s) yeğeni olarak gösterilir. Hârân Ur şehrinde öldükten sonra Terâh oğlu Hz. İbrâhîm’i (a.s), gelini Sâre’yi ve torunu Hz. Lût’u (a.s) alarak Harran’a gelmiş ve Terâh’da Harran’da öldükten sonra Hz. İbrâhîm (a.s) yeğeniyle birlikte Ken‘ân diyarına gitmiştir.[1]

Hz. Lût (a.s), Hz. İbrâhîm’in (a.s) Mısır yolculuğuna da katılmıştır.[2] Mısır’dan tekrar Ken‘ân diyarına dönen Hz. İbrâhîm (a.s) ile Hz. Lût’un (a.s)  çok miktarda koyun ve sığır sürüleri vardı. Buna karşılık bölgede az sayıda kuyu bulunduğu için adamları arasında tartışmalar çıkınca, Hz. Lût (a.s) onlardan ayrılarak verimli Erden havzasına yönelmiş ve Sodom çevresinde (günümüzde Ölüdeniz’in güneyindeki Usdum tepesi civarında) çadırlarını kurmuştur. Erden havzasındaki Sodom, Gomore, Adma, Tseboim ve Belâ şehirlerinin halkı Elâm Kralı Kedorlaomer’e isyan edip yenilince, Hz. Lût (a.s) da esir alınmış; ancak yeğeniyle ilgisini kesmeyen Hz. İbrâhîm (a.s) tarafından kurtarılmıştır.[3]

Tevrat’a göre Sodom halkı Rabb’e karşı günahkârdır. Orada her türlü ahlâksızlık ve özellikle de cinsî sapıklık yaygındır.[4] Bunları cezalandırmakla görevli melekler insan sûretine girip misafir olarak Hz. İbrâhîm’e (a.s) gelirler. Tanrı, Sodom ve Gomore’nin günahının çok ağır olduğunu ve helâk edileceklerini bildirir. Hz. İbrâhîm (a.s) ise oradaki iyi insanların hatırına bu kararın gerçekleşmemesi için yalvarınca, kendisine eğer on iyi kişi varsa oranın helâk edilmeyeceği vaad edilir; ancak on kişi bile bulunamaz. Akşam vakti Sodom’a varan iki melek şehrin kapısında oturan Hz. Lût’un (a.s) daveti üzerine ona misafir olurlar. Halk evin çevresini sararak Hz. Lût’tan (a.s) misafirlerini kendilerine teslim etmesini ister. Hz. Lût (a.s) ise, her istenileni yapabileceğini, hatta kızlarını kendilerine teslim etmek sûretiyle feda edebileceğini ancak misafirlerini vermeyeceğini söyler. Halk, Hz. Lût’u (a.s) tehdit ederek kapıyı kırmaya kalkışınca melekler müdahale ederek Hz. Lût’u (a.s) içeriye alır ve dışarıdakileri evin kapısını bulamayacak şekilde kör ederler.

Melekler Hz. Lût’a (a.s) şehri harap edeceklerini, aile fertlerini alıp burayı terketmesini bildirirler. Hz. Lût (a.s) ağır davranınca, melekler karısını ve iki kızını şehrin dışına bırakırlar ve onlara arkalarına bakmadan dağa kaçmalarını tembih ederler. Hz. Lût (a.s) kısa sürede dağa varmanın zor olduğunu, ancak yakındaki küçük şehre ulaşabileceklerini söyler. Güneş doğarken Tsoar’a varırlar. Arkalarından Sodom ve Gomore’ye göklerden kükürt ve ateş yağdırılır. Şehirler, bütün havza ve oralarda yaşayanların hepsi bitkilere varıncaya kadar helâk edilir. Hz. Lût’un (a.s) karısı da meleklerin uyarısına rağmen kaçarken geriye baktığından bir tuz direği oluverir.[5] Tsoar’da kendini güvende hissetmeyen Hz. Lût (a.s), iki kızıyla birlikte Ölüdeniz’in doğusundaki dağlara çekilir ve bir mağaraya sığınır. Tevrât’ta Hz. Lût (a.s) ile ilgili çok ağır bazı iftiraların dışında başka bilgi yoktur.[6] Tevrât’ta olduğu gibi, Tevrât dışı Yahûdî dinî literatüründe de Hz. Lût (a.s) ile ilgili olarak İslâm’ın nübüvvet anlayışıyla bağdaşmayan pek çok iddia ve iftira yer almaktadır. Hz. İbrâhîm’den (a.s) ayrıldıktan sonra Hz. Lût (a.s), İsrâîloğulları tarihi için önemini yitirdiğinden onun ne kadar yaşadığı, nerede vefat ettiği bilinmemektedir.

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Lût (a.s) hakkında on dört sûrede bilgi verilmiş ve yirmi yedi âyette de[7] ismen zikredilmiştir.

Kur’ân’da Hz. Lût (a.s), Hz. İbrâhîm’in (a.s) tebliğini kabul ettiği “Lût, ona (İbrâhîm’e) iman etti.”[8], onunla birlikte bereketli ülkeye ulaştırıldığı “Onu (İbrâhîm’i) ve Lût'u kurtarıp içinde âlemler (insanlık) için bereketler kıldığımız yere (şehire) çıkardık.”[9], peygamberlerden olduğu “Lût da gönderilen elçilerdendi.” [10], diğer peygamberler gibi âlemlere üstün kılındığı “İsmâîl'i, el-Yesâ'yı, Yûnus'u ve Lût'u da (hidâyete eriştirdik). Onların hepsini âlemlere üstün kılıverdik.”[11], ona hüküm ve ilim verildiği, sâlihlerden olduğu ve ilâhî rahmete kabul edildiği “Lût'a da bir hüküm ve ilim verdik ve onu, (eşcinsellik gibi) hâbis-çirkin işler (eşcinsellik) yapmaktaolan şehirden (ve sapık kavminden) kurtardık. Şüphesiz onlar, (ahlâken) bozulmaya uğrayıp yoldan çıkan (fâsık) kötü bir kavim olmuşlardı. Onu (Lût’u) rahmetimize soktuk; çünkü o, sâlihlerden (seçkin bir şahıstı.)[12] diye bildirilmektedir. 

Tevrât’ta iddia edildiği gibi Hz. Lût (a.s), amcası Hz. İbrâhîm’in (a.s) çobanlarıyla kendi çobanları arasında çıkan bir anlaşmazlık üzerine ve mümbit toprakları tercih ettiği için değil, peygamber olarak görevlendirilip gönderildiği[13] için Sodom’a gitmiştir.

Hz. Lût (a.s) kavmine yüce Allah’a karşı gelmekten sakınmalarını, kendisine itaât etmelerini, kadınlar yerine erkeklerle beraber olmalarının büyük ahlâksızlık ve günah olduğunu bildirmiş ve bundan vazgeçmelerini istemiştir. Kavmini doğru yola davet ettiyse de kavmi ona aldırmadı ve yaptıkları kötü işleri devam ettirdi. Hz. Lût’un (a.s) karısı da kendisine inanmayanlardandı.

Kur’ân-ı Kerîm hadiseyi şöyle açıklar:

"Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayâsızlığı mı yapıyorsunuz?”

“Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz! Doğrusu siz, ölçüyü aşan (azgın), çok aşırı giden bir topluluksunuz (ve azabı hak ediyorsunuz!)."[14]

"Evet, siz câhil bir milletsiniz"[15]

"Yol kesiyor ve bir araya gelişlerinizde çirkinlikler yapacak mısınız?"[16]

Hz. Lût (a.s) kavmini doğru yola davet etti ve ahlâksızlıktan kurtarmağa çalıştı. Onun yaptığı ikazlara aldırmayan Lût kavmi peygamberini yalanladı.

Hz. Lût (a.s) kavmine:

Lût (kavmi) de gönderilen (elçi)leri yalanlayıvermişti.”

“Hani onlara kardeşleri Lût: ‘(Allah’tan korkmaz ve bu kötü ahlâktan) Sakınmaz mısınız?’ demişti.”

“Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.”

“Artık Allah'tan korkup (inkârdan ve münâfıklıktan) sakının ve bana itaât edin.”

“Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca âlemlerin Rabbine aittir.”

“Siz (cinsel arzuyla) insanlardan erkeklere mi gidiyorsunuz? (Bu ne rezilliktir.)

“Rabbinizin sizler için yaratmış bulunduğu eşlerinizi bırakıp (çirkin bir çirkefliğe yönelmektesiniz). Hayır, siz sınırı çiğneyen bir kavimsiniz."[17]

Bunun üzerine kavmi de ona cevaben “Dediler ki: ‘Ey Lût! Eğer (bu söylediklerine) bir son vermeyecek olursan, gerçekten (buradan) sürülüp çıkarılanlardan olacaksın.”[18]

“Eğer doğru söylüyor isen, bize Allah'ın azabını getir”[19] de görelim diyerek, Hz. Lût (a.s) ve kendisine inananlarla alay ettiler ve şehirden çıkarmak istediler.

Kavminin cevabı: ‘Onları (şu Lût taraftarlarını) kentinizden çıkarın, çünkü onlar, fazla temizlenen insanlarmış!’ demelerinden başka olmadı.”[20]

Hz. Lût (a.s), kavminin azgınlıklarına karşı yüce Allah'tan yardım istedi ve şöyle dua etti:

رَبِّ انْصُرْن۪ي عَلَى الْقَوْمِ الْمُفْسِد۪ينَ۟

“Rabbim! Fesat çıkaran (bozguncu bu) kavme karşı bana yardım et.”[21]

رَبِّ نَجِّن۪ي وَاَهْل۪ي مِمَّا يَعْمَلُونَ

(Ardından:) Rabbim! Beni ve ailemi bunların yaptıklarından (dolayı gelecek belâdan) kurtar.” (diye yalvarmıştı.)[22]

Bunun üzerine yüce Allah, Hz. Lût'un (a.s) öğütlerine ve davetine uymayan kavmini yok etmek üzere elçiler (melekler) görevlendirdi. Melekler, önce Hz. İbrâhîm’e (a.s) uğradılar ve orada Hz. Lût'un (a.s) kavmini cezalandırmak üzere geldiklerini söylediler.

“Dediler ki: Gerçekte biz, (azıtıp sapkınlaşmış) suçlu-günahkâr olan bir topluluğa gönderildik.”

“Ancak Lût ailesi hariçtir; biz (iman ve güzel ahlâk sahibi o ailenin) hepsini muhakkak kurtarıvereceğiz.”

“Fakat (Lût’un) karısını takdirimizle (kurtaracaklarımızın dışında bırakıvereceğiz. Çünkü) O geride kalan (kötülüklere dalan hâin kimselerden)dir.”[23]

"Biz (eşcinselliği yapan ve yaygınlaştıran)  bu kasaba halkını yok edeceğiz; çünkü oranın halkı zalim (ve sapkın) kimselerdir.”

(İbrâhîm) dedi ki: Ama onun içinde Lût da vardır. (Melekler) dediler ki: Orada kimin olduğunu biz daha iyi biliriz. Kendi karısı dışında, onu ve ailesini muhakkak kurtaracağız. O (karısı ise) arkada kalacak olanlardan birisidir.”[24]   

Melekler, Hz. İbrâhîm'den (a.s) ayrıldıktan sonra Hz. Lût'un (a.s) bulunduğu Sodom şehrine geldiler. Melekler gelince, Hz. Lût (a.s) onları tanıyamadı. Melekler, ona “Dediler ki: Doğrusu, biz onların, hakkında şüphe ettikleri(Allah’ın azabı)nı sana getirdik."

Sana gerçeği getirdik; biz elbette doğru söyleyenleriz!”[25] diyerek kendilerini tanıttılar.

Melekler geldiğinde Hz. Lût (a.s) çok sıkıldı. "Bu çetin bir gündür"[26]  dedi. Sıkılma sebebi, melekleri insan zannetmesi idi. Çünkü melekler genç ve yakışıklı erkekler sûretinde gelmişlerdi.

Hz. Lût (a.s), kavminin yaptığı ahlâksız hareketleri ve kötü huylarını biliyordu. Endişesi bunun içindi.

Şehir halkı (Lût’un evindeki genç ve güzel erkek misafirleri duyunca) birbirlerine müjdeler vererek gelmişlerdi.”[27]

“Andolsun onlar, onun konuklarından da (şehvetle) murad almak için baskı yapmaya (girişmişlerdi). Biz de onların gözlerini silip kör ettik. İşte azabımı ve uyarmamı tadın" (dedik ve sonlarını getirdik)."[28]

Hz. Lût (a.s) onlara "Bunlar benim konuklarımdır; onlara karşı (aman) beni (mahcup ve) rüsvay etmeyin.

“Allah'tan korkun! Beni utandırmayın (küçük düşürmeyin)" diye ikaz etmişti.[29]

(Evine genç ve güzel erkek misafirlerin geldiğini duyan azgın ve sapkın) Kavmi ona (Lût’un yanına) doğru koşarak geldiler; onlar daha önceden de (böylesi çirkin) kötülükler işlemekteydiler. (Onlara:) Ey kavmim! İşte benim kızlarım, (nikâhlamak isterseniz) bunlar sizler için daha temizdir. Artık Allah’tan korkun ve beni misafirimin önünde küçük düşürmeyin. İçinizde (sizi uyaracak) hiç aklı başında olan (reşîd) bir adam yok mu? demişti.”[30]

Sodom halkı sapıklıktan başka bir şey düşünmüyordu. “Dediler ki: Andolsun, senin kızlarında bizim bir hak talebimiz (ilgimiz ve isteğimiz) olmadığını sen de bilip duruyorsun. Bizim ne istediğimizi gerçekte sen de biliyorken (ne diye işimizi engelleme gayretindesin?)"[31] diyerek bunu reddettiler.

Hz. Lût (a.s), bu defa onlara “Dedi ki: Ah! Keşke size yetecek gücüm olsaydı veya sığınabileceğim sağlam bir yer bulunsaydı!"[32] 

Hz. Lût (a.s) iyice sıkılmıştı. Bunun üzerine melekler Ey Lût! Biz, Rabbinin elçileriyiz”[33] diyerek kimliklerini açıkladılar.

Artık yüce Allah'ın Lût kavmine takdir ettiği azabın vakti gelmişti. Melekler, Hz. Lût’a (a.s) "Geceleyin bir ara, ailenle beraber yola çık. Karının dışında kimse geri kalmasın. Doğrusu onların başına gelenler onun başına da gelecektir."[34]

“Şüphesiz biz, fâsıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azap indireceğiz (ve onları yerin dibine batıracağız).”[35]

Sabahleyin Sodom şehri müthiş bir zelzele ile sarsıldı. Halkın üzerine kime isabet edeceği yazılı taşlar yağdırıldı. Böylece ahlâksızlıklarının cezasını görmüş oldular.

“Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıvermişti.”

Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirmiş ve üzerlerine (siccîl’den: öğütülmüş taş ve toprak unundan imâl edilmiş, çimento ve maden gibi) balçıktan pişirilmiş (özel) taşlar (sert ve sağlam cevherden yapılma araçlar) yağdırıp (helâk etmiştik).”

“Elbette bunda “mütevessim”ler (özel feraset ve ilham sahipleri ve derin kavrayış ehli) için gerçekten ayetler (ve ibretler) vardır (nice hikmetler saklıdır.)”

(harabe olmuş şehir de) gerçekten bir yol üstünde (hâlâ) durmaktadır.”

Elbette, bunda iman edenler için gerçekten âyetler (ibret ve hikmet dersleri) vardır.”[36]

-------------

[1]- Kitâb-ı Mukaddes, Tekvîn, 11/27; 12/5

[2]- Kitâb-ı Mukaddes, Tekvîn, 13/1

[3]- Kitâb-ı Mukaddes, Tekvîn, 14/1-16

[4]- Kitâb-ı Mukaddes, Tekvîn, 13/13; 18/20; 19/4-5

[5]- Kitâb-ı Mukaddes, Tekvîn, 18/1; 19/2

[6]- Kitâb-ı Mukaddes, Tekvîn, 19/30-38

[7]- 6/En’âm: 86; 7/A’râf: 80; 11/Hûd: 70, 74, 77, 81, 89; 15/Hicr: 59, 61; 21/Enbiyâ: 71, 74; 22/Hac: 43; 26/Şu’arâ: 160, 161, 167; 27/Neml: 54, 56; 29/Ankebût: 26, 28, 32, 33; 37/Sâffât: 133; 38/Sâd: 13; 50/Kâf: 13; 51/Kamer: 33, 34; 66/Tahrîm: 10

[8] - 29/Ankebût: 26

[9]- 21/Enbiyâ: 71

[10]- 37/Sâffât: 133

[11]- 6/En‘âm: 86

[12]- 21/Enbiyâ: 74-75

[13]- 37/Sâffât: 133

[14]- 7/A’râf: 80-81

[15]- 27/Neml: 55

[16]- 29/Ankebût: 29

[17]- 26/Şu’arâ: 160-166

[18]- 26/Şu’arâ: 167

[19]- 29/Ankebût: 29

[20]- 7/A’râf: 82

[21]- 29/Ankebût: 30

[22]- 26/Şu’arâ: 169

[23]- 15/Hicr: 58-60

[24]- 29/Ankebût: 31-32

[25]- 15/Hicr: 63-64

[26]- 11/Hûd: 77

[27]- 15/Hicr: 67

[28]- 54/Kamer: 37

[29]- 15/Hicr: 68-69

[30]- 11/Hûd: 78

[31]- 11/Hûd: 79

[32]- 11/Hûd: 80

[33]- 11/Hûd: 81

[34]- 11/Hûd: 81

[35]- 39/Ankebût: 34

[36]- 15/Hicr: 73-77