.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
بِسْمِ اللهِ الْرَّحْمَنِ الْرَّحِيمِ
وَاعْبُدُوا اللّٰهَ وَلَا تُشْرِكُوا بِه۪ شَيْـًٔا وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبٰى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّب۪يلِۙ وَمَا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورً
Varlığımızı devam ettirmek, maddi ve manevi anlamda destek bulmak ve huzuru elde etmek için bir toplumun ferdi olmaya muhtacız. Çünkü Yaratan bizi aciz ve muhtaç olarak yarattı.
Koca bir yalnızlıkla kendini boğan, komşuluk ve akrabalık bağlarını koparan, sevinç ve kederlerini paylaşamayan insanoğlu bugün ağır bir buhran yaşamaktadır. Aynı binada birbirini tanımayan, selamlaşmayan, kimsenin haberi olmadan evinde ölü bulunan yahut açlığın, yokluğun pençesinde kıvranan yığınlar bulunmaktadır. Sonrada bu bencil hayattan, tutunacak bir el bulamamaktan şikâyetler yükselmektedir.
Rabbimiz Nisa Suresinde tüm bu kötü halleri iyiliğe ve huzur kapısına çevirecek bir çare sunmaktadır.
“Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.”[1]
Yapılabilecek hangi iyilikler varsa onları yaparak güzellikleri yaymak ve huzur toplumu oluşturmak. Senden kaçana bir, hatta binlerce adım atmak.
Efendimiz de bir hadis-i şeriflerinde: “Komşusu açken tok yatan kimse bizden değildir.” buyurarak komşularımızın en gizli hali olan açlığını bile anlayacak bilgi ve ilgiye sahip olmamız gerektiğini bildirmektedir. Bu aynı zamanda imanın da bir gereğidir. Yoksa mümin olduğunu söylemek bir değer ve anlam ifade etmeyecektir.
İşte bu düsturları kendine rehber edinen İslam toplumu “komşu komşunun külüne muhtaçtır”, “ev alma, komşu al” gibi atasözlerini toplum hafızasına kazıyarak en güzel komşuluk ilişkilerini ortaya koymuştur.
Başka dinlerden veya milletlerden de olsa komşusuna sevgi, merhamet ve yardımın en güzel numunelerini vererek kurallar koymuşlardır. İçinde bulunduğumuz birçok farklı din ve ırkın bulunduğu toplumda bu güzel komşuluk ilişkilerini sergileyerek gönülleri kazanmak ve İslam’ın huzur ve barış atmosferini teneffüs ettirmek de bizim en büyük sorumluluğumuzdur.
Bu kuralların bazılarını sıralarsak komşusunu mirasçısı olan akrabası gibi görerek her türlü yardım ve ilgiyi kesmemek, selamlaşmak, hediyeleşmek, pişirdiğinden ona da göndermek bu güzelliklerdendir. Yine komşusuna eliyle ve diliyle eziyet etmemek, namusunu korumak, ihtiyacı olduğunda boş çevirmeden ihtiyacını gidermek, hastalık, sevinç ve keder hallerinde ziyaret etmek, onlara zarar verecek işler yapmamak bu erdemlerdendir. Sırlarını açığa vurmamak, kusurlarını affetmek, verdiği eziyete sabretmek, başına bir bela geldiğinde teselli etmek komşuluk ilişkilerinin ilerlemesi ve komşularımızla huzurun tesisi için konulan kuralların bir kısmıdır.
Müslüman olan, olmayan tüm komşularımızla iyi geçinmeyi, iyi bir Müslüman olarak hatırlanmayı ve dünya ve ahiret mutluluğuna ermeyi dileyerek yazımızı bir hadis-i şerifle bitiriyoruz:
“İyi bir komşu, rahat bir binek ve geniş bir ev insanı mutlu eden sebeplerdendir.”
Türker AKŞENER
[1] Nisa Suresi 4/36.