Hüseyin Akay

Şahıma vurdular paslı hançeri
Sen niye durursun kan ağla gözüm 
Seyire durdular başsız peykeri
Sen niye durursun kan ağla gözüm

Abbas’ı atından saldılar yere 
Bin cefa verdiler düşen servere
Âlemler ağlarken Âl-i Sefter’e 
Sen niye durursun kan ağla gözüm

Kimi siper oldu Haydar oğluna
Kimi serin verdi onun yoluna 
Kimi de Abbas’ın düşen koluna 
Sen niye durursun kan ağla gözüm

Hüseyn’in gülleri sararıp soldu 
Kelepçe kızların ziyneti oldu 
Dağ gibi belalar Zeyneb’i buldu
Sen niye durursun kan ağla gözüm

Çadırlar yakıldı koptu velvele 
Yetimler dağıldı karanlık çöle 
Zeyneb’in kalbine indi zelzele 
Sen niye durursun kan ağla gözüm

Melekler âlemi şahını özler 
Rükayye dilinde kor gibi sözler 
Şam-ı garibanda kan ağlar gözler
Sen niye durursun kan ağla gözüm

Zeyneb’in gür sesi duyuldu Şam’da 
Güzellikler gördük biz bu kıyamda 
Rükayye ağlarken yüreği gamda 
Sen niye durursun kan ağla gözüm

Harabeye geldi Zehra Lalesi 
Ah ne de öksüzdü Ali didesi 
Yürekler yakarken vay Hüseyn sesi 
Sen niye durursun kan ağla gözüm

Kırk menzil aşıldı hepsi peş peşe 
Vecd ile kavuştu bacı kardeşe 
Ağıtlar yakıldı ayla, güneşe 
Sen niye durursun kan ağla gözüm

Gök ehli yaslıdır, O şaha ağlar 
Kerbela çölünde sel olup çağlar 
Ak-ay da güneşle yüreğin dağlar 
Sen niye durursun kan ağla gözüm