.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Yeryüzünde ne varsa hepsini harcasaydın yine de gönüllerini birleştiremezdin onların, fakat Allah, aralarını uzlaştırdı.”[1]

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“O’nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz.”[2] Yani dostlukla.

Aynı ayet-i kerimede Yüce Allah bölünmenin kötü olduğuna işaret ederek şöyle buyurmuştur:

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve parçalanmayın.”[3]

Diğer bir ayet-i kerimede Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın.”[4]

Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Allah, hayrını dilediği kuluna salih bir arkadaş nasip eder. Allah’ı unuttuğunda ona hatırlatan, Allah’ı andığında ise ona bu yönde yardımcı olan bir arkadaş.

Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Allah rızası doğrultusunda arkadaşlık yapan şahsın cennetteki makamını Yüce Allah o kadar yükseltir ki hiçbir ameliyle o makama ulaşamaz.

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: En beceriksiz insan, arkadaş edinemeyen kişidir. Ondan da daha beceriksiz olan, var olan arkadaşını kaybedendir.

Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: İmanın en güvenilir tutulacak yeri Allah için sevip Allah için öfkelenmek, Allah’ın dostlarını dost edinmek ve Allah’ın düşmanlarını düşman edinmektir.

İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: Sende bir hayır var mı diye bilmek istiyorsan kalbine dönüp bakmalısın. Allah’ın izinde giden kişileri seviyor ve Allah’ın emirlerine karşı gelenlerden hoşlanmıyorsa sende hayır vardır ve Allah da seni seviyor demektir. Ancak Allah’ın izinde gidenlerden hoşlanmıyor ve Allah’ın emirlerine karşı koyan insanlara sevgi duyuyorsa sende hayır yoktur ve Allah sana buğz ediyor demektir. İnsan sevdiğiyle birliktedir.

Allah için sevip Allah için öfkelenmenin anlamına gelince bu özelliğin ne olduğunu anlamak için birkaç ön bilgiye sahip olmalıyız. Her şeyden önce bir insanın diğer insanlarla birlikte olması ve onlara eşlik etmesi iki şekilde olabilir.

İstem dışı ve gayri iradi gelişen birliktelikler.

Çoğu zaman insan çarşıda, okulda, yolculukta, devlet dairelerinde veya diğer yerlerde önceden seçmediği insanlarla karşılaşabilir ve bu insanlarla belirli bir süre için aynı ortamı paylaşabilir.

İstem dâhilinde ve iradi bir şekilde gelişen birliktelikler.

Yani önceden belirlenerek veya istenerek gerçekleşen birliktelikler. Bu tür bir birliktelik din kardeşi edinmenin kapısıdır. Zira insan ancak kendi iradesiyle yaptığı işler için mükâfat almayı hak ediyor.

Birlikte olmak ise aynı ortamı paylaşmak, beraber oturup kalkmak ve benzeri işleri yapmaktan ibarettir. İnsan ancak sevdiği kişilerle birlikte oturup kalkmayı arzu eder. Sevmediği kişilerden ise uzak durmaya çalışır ve onlarla birlikte olmayı hiçbir zaman arzulamaz.

Sevilen bir insan ise kendisi için sevilebildiği gibi diğer bir hedefe ulaşmak için aracı olduğu için de sevilebilir. Bu hedef ise bazen dünya ve dünyevi hazlarla sınırlıdır bazen ahirettir ve bazen de Yüce Allah’tır. Dolayısıyla dört farklı sevgi türünden bahsedebiliriz.

Birinci kısım: Bir insanı kendisi için sevmek.

Bir insanı görmekten haz duyabilirsin, onunla birlikte olmak sana keyif verebilir ve davranışlarını beğendiğin için onun tüm hâl ve hareketleri sana güzel görünebilir. Kuşkusuz güzel gördüğün her şey sana haz verecektir ve her haz duyduğun şeyi arzulayacaksın. Haz duymak ise güzel görmeğe bağlıdır. Güzel görmek ise bir şeyin insana hoş gelmesi ve tabiatına uygun olması sonucu gerçekleşir.

Hoşlandığın şey ise bu insanın zahiri yapısı yani vücut yapısı olabileceği gibi batıni yapısı yani düşünce ve ahlak şekli de olabilir. Güzel bir ahlak ise ister istemez güzel davranışları peşinden getirir. Aklın kemale ermiş olması ise her zaman derin bir bilgiye sahip olmakla beraberdir. Bunların tamamı sağlıklı bir tabiat ve sağlam bir akla sahip olan insanlar nezdinde beğenilen şeylerdir. İnsan, beğendiği şeyden haz duyar ve ona sevgiyle yaklaşır.

Aslında kalplerin birbirine yakınlık duyması çok daha karmaşık bir durumdur. Bazen güzel bir görünüm veya iyi bir ahlak yapısına sahip olmayan iki kişi arasında da çok sıkı bir sevgi bağı oluşabilir. Ancak bunun oluşması tamamen saklı bir kalbi uyum neticesinde gerçekleşebilir. Hiç kuşkusuz benzeyen iki şey birbirini çeker. Bâtıni benzerlikler ise çok gizli ve saklı olmakla birlikte insanın anlayamayacağı kadar ince ve dakik bir yapıya sahiptir.

Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Ruhlar hazır olarak bekleyen askerler gibidir. Birbirini tanıyanlar birleşir, birbirini tanımayanlar ise uzak durur.

Hadiste uzak durmanın uyumsuzluk sonucunda geliştiği, birleşmenin ise uyum içinde olmak sonucunda meydana geldiği bildirilmiştir.

Şehvet ihtiyacını gidermek için değil de yalnızca karşı tarafın güzelliğine kapılmak sonucu meydana gelen arkadaşlıklar da bu tür arkadaşlığa dâhildir. Ancak bunun ilahi sevgi içerdiğini söyleyemeyiz. Zira bu sevgi sadece nefis ve nefsanî isteklere dayalı bir sevgidir. Böyle bir sevgi yanlış bir amaçla birleşmediği sürece mubah ve sakıncasızdır ancak kötü bir amaçla birleştiği zaman uzak durulması gereken arkadaşlıklar kısmına dâhil olacaktır.

İkinci kısım: Sevdiği kişiyi veya herhangi bir şeyi kendisi için değil de onu başka bir amaca ulaştırdığı için sevmesi.

Bu durumda sevilen şey aslında sadece bir araç ve aracı olduğu için ilgi ve sevgi görür. İnsanların altın ve gümüşe ilgi ve sevgi duyması da bu sebepledir. Zira altın ve gümüş onları diledikleri hedefe götürebilir. Bu tür bir sevgi, dünyevi amaçlara dayalı olursa ilahi sevgi kısmına dâhil olamaz. Ayrıca sakıncasız ve sakıncalı olmak üzere iki kısma ayrılır.

Üçüncü kısım: Bir kişiyi veya herhangi bir şeyi kendisi için değil de onu dünyevi olmayan başka bir amaca ulaştırdığı için sevmek.

Örneğin üstadını seven bir öğrenci gibi. Bir öğrenci üstadından aldığı bilgi ve ilimle amellerine doğru şekil vermeği ve bu şekilde uhrevi hayatına çeki düzen vermeği amaçlıyorsa bu tür bir sevgiye sahiptir ve bu öğrenci Allah için seven kişilerdendir. Aynı şekilde öğrencisini seven bir üstat, öğrencisini, ona öğrettiği ilimle büyük manevi makamlara ulaştırmayı hedefliyorsa bu tür bir sevgiye sahiptir.

Hz. İsa (a.s) şöyle buyurmuştur: Bilip de bildiğine amel eden ve bildiklerini başkalarına aktaran kişi gökyüzünde büyüklükle anılır.

Öğretmek, ancak bir öğrencinin varlığıyla gerçekleşebilir. Dolayısıyla öğrenci, bu kemale ulaşmak yönünde bir araç gibidir. Bu durumda öğrencisini, bu yönde bir araç olarak gören kişi, öğrencisini, kalbine ilim ekmesi için kendisine veren bir tarla sahibi olarak gören üstat, Allah için sevmiştir. Bunun ilahi bir sevgiye sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Bir adım öteye gidip şöyle bile söyleyebiliriz: Allah rızası için misafir davet edip de bu misafirler için yemek hazırlayacak olan aşçıyı, güzel yemek yaptığı için seven kişi de Allah için sevmiştir ve ilahi sevgiye sahiptir. Aynı şekilde kendisi yerine fakirlere vermek istediği yardımları fakirlere ulaştıran kişiyi seven kişi de Allah için sevmiştir.

Bir adım daha ileri gidip şöyle bile söyleyebiliriz: Evini temizleyip, giysilerini yıkayan ve yemeğini pişiren kişiyi, onu, üzerindeki bu sorumluluklardan kurtarıp ilim ve ibadetle uğraşması için önünü açması sebebiyle seven kişi de Allah için sevmiştir.

Dördüncü kısım: Birini herhangi bir bilgi, amel veya bir hedefe ulaştırdığı için değil, yalnızca ve yalnızca Allah için sevmek.

Bu tür sevgi, sevginin en üst seviyesidir ve gerçekleşmesi imkânsız gibi görünebilir; ama bu doğru değildir.

Aşırı sevginin belirtilerinden biri, sevgilinin her şeyini ve onunla alakalı olan her şeyi sevmektir. Bir insanı aşırı bir şekilde seven kişi onu seven, onun tarafından sevilen, ona yardım eden, onun güzelliklerini dile getiren ve onu sevindirmek için çaba harcayan herkesi sever. Aynı şekilde Allah’a karşı böyle bir sevgiye sahip olan kişi de onunla alakalı olan her şeyi sever. İleriki bölümlerde Allah sevgisine geniş bir şekilde yer vereceğiz.

Allah için seven biri Allah için öfkelenmek özelliğine da sahip olmalıdır. Birini, Allah’ın emirlerine uyduğu için seviyorsan eğer, aynı şahıs Allah’ın emirlerine karşı geldiğinde, ona öfke duymalısın. Zira bu durumda Allah’ın karşısında durmuştur ve Allah’ın gazabını kazanmıştır.

Hadis kaynaklarımızda Yüce Allah’ın bir peygambere şöyle vahyettiği rivayet edilmiştir: Dünyaya sırt çevirmenin sebebi ahiret rahatlığına kavuşmaktır, diğerlerine sırt çevirip sadece bana yönelmekle de dünyada aziz oldun. Ama benim için birisiyle kavgaya tutuşup benim için birisini dost edindin mi?

[1]     Enfal, 63.

[2]     Âl-i İmrân, 103.

[3]     Al-i İmran, 103.

[4]     Âl-i İmrân, 105.