.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
بِسْمِ اللهِ الْرَّحمَنِ الْرَّحِيمِ
وَالْعَصْرِ، اِنَّ الْاِنْسَانَ لَفِي خُسْرٍ، اِلَّا الَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ
Yüce Mevlâmız, Asr sûresinde bizlere çok önemli mesajlar vererek şöyle buyuruyor:
“Asra yemin olsun ki, insan gerçekten ziyân içindedir. Ancak îmân edip sâlih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler bundan müstesnadır.”[1]
Gördüğümüz gibi, kısa bir sûre olmasına rağmen, Allah (cc) bu sûrede insanlığın kurtuluşu için çok önemli mesajlar bildirmiştir. Asr sûresi, Kur’ân-ı Kerîm’deki bütün dinî ve ahlakî yükümlülüklerin, öğütlerin özü sayılacak bir anlam zenginliğine sahiptir. Bu yüzden Ehl-i Sünnet’in büyük âlimlerinden İmâm-ı Şafiî, Asr sûresi ile ilgili olarak: “Şayet Kur’ân’dan; başka bir şey nazil olmasaydı, Asr sûresi bile insanlara yeterdi. Bu sûre Kur’ân’ın bütün ilimlerini kucaklıyor.” demiştir.
Zaman, insanoğlunun en büyük sermayesi ve en kıymetli hazinesidir. Dünya ve âhiret huzurunu sağlayacak kazançlar ancak zamanla mümkündür. Sayılamayacak kadar önemi nedeniyle Cenab-ı Hak, zamana yemin etmiştir. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa da (saa); “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır. Bunlar sağlık ve boş vakittir”[2] buyurarak insan olarak bizlerin, sağlık ve boş zamanın şükrünü tam olarak edâ edemediğimizi ifade etmişlerdir.
Yüce Mevlâmız, zamana yeminden sonra, îmân ederek sâlih ameller işleyenlerin; insanlara hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtulanlar olduğuna işaret etmiştir.
Îmân; Allah’ı, onun Peygamberi Hz. Muhammed’i ve onun tebliğ ettiği ilâhî esasları dil ile ikrar, kalp ile tasdik etmektir. Îmân, kalbimizle ruhumuzla yüce Yaratıcımıza teslimiyettir.
Sâlih amel ise dünya hayatında Allah’ın rızasına uygun olarak sergilediğimiz güzel davranışlardır. İçinde yaşadığımız dünyada huzur, barış, kardeşlik, insanlar arasındaki sevgi ve saygı, Allah’a ve Resulüne hürmet, âhirette ise sonsuz mutluluk ancak gerçek îmân ve sâlih amellerle mümkündür. Allah’ın emirlerine riâyet etmek; yasaklarından kaçınmak; Ehl-i Beyt’e ve Hz. Nebi’nin sünnetine bağlılık; kimsesizleri görüp gözetmek; canlılara merhamet etmek; yaratılanları Yaratandan ötürü sevmek; nefis muhasebesi yapmak; akraba ve dostları ziyaret etmek; komşuya ikramda bulunmak ya da darda kalmış olanlara verilen bir sadaka hem dünyaya hem de âhirete yönelik güzel amellerdendir.
Kurtuluşa ermenin şartlarından birisi de hakkı ve sabrı tavsiye etmektir. Îmân edip gereğini yerine getirmek; sâlih amel işlemek ve hakkı tavsiye etmek sabredilmesi gereken işlerdendir. Bunun için bir kul olarak bizler, zamanın belalarına, nefislerin yönelişlerine, karşılaşacağımız zorluklara katlanmamız gerekmektedir. Bu açıdan hüsrana uğramaktan kurtulmanın en önemli şartlarından birisi de sabırdır.
Yüce Mevlâmız bizleri layıkıyla inanan, sâlih amel işleyen, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerden eylesin.
Merhum Mehmet Akif Ersoy’un bu sûre ile ilgili şu cümleleriyle cümlelerimizi bitirmek istiyoruz.
Halık‘ın na-mütenâhî adı var, en başı Hak
Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak
Hani, Ashâb-ı Kirâm, ‚ayrılalım‘ derlerken
Mutlaka „sûre-i vel-Asrı‘ okurmuş, bu neden?
Çünkü meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felâh
Başta îmân-ı hakikî geliyor, sonra salah
Sonra hak, sonra sebat, işte kuzum insanlık
Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık.
.
Yılmaz Tuncer
Leutkirch DİTİB Mimar Sinan Camii Din Görevlisi
[1] Asr / 1-3
[2] Tecrîd,12/177