.
.

İslam Ordusu İttifakı

Tarihler 15 Aralık 2015’i gösteriyordu. ‘Teröre Karşı İslam İttifakı’ bir diğer adıyla ‘İslam Ordusu İttifakı’ Riyad merkezli olarak kuruldu.

Kırkı aşkın Müslüman ülkenin neredeyse üst düzey katılımı ile başlayan ilk oturumda terörün hamiliği makamında Amerika ve İsrail ile yarışa giren Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Arabistan'ın her bir şeysi olan Muhammed bin Selmân bin Abdulaziz garipsenecek bir konuşma yaptı.

Bin Selmân; "İslam ülkelerindeki sivillerin terörize edilmesini ve dini değerlerimizin terörle birlikte anılmasını kabul etmeyeceğiz. Terörü yeryüzünden silip atacağız!" dedi.

Bunu 2016 senesinde Şi’î din âlimi Şeyh Bâkır en-Nimr’i idam ve Cemal Kaşıkçı’yı terör eden adam söylüyordu. Suriye’de muhaliflere verdiği silah ve para desteğini unutmuş, Yemen’de yüz binlerce masumu ölüme sürüklediğinin aymazlığı ile dinî değerlerin korunması adına İslam Ordusu’nun(!) kurulduğunu da Cennetû’l Bakî’nin dedeleri tarafından viran edildiğinden sanki habersizmiş gibi hezeyan ediyordu.

Bence sarhoştu! Dinleyenler ve itiraz etmeyenler de mest..

Yoksa aklıselim ve vicdanı hür olan insanoğlu bu safsataları dinler miydi?

Kendisinin finansörü olduğu belgelerle tescilli ‘Irak-Şam İslam Ordusu’nu yok etmek için bu ittifakın kurulduğunu da tane tane anlatan Prens Selmân Firavun’un büyücüleri gibi diğer ülkeleri Amerikan yeşili ile güzelce hizaya getirmişti.    

Zaten bu kurulan kısa soluklu sözde İslam Ordusu’nun akemete uğrayacağı dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “İslam ülkeleri arasında yürütülen bu çabanın da doğru yönde atılmış bir adım.” olduğunu söylemesi ve ondan önce de dönemin Amerikan Savunma Bakanı Ashton Carter’ın İncirlik Üssü'nü ziyaret ederken yaptığı açıklamada “Suudi öncülüğündeki bu koalisyon, Amerika'nın terörle mücadelede Sünnilerin daha büyük rol oynaması yönünde uzun süredir yaptığı çağrılarla uyumlu bir adım” olduğunu söylerken belliydi.

Merhum İmam Humeynî de ne güzel diyordu yıllar önce; “Amerika’nın bizi övdüğü gün yas tutmamız gerekir”

Nasıl yani? Bu İslam ordusu yoksa Sünnî ittifak ordusu muydu?

Baktım gerçekten de öyleymiş.. İran İslam Cumhuriyeti yok, Irak yok, Suriye yok.. Peki, Yemen ittifakta gözüküyordu!.. Bu askerî ittifakta Yemen’i temsilen Husîler değil de devrik cumhurbaşkanları Ali Abdullah Salih'in yerine gelen Mansur el-Hadî imiş ki o da devrildi. Yani Yemen de ittifak içinde değilmiş. Almamışlar. Neden alsınlar ki? Zaten Yemen’e, Suriye’ye saldırmak için kurulduğu buradan bakınca dahi ayan beyan belli.

Bu Sünnî İslam Ordusu’nun komuta merkezine Arabistan’ın tavsiyesi ile Pakistan eski Genelkurmay Başkanı getirildi ve terörle mücadelede önceliğin de ittifaka üye olmayan Suriye ve Irak olduğu ifade edilmişti.

Zaten şaşılası bir hal olurdu önceliğin Filistin’e kan kusturan Siyonist Rejim olması.

Gel zaman git zaman toplantılar ara ara yapılmaya devam etti. İlk fire de Katar’dan geldi ve toplantıya katılmadı. Sonra 2015’te İran ile iyi ilişkiler içinde olan Müslüman devletler de katılmadı. Bu hale Prens Selmân fena bozulmuş olacak ki her fırsatta İran’ı suçlamaya başladı.

Be adam! Senin niyetin zaten belli; hem kibirlisin hem de sinsi. 2016 senesinde yapılan ortak Sünnî ordular tatbikatında en önde Suudi bayrağının belirgin şekilde olması senin kibrini, İslam coğrafyasında birlik sağlamaktan ziyade bölünmeyi ve Şi’î-Sünnî çatışmasını körükleyeceğini anlatan ittifaka ön ayak olman da sinsiliğini gösteriyor.

Derken 2017 senesinde Trump Suudi Arabistan’ı ziyaret etmiş ve ittifakın başarılı olması için hayır dualar etmişti! “Teröre Karşı İslam İttifakı’nı göreve hazır halde görmek beni derinden mutlu etmiştir” diyen de zaten Trump’ın kendisiydi.

Keşke Yemen’e karşı başlattığınız ‘Kararlılık Fırtınası Operasyonu’nu asıl düşmanınız olan Siyonist Rejim’e karşı başlatmış olsaydınız bugün Kenan diyarında binlerce masum ölmeseydi.

Aaa sahi şimdi bu ittifak ne yapıyor? Nerede? İnanın ben de bilmiyorum!..