.
.

Bir ay düşün ki, Allah onu haram kılmış; ama o ayda peygamber torunu susuzluktan şehit edilmiş. Üstelik bu acı gün, zalimler tarafından bayram ilan edilmiş. Ve bugün bile birçok kişi bu gerçeği bilmeden o günü kutluyor...

Muharrem Ayının Anlamı ve Önemi

Kur’an-ı Kerim’de Allah şöyle buyurur:

“Şüphesiz Allah katında ayların sayısı, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günden beri on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır...”[1]

Bu haram aylardan biri olan Muharrem, İslam’da savaşın, kan dökmenin yasaklandığı kutsal bir aydır. Ancak tarih bu ayı sadece haram kılınmış bir zaman dilimi olarak değil, aynı zamanda adalet ve hak için verilen en anlamlı mücadeleyi de anımsatır. Çünkü Muharrem, Kerbelâ’nın ve Hz. Hüseyin’in (as) direnişinin ayıdır.

Kerbelâ ve Hz. Hüseyin’in Kıyamı

İslam’ın 61. hicri yılında, yani miladi 680’de, Muharrem ayının 10. günü, Hz. Hüseyin ve ailesi, Yezid’in zalim ordusuyla Kerbelâ’da karşı karşıya geldi. Yanında sadece 72 kişi vardı; karşısında ise yaklaşık 30 bin kişilik ordu.

Bu sayı, İslam tarihindeki en dramatik direnişi simgeler. Hz. Hüseyin, zalimlere boyun eğmedi. Onun sözleri günümüze rehber oldu:

“Zillet bize yakışmaz. Ölüm onurluysa hayatın ta kendisidir.”

Kerbelâ’da üç gün boyunca Fırat’tan su içmeleri engellendi. 6 aylık oğlu Ali Asgar susuzluktan can verdi. Kardeşi Abbas, su getirmeye çalışırken şehit düştü. Oğlu Ali Ekber, yeğeni Kasım, dostları Habib ve diğerleri birer birer toprağa karıştı. Hz. Hüseyin ise alnı secdeye koymuşken can verdi.

Hz. Peygamber’in Hz. Hüseyin’e Verdiği Değer

Peygamber Efendimiz (saa) şöyle buyurdu:

“Hasan ve Hüseyin, cennet gençlerinin efendisidir.”[2]

 “Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim. Allah Hüseyin’i seveni sevsin.”[3]

Bu sözler, Hz. Hüseyin’in hem Resûlullah’ın canından bir parça olduğunu hem de onun yolunun sevgisini yüceltir.

Emevîlerin Bayram İlanı ve Aşure Geleneğinin Kökeni

Hz. Hüseyin şehit olduktan sonra, Emevîler 10 Muharrem’i zafer günü ilan etti. Kutlamalar yapıldı, aşure tatlıları dağıtıldı. Bu durum, Peygamber torununun kanı üzerine inşa edilmiş bu trajediye büyük bir saygısızlıktır.

Bugün, halk arasında Muharrem ayında aşure tatlısı pişirilmesiyle ilgili birçok uydurulmuş rivayet yaygındır. Özellikle:

Hz. Nuh’un gemisinin 10 Muharrem’de Cudi Dağı’na oturduğu,

Hz. Âdem’in tevbesinin kabul edildiği,

Hz. Musa’nın Kızıldeniz’i 10 Muharrem’de yararak Firavun’u boğduğu,

Hz. İbrahim’in ateşten kurtulduğu,

Hz. Yusuf’un kuyudan çıkarıldığı gibi.

Ancak bu rivayetlerin hiçbiri sahih hadis kaynaklarında yer almaz. Tarihsel ve ayetlerle uyumlu değildir. Örneğin:

Nuh’un gemisinin karaya oturması (Tevrat’a göre) Tişri ayının 17. günü olarak geçer, hicrî takvim ve Muharrem ayı ile hiçbir bağdaşmaz.

Hz. Musa’nın Firavun’u denizde yutması olayı da Pesah Bayramı (Nisan ayı) ile ilişkilendirilir, Muharrem ile değil.

Hz. Âdem, Hz. İbrahim, Hz. Yusuf ve Hz. İsa’nın mucizeleriyle ilgili Muharrem’in 10. günü diye bir kesinlik yoktur.

Bu tür anlatılar, tarihî gerçeklerden uzak, sonradan oluşan halk rivayetleri veya Emevî propagandasının parçasıdır.

Kur’an ve Hadislerde Muharrem Ayı ve Ehl-i Beyt’in Yeri

Kur’an’da Hz. Peygamber’e şöyle buyrulur:

“De ki: Tebliğime karşılık sizden, yakınlarıma sevgi göstermenizden başka bir şey istemiyorum.”[4]

Bu emir, Ehl-i Beyt sevgisinin önemini ortaya koyar.

Hz. Hüseyin ve ailesinin uğradığı zulme sessiz kalmak ise, bu sevginin ve imanın zayıflığıdır.

Hz. Zeyneb’in Duruşu: “Ben Kerbelâ’da Güzellikten Başka Bir Şey Görmedim”

Hz. Hüseyin’in kardeşi Hz. Zeyneb, Kerbelâ sonrası esir alınarak Şam’a götürüldü. Yezid’in sarayında zalimlere karşı dimdik durdu, teselli ve sabır dolu şu sözleri söyledi:

“Ben Kerbelâ’da güzellikten başka bir şey görmedim”

Burada güzellik, şehadetin yüceliği, hakkın savunulması ve sabrın en yüksek noktasıdır

Sorarım Size:

Eğer ailenizden birisi acı içinde susuzluktan, haksızca can vermiş olsa, o günü bayram eder misiniz?

Ya da bu acı üzerine tatlılar pişirir, sevinir misiniz?

Kerbelâ’da 72 kişi, yaklaşık 30 bin kişilik zalim ordusuna karşı can verdi.

Bu insanların hatırasına aşure kazanlarıyla değil, hüzünle yaklaşmak gerekir.

Muharrem ayı, kayıplar, zulümler ve hak mücadelesidir.

Bu ay, tatlı pişirip bayram edilen bir zaman değil, adaletin ve hakikatin uğruna can verenlerin anıldığı, hüzünle ve saygıyla karşılanan mukaddes bir aydır.

- - - - - - - - - - - 


[1] (Tevbe Suresi, 36)
[2] (Tirmizî)
[3] (Tirmizî, Menâkıb 20)
[4] (Şûrâ Suresi, 23)