.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
بِسْمِ اللهِ الْرَحْمَنِ الْرَحِيمِ
إِنَّ الصَّفَا وَالْمَرْوَةَ مِنْ شَعَائِرِ اللهِ فَمَنْ حَجَّ الْبَيْتَ أَوِ اعْتَمَرَ فَلاَ جُنَاحَ عَلَيْهِ أَنْ يَطَّوَّفَ بِهِمَا وَ مَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فَإِنَّ اللهَ شَاكِرٌ عَلِيمٌ
Bismillahirrahmanirrahim
[Rahman ve rahim Allah’ın adıyla]
“Şüphesiz Safa ile Merve Allah’ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe’yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse bunda bir günah yoktur. Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse şüphesiz, Allah onu bilir, karşılığını verir.”[1]
* * *
Bizi en güzel şekilde yaratan ve birçok nimetler veren yüce Rabbimiz, gitmeye gücü yetenlere hac ibadetini ifa etmelerini emretmektedir.[2] İslam’ın temel şartından biri olan Hac, yılın belli günlerinde usulüne uygun olarak ihrama girdikten sonra Arafat’ta vakfe yapmak, Kâbe’yi tavaf etmek ve diğer bazı görevleri yerine getirmek suretiyle yapılan ibadettir.
Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır:
“Şüphesiz, Safa ile Merve Allah’ın (dininin) nişanelerindendir. Onun için her kim hac ve umre niyetiyle Kâbe’yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse bunda bir günah yoktur. Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse şüphesiz, Allah onu bilir, karşılığını verir.”
“İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.”[3]
Hac insana hayatın gayesini hatırlatır. Hac geçmişe yapılan bir yolculuktur ama aynı zamanda geleceği hazırlamaktır. Hac, bir taraftan Allah’a iman, tevhid inancı, peygamberlere iman, ahiret inancı gibi inanç esaslarını pekiştirdiği gibi, diğer taraftan da Müslümanlara takva, sabır, sevgi-saygı, kardeşlik, fedakârlık, cömertlik gibi ahlaki güzellikleri kazanma ve yaşama imkânı sunar.
Hac, sabırla yürüyenlere ebedi mutluluğun kapılarını açar. Dünya malının gelip geçici olduğunu asıl sonsuz olanın ahiret olduğunu hatırlatır.
“Lebbeyk, Allahumme Lebbeyk: Buyur Allah’ım buyur! Davetini duydum, emrine uydum, huzuruna geldim, bütün benliğimle ve içtenliğimle emrindeyim!” diyen bir hacı, günlerce bunu birçok davranışıyla ispatlamaya çalışır. Bu sözler, dünyanın dört bir tarafından gelen, renkleri, dilleri, ülkeleri ve kültürleri farklı, fakat hedef ve gayeleri aynı milyonlarca Müslüman’ın hep birlikte seslendirdikleri ortak bir dua olarak kutsal iklimde sürekli yankılanır. Tevhid inancına bağlılığı ve Allah’tan başkasına asla kul/köle olunamayacağını anlatır.
Hacı adayları ihrama girmekle; sosyal ve ekonomik statülerini gösteren dünyevi elbiselerini bırakıp Allah önünde herkesin eşit olduğunu sembolize eden iki basit giysiye bürünmüş olurlar. Aynı zamanda ihram, bütün Müslümanların bu kutsal iklimde eşit ve kardeş olduklarını ifade eder. Birini diğerinden ayrıcalıklı ve üstün gösteren hiçbir emare yoktur. Artık dünyevi elbiseler çıkartılmış, sadece kimlikler, kişilikler ortaya konulmuştur. Diğer bir ifade ile kişilikleri çoğu zaman örten, şahsiyetleri gizleyen süslü elbiseler atılmış, “takva elbisesi” esas alınmıştır. Mikat ile başlayan bu kutsal yolculukta asıl giyilmesi gereken elbise de takva elbisesi, yani sorumluluk bilincidir. Zira Yüce Allah’ın buyurduğu gibi:
“Takva elbisesi daha hayırlıdır.”[4]
Hac’da müminler birlik ve beraberliği, kardeşlik ve eşitliği yaşayarak hissetmeli, bencillik duygusundan sıyrılarak olgun mümin vasıflarını elde etmeye çalışmalıdır. Hacca başkalarının kusurlarını görmeye değil, kendi kusurlarımızı görmeye gideceğiz ve düzelteceğiz. Çünkü o mübarek mekânlarda kendimizi Allah’a şikâyet etmeli, tövbe istiğfar ve dua ederek arınmalıyız.
Orada bedeni rahatı değil daha fazla ruhumuzun rahatını, huzurunu gözetmeli ve ruhen arınmış olarak gelmeyi amaçlamalıyız. Oralarda yapılan ibadetlerin feyiz, bereket ve sevabının daha fazla olduğu düşüncesiyle daha çok ibadete kendimizi vermeli ve zamanı boşa geçirmemeliyiz. Bolca tövbe ve istiğfar etmeli, kendimiz, ailemiz, akrabalarımız ve tanıdığımız tanımadığımız bütün Müslüman kardeşlerimiz için dua etmeliyiz.
Haccımızın kabul olmasının, döndükten sonraki yaşantımızla bağlantılı olduğunu unutmayalım. Peygamber Efendimiz’in (saa) şu hadis-i şerifi ile cümlelerimizi bitiriyoruz:
“Kim Allah için hacceder, kötü söz ve davranışlardan, Allah’a karşı gelmekten uzak durursa (kul hakkı hariç) annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından arınmış olarak hacdan döner.”
[1] Bakara/158
[2] Al-i İmran/97
[3] Hacc/27.
[4] Araf/26