.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Hakikatlerin Tahrifi

Tarih boyunca bir grup nefsanî istekler peşinde koşan insan, avam halkı kandırabilmek için bir takım ahlakî ve tarihî gerçekleri tahrif etmiş ve bu vesileyle bir takım kazançlar elde etmişlerdir. Şimdi konuyla alakalı bir örnek verelim. Peygamber efendimiz (s.a.a), Ammar’ı (r.a) öldürenin cehennem ehli olduğunu bildirmişti. Ammar (r.a) ise Hz. Ali’nin (a.s) yanında yer aldığı Sıffin savaşında Muaviye’nin askerleri tarafından şehit edildi. Muaviye, çirkin işlerini örtbas edebilmek ve ordu içerisinde Ammar’ın (r.a) öldürülmesinden dolayı meydana gelen kargaşayı dindirebilmek için Peygamber efendimizin (s.a.a) sözünü şöyle tefsir etti: “Ammar’ın katili Ali’dir, biz değil! Ali, Ammar’ı Şam ordusuyla savaşmak için getirmeseydi asla öldürülmeyecekti.”

Şam halkı cahil ve basiretsiz olduğundan dolayı Muaviye’nin bu sözüne kandılar. Sabır kelimesi de tahriften kurtulamamıştır. Komünistler, halkın gözünde İslam’ı kötü göstermek için sabır konusunu gündem ederek şöyle diyorlardı:

Müminler Birbirlerinin Kardeşidir Müminler Birbirlerinin Kardeşidir

İslam dinî, kapitalist düşüncelerin doğurduğu bir dindir. Bu din sayesinde işçi ve çiftçi kesimi sömürülmektedir. Çünkü İslam, zulüm gören kesimi sabretmeye (dikkat edin) yani zorbalığa tahammül etmeye, hiçbir şey yapmamaya ve Allah’ın öfkesini beklemeye davet etmektedir. Bu yöntem ise daima işçi ve çiftçi kesimin zulüm etkenlerine karşı mücadele vermesine engel olmakta ve bütün işleri gaybi bir güce bırakmaktadır.

Büyük Yanıltma

Bu tür insanlardan böylesine hatalar ve yanıltmalar beklenir. Çünkü onların amacı hakikati aramak değil, yüzlerce iftirayla da olsa kendi hedeflerini ileri götürebilmektir. Hedef, iş, çaba ve fesada karşı mücadele yolundaki mukavemet anlamına gelen sabırla, İslam’ın şiddetle kınadığı zorbalığa tahammül, çileye katlanmak ve bir şey yapmadan beklemek anlamındaki sabır arasında çok fark vardır. İslam dinî, açıkça Müslümanlara zalimlerle savaşmayı emretmektedir:

“Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın.”[1]

Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:

“Resulullah (s.a.a) şöyle buyururdu: Zayıfların hakkını zorbalardan açıkça almayan bir millet, saadet yüzü göremez!”

Durum böyleyken İslam’ı burjuva sınıfının taraftarı bilmek, İslam’ın mahrum ve biçare kesimleri zulüm ve zorbalıklar karşısında sabra ve tahammüle çağırdığını düşünmek sizce insanlık onuruna ve vicdanına sığar mı?


[1]     Hucurat, 9.