.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Süleyman Polat

"Kullarım, Ben’i sana soracak olursa, muhakkak ki, Ben pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse onlarda benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki doğru yolu bulmuş olurlar."

 Bakara/186

İnsanların  bir çok zorlukları kolayca aşabilmesi, unsurlardan önde gelenlerden biride duadır. Yukarı da zikir atiğimiz ayette de, kulların Allah’a  yönelerek, isteklerini dile getirerek niyazda bulunmaları kendi yararlarınadır. Çünkü Allah kullarına şah damarlarından daha yakındır.  Allah,muhtaç  olup, ellerini yükselterek tertemiz bir kalple, Allah’tan yardım dileyen kulunu  çok sever.  Hz. Ali (as) yakarışla ilgili  şöyle buyuruyor:

"Ey çabuk razı olan! Duadan başka bir şeye sahip değilim. Bağışla beni; Muhakkak ki sen her istediğini  yaparsın." (Kumeyl Duası)      

                                                                     

"Ey Rabbim! Yüzümü sana cevirdim ve ellerimi sana açtım. İzzetin hakkına duamı kabul eyle arzularımı ulaştır  beni fazlın ve kereminden ümidimi kesme…" (Kumeyl Duası)

İnsanın tekamüle ulaşmasının en büyük etkenlerinden biri de duadır. Çünkü o kendi istek ve arzularının  O'ndan başkası gidermeyeceği inancına sahiptir.

İnsan her ne kadar başarılı olursa olsun o kadar da Allah'a muhtaçtır. İnsan O'na muhtaç olduğunu kendisinde ve ruhunda tecelli ettirmelidir ki hatalarla ve zorluklarla karşı karşıya kaldığı zaman kolay giderebilmeli ve zorlukları iyi aşabilmesini sağlayabilmelidir.   

Yüce Allah Kuran-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "Halbuki Rabbiniz,Bana yalvarın dua edin ki size karşılık vereyim.Çünkü bana ibadet etmekten yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir." Mümin/60

Başka bir ayette de şöyle buyurmaktadır: "Deki;Kendinizi hiç düşündünüz mü, Allah'ın azabı size gelse veya kıyamet vakti gelse, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer sözünde doğru kimselerseniz cevap verin. Hayır, yalnız O Allah'a yalvarırsanız, O da dilerse kaldırılmasını istediğiniz belayı kaldırır ve o zaman ortak koştuğunuzu unutursunuz." Enam/40-41

Peki, Hangi Hallerde Dua Kabul Olur? 

                         

İnsanların yapması gereken bir çok fiili ameller var.Bunlar ya insanı hidayete ulaştırır ya da onu bedbaht eder. Hidayete ulaşmak isteyenler fiili yapması gereken bir çok ameller vardır. Bunlardan önde gelenlerden biride duadır. Bu nedenle dua ederken, dua etmesini, duanın şartlarını, vaktini ve de kime karşı dua ettiğini iyi tanımalı ve bilmelidir. Bu hallerde edilen dua kesinlikle reddedilmez.

Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor:

"Babanın çocukları için ettiği dua mazlumun zalime ettiği nifrin duası, Haccı umreye giden birinin dönünceye kadar- ettiği dua, Oruç tutan şahsın oruç tutuğu müddetçe ettiği dua."

Şu dört sıfatta olanların, fiili amellerinden dolayı yapmış oldukları ameller nedeniyle ettikleri dualar hiçbir zaman geri çevrilmez.

Onlar için gökyüzü kapıları kapanmaz Çünkü onların nidası, çağrıları arşı alaya yükselmiştir. O sıfatlara sahip olanların duası sına  engel olacak hiçbir mani kalmamıştır ki çağrılarının müstecabına engel olsun.

Kimlerin Duası Kabul Olmaz?

Özellikle insanların ukalaca davranışların dan dolayı yapmış oldukları fiili hatalı hareketlerinden ve de hiç haya etmeden ilahi farz amelleri yerine getirmemekle aksine günahlardan hiç çekinmeden yapmaları neden olur dualarının reddedilmemesine.

Hz. İmam Cafer Sadık (as) şöyle buyuruyor:

1- Evli olan bir kişinin eşi ile ailevi bir sorunu olduğu ve evliliğin devam etmesinin mümkün olmadığını biliyor, çözümü ise ilahi amirin (talak hükmünü) bildiği halde bir kenara çekilerek Allahım beni bu anlaşılması güç olan evlilikten kurtar.

2- Bir kimseye burç verip sonra borcunu almak için  ne bir şahit tutar, nede bir yazılı senet hazırlar. Öğle ki  borcunu alamadığı  bir dönemde "Allah’ım senden borcumun ödenmesi  için yardım bekliyorum" diye çağrıda bulunuyor.

 3- Bir şahıs, çökecek olan bir duvarın yanından hızlı geçmesi gerekirken, çökecek olan duvarın altında durmuş "Allah’ım bu duvarı benim başıma düşürme" nidasında bulunması.

4- Hiçbir çaba harcamadan, kendi evinde oturmuş "Allah’ım bana nimetlerinden ve de zenginlik ver." diye yakarması.

5- Bir kaç kez sahibinden firar eden kölenin, davranışlarından rencide olan sahibi satmak ve hür etmek varken bir köşeye çekilmiş "Allah’ım kölemin bulunmasında bana yardımcı ol." diyerek dua etmesi.

Görülen şu ki imkanı olduğu hallerde Allah'a yakarmanın doğru olmadığı açıkça beyan edilmektedir. Çünkü yapılması mümkün olan bir işte ilahiyi çağırmanın bir ifade taşımadığı ve kişinin kendi gücünün yeteceği bir fiili amelde başkasına Allah'a yönelip beni kurtar demesi, Onun ne kadar aciz olduğunu ve ne kadar cahil olduğunu ortaya koymaktadır.

Kısaca yukarıda zikir ettiğimiz özelliklere sahip olan birinin duası kabul görülmeyecektir.

Duanın Kabul Olma Şartları

Duanın adabı ve bir çok şartları mevcuttur. Yalnız bir Kuran-ı Kerim ve masum imamlardan, bize ulaşan hadislerden kaynak alarak duanın kabul olma şartlarından bazılarını veya birkaç tanesini yeterli bularak beyan etmekteyiz.

1- Allah’ı tanımak;

Duanın kabul olma şartlarından biri Allah’ı tanımak, O’nun mutlak egemen ve kadir olduğuna iman etmektir.

Hz Resulu Ekrem (s.a.a) buyuruyor:

"Eğer Allah’ı hakkıyla tanısaydınız duanız hürmetine dağlar yerinden oynardı."

 Hz İmam-ı Sadık (as) dan "niçin ettiğimiz dualar kabul olmuyor?" diye soranlara şöyle buyuruyor:

"Çünkü siz tanımadığınız birisini çağırıyorsunuz ve anlamadığınız bir şeyi istiyorsunuz." (Müteşabihatü'l-Kuran C.2 S.124)

Şundan şu anlaşılıyor ki, duanın kabulü, isteyenin  istenilenin  rolünün önemini bilmeli ve de tanımalıdır.

2- Allah’ın kabul etmesine yakin etmek:

Allah-u Teala kullarının kendisine olan hüsn-ü zannı, rahmet ve kereminin genişliğine yakinleri miktarınca onlara bağışta bulunur.

Hz. Resulullahın (s.a.a.) şöyle buyuruyor :

"Duanızın icabet edileceğine  kesin güveniniz olduğu halde Allah'ı çağırın." (el-Miyan C.2 S.36)

Hz İmamı sadık (as) buyuruyor :

"Dua ettiğinde kalbinle Allah’a yönel, sonra duanın kabul olacağına inan." (Usul-u kafi C.2 Dua b. H.1)

Böylece insan duanın kabul olması için Allah'ın rahmetinden ve lütfünden ümidini kesmemeli ki Allah bazı nedenlerden dolayı, kişinin duasını geciktirir.

Hz. İmam-ı Sadık (as) buyuruyor: "Kul acele etmediği müddetçe Allah'tan daima bir hayır, ümit ve rahmet içerisindedir. Acele ettiğinde ise ümitsizliğe kapılır ve duayı terk eder." (Usul-u Kafi C-2 S-527)

3- Vücut sağlık açısından dirayetli ve temiz olmalı

İslam  dini temiz din olduğu için ona uyan, Müslümanlarda  gerek temiz olalar.

Temizlik her yönüyle olmalı, mal, beden ve can gibi şeylerini en iyi bir şekilde elde edip, tertemiz bir halde ihtiyacı kadar, gerektiği ölçüde kullanmalı.

Yüce Rabbim şöyle buyuruyor:

"Ey örtüsüne bürünen, kalk artık uyar, sadece Rabbini yücelt. Elbisini temizle pislikten sakın." Mudessir/1-5

Başka bir ayette ise şöyle buyurmaktadır :

"Sonra kinlerini giderip temizlensinler." Hac/29

Bu nedenle yukarıda zikir ettiğimiz ayetler, dua edenin, ister bedensel, ister mali, tertemiz olmsı gereklidir. İfadesini açık bir şekilde beyan buyurmaktadır.

Hz. Ali (as) buyuruyor:

"Elbisenin temizliği; gam ve derdi kökünden kazır; Ve Namazın kabul olma şartıdır."

Yukarıda zikrettiğimiz ayetler ve hadisler, insanların amelleri üzerinde etkisi çok olan ve amelleri yok edecek kadar etkili olan haramlardan, pisliklerden günahlardan kaçınmalılar ki, itaatleri ve duaları kabul olsun hükmünü buyurmaktadır.

4- Muztar Olmak :

Duada insan Allah'tan başka bir sığınak bulmayan, her yerden ümidi kesilen, çaresiz insan Allah'a sığınmalıdır, ancak O'na ümit etmelidir.

İnsan Allah'a ümit beslemesinin yanı sıra kullara da ümit beslerse Allah'a hakkıyla sığınamaz, O'na sığınmaya tam ihtiyaç duyamaz. Her şeyden ümit kesip yalnız Allah’a yönelmek, duanın kabul  olmasında temel şartlarından  biridir .

 Hz. Ali (a.s) oğlu Muhammed Hanefiye vasiyetinde şöyle buyurmuştur:

"İhlastadır kurtuluş, korku artınca ancak Allah'a sığınılır." (Vesai'l uş-Şia C.4 S.112)

Hz İmamı Cafer-i Sadık (a.s) buyuruyor: "Rabbinden istediğin şeyin mutlaka kendisine verilmesini  isteyen kimse ümidini bütün insanlardan kesmelidir, O'ndan başka hiç kimseye ümit beslememelidir. Allah bu ümidi onun kalbinde gördüğünde, istediği şeyi mutlaka ona verir." (Vesai'l uş-Şia C.4 S.1174)

5- Huşu, Huzu ve kalp yumuşaklığı :

Duasının kabul olmasını isteyen kimse içli ve duygulu olmalı ve kalbini Mutmeinne'l kulub yapmalı.

Kalp yumuşak ve içli olursa şeffaf olur şeffaf olunca da Allah ile arasında ki engeller ortadan kaldırılmış olur. Böylece Allah'a yakın olur. İsteme ve dua etme üslubunu kalbin yumuşamasında önemli etkisi vardır. İsteme ve dua etme anında tazarru ile yalvarmak hususunda gelen hadisler bu hedefi taşımaktadır.

Hz. Resulullah (s.a.a.) buyuruyor:                                                                     

"Kalp yumuşadığında duayı ganimet bilin. Çünkü o (yumuşama) rahmettir."

Hz. İmam-ı Sadık (a.s) buyuruyor:

"Kalbiniz yumuşadığın da dua ediniz. Çünkü kalp halis  olmadıkça yumuşamaz."

 Yine İmam-ı Sadık (a.s) buyuruyor:

"Bedenin (Allah korkusundan) titrediğinden ve gözlerinden yaş aktığında, Allah'tan istediğini duayla al. Çünkü kastın dikkate alınmıştır."

Böylece duanın insan üzerindeki etki, gösterme anlarından bir kaçını yeterli görerek konuyu tamamlamış bulunuyoruz.