.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Ezan

Ebu Hamid[1] şöyle der: Ezan sesini duyduğunda kıyamet gününde çağrılacağın günü anıp bütün kalbin ve vücudunla bu çağrıya yanıt vermek için koşmaya başla. Kuşkusuz koşarak bu çağrıya yanıt verenler, kıyamet gününde ilahi lütfa mazhar olan insanlardır. Bu çağrının kalbinde yarattığı duyguya dikkat et. Ezan sesiyle birlikte kalbine sevinç ve aydınlık doğuyorsa bil ki kıyamet gününde de gelen müjdelerle sevineceksin. Resulullah’ın (s.a.a) “Rahatlat bizi ey Bilal” şeklinde buyurmasının sebebi de budur zaten. Yani bizi gözümün aydınlığı olan namaza davet ederek rahatlat.

Şehid-i Sanî (r.a ) şöyle buyurmuştur: Ezanın her bir kelimesine düşünce gözüyle bak, Allah’ın adıyla başlayıp Allah’ın adıyla sonlandığına dikkat et ve bunun üzerinde düşün. Allah’ın evvel ve ahır olduğunu[2], zahir ve batın olduğunu an. Tekbir sesini duyduğunda kalbini Allah’ın yüceliği için hazırla. Dünya ve içindekileri küçük gör; bu şekilde tekbirine yalan karıştırmaktan uzak dur. “La İlahe İllallah” derken Allah dışındaki tüm mabutları aklından çıkar. Hz. Muhammedin (s.a.a) peygamberliğine şehadet ederken kendini Resulullah’ın (s.a.a) huzurunda bil, edepli bir duruşla onun peygamberliğine inandığını dile getir ve ona salat eyle. Namaza çağrıldığını duyduğunda, saadet ve kurtuluşa çağrıldığında, amellerin en faziletlisine çağrıldığını duyduğunda harekete geç ve tekbir getirerek onunla olan ahdini yenile. Sonunda ise başladığın şekilde onun adıyla ibadetine son ver. Ondan hayat bulduğunu, onunla hayata devam ettiğini ve ona döneceğini göz önünde bulundur. Yalnızca onun güç ve kuvvetine güven. Kuşkusuz Yüce Allah’tan başka hiçbir güç veya kudret sahibi yoktur.

Namaz Vakti

Şehid-i Sanî şöyle buyurmuştur: Namaz vakti girdiğinde şunu unutma; Yüce Allah namaz vaktini onun huzuruna çıkıp ona dileklerini götürebildiğin bir buluşma vakti olarak belirlemiştir. Namaz vakti girdiğinde bu vakte bu gözle bakmalı ve bu vakitte Allah’a yakınlık fırsatını yakalayabildiğin için sevinçli ve heyecanlı olmalısın. Allah’ın huzuruna çıkmak için temizlik yapıp bu buluşmaya yakışır güzel giysilerini giymelisin. Dünyada güç ve iktidar sahibi olan bir insanın makamına çıktığında kendini hazırladığın gibi, onun yanında iken ağırbaşlı ve sakin görünmeye çalışırken aslında hem korku hem de heyecan ve sevinç yaşadığın gibi Allah’ın huzurunda da O’nın yüceliğini anıp kendi eksikliğini göz önünde bulundurmalısın.

Resulullah’ın (s.a.a) eşlerinden şöyle nakledilmiştir: Resulullah (s.a.a) bizimle konuşurdu biz de onunla konuşurduk; ancak namaz vakti girdiğinde Allah’a öyle bir yönelirdi ki bizi tanımazdı ve biz de onu tanımazdık.

Namaz vakti girdiğinde İmam Ali (a.s) titrer bir halde kendi etrafında dönerdi. Bunun nedeni sorulduğunda ise şöyle buyururdu: Allah’ın göklere ve yere sunup da bundan kaçındıkları emanetin geri verilme zamanı geldi.

Namaz vakti girdiğinde İmam Zeynel Abidin’in (a.s) yüzü sararırdı.

[1] Hüccetul-İslam Tusi olarak bilinen Ebu Hamid Muhammed Bin Muhammed bin Ahmed, Şafii mezhebinin büyük âlimlerindendir. Yıl 505 hicride vefat etmiştir. Başta inanç ve hadis üzerine yazmış olduğu İhyaul-Ulumkitabı olmak üzere birçok yazılı esere sahiptir. Büyük Şii Kuran müfessiri Merhum Feyz Kaşani, bu kitaptaki zayıf hadisleri müsned bir hale getirip Muhaccetul-Beyza Fi Tahzibil-İhyaadıyla ilgililerin istifadesine sunmuştur.

[2] Bütün varlıklardan önce var olan ve bütün varlıklardan sonra var olmaya devam eden varlık.