.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Gaybet döneminde okunan ve derin bir içeriği bulunan dualardan birisi Ahd Duasıdır. Bu duayı Allâme Meclisî Biharu’l-Envar’da üç bölümde aktarmış ve bunun iki bölümünün senedini de belirtmiştir. Her ne kadar Ahd Duasının çoğu ravileri Şia’nın büyük şahsiyetleri ve fakihlerinden sayılsa da onlar arasında net bir duruma sahip olmayanlar da mevcuttur. Ama bu duanın Misbahu’z-Zair’de Seyyid b. Tavus ve Misbahkitabında Kef’emî ve sonra da Allâme Meclisî gibi büyük âlimler tarafından nakledilmiş olması onların Ahd Duasına güvendiklerinin göstergesidir. İkincisi, bu duanın içeriği diğer dualarda onaylanmıştır. Bu nedenle Ahd Duası okunabilir ve inşallah ilahi ecir ve sevaba bu sayede nail olunabilir.

Ahd Duası olarak meşhur olan duayı Allâme Meclisî Biharu’l-Envar’da üç yerde değişik kaynaklardan nakillerde bulunarak zikretmiştir. Duanın bazı kelimelerinde çok az ihtilaflar da gözlemlenmektedir. Meclisî, bu duayı ilk önce Ric’at babında[1]ve Seyyid b. Tavus’un Misbahu’z-Zair ve Cenahu’l-Misafir kitabından nakletmektedir.[2]Seyyid, bu kitapta İmam Sadık’tan (a.s) bir dua nakletmektedir. İmam’ın (a.s) buyurduğu üzere her kim bu duayı kırk sabah okursa İmam Mehdi (a.f) ortaya çıktığında ve kıyam ettiğinde onun yareni olacak ve İmam Mehdi’den (a.f) önce dünyadan göçmesi halinde de Allah İmam Mehdi’ye (a.c.f) yardım etmesi gayesiyle onu diri bir halde ve İmam Mehdi’ye (a.f) yardım etme niyetiyle kabrinden çıkaracaktır. Bu inanç Şia’da “Ric’at” olarak belirtilmiştir.

Burada Allâme Meclisî sadece bu duanın kaynağını, yani Seyyid b. Tavus’un kitabını ve onun İmam Sadık’tan (a.s) aktardığı sözü belirtmekle yetinmiş ve rivayetin senedine hiçbir işarette bulunmamıştır. Meclisî, dualar ve sabah duaları bölümünde bu duayı ikinci bir defa aktarmış ama bu sefer “el-Kitabu’l-Atik” adlı kitaptan nakilde bulunmuş ve kitabın yazarına hiçbir işaret etmemiştir. Bununla birlikte Meclisî “Biharu’l-Envar” kitabını yazarken istifade etmiş olduğu kaynak kitapları belirtirken “el-Kitabu’l-Atik” kitabının tanıtımında şöyle demiştir: “İstifade edilen kitaplardan bir diğeri de eski hadis bilginleri tarafından yazılan ve Necef-i Eşref’te bulduğumuz Kitab-ı Atik’tir.”[3]Elbette Kef’emî bu kitabın değerli hadis âlimi Harun b. Musa Tel-Ekberî’nin olduğunu ifade etmiştir.[4]Allâme Meclisî de bu bölümün sonundaki sayfalarda Kef’emî’nin bu ifadesini nakletmiştir.[5]

Aynı şekilde Aga Bozorg-i Tahranî şöyle yazmaktadır: “el-Kitabu’l-Atik” kitabının diğer adı da “Mecmeu’d-Deavat” veya “Mecmuu’d-Deavat” olup yazarı Ebi’l-Hüseyin veya Ebi Cafer Muhammed b. Ebi Muhammed Harun b. Musa Tel-Ekberî’dir.[6]Her halükârda Meclisî kitabı belirtikten sonra bu kitaptaki mevcut izin ve senet silsilesini yazarından şöyle aktarmaktadır: Kitabın müellifi şöyle dedi: Büyük Seyyid Abdü’l-Hamid b. Fahhar 676 yılında şöyle dedi: Babam bana Tacüddin Hasan b. Ali ed-Durbî’den, kendi Muhammed b. Abdullah Bahranî’den, kendi Ebi Muhammed Hasan b. Ali’den, kendi Ali b. İsmail’den, kendi Yahya b. Kesir’den, kendi Muhammed b. Ali Karaşî’den, kendi Ahmed b. Said’den, kendi Ali b. Hakem’den ve kendi de Rebi b. Muhammed Muslî’den naklettiği üzere ravi şöyle demiştir: Ben İmam Sadık’tan (a.s) duyduğum şu sözü Abdullah b. Selma’ya ifade ettim:

“Her kim bu duayı kırk sabah okursa bizim Kaimimizin (a.f) sahabelerinden olacaktır. Eğer ölürse, Allah onu bu iş için kabrinden çıkaracak ve bu duanın her bir kelimesi için ona bin güzellik verecek ve onun bin günahını bağışlayacaktır. Bu dua ahittir…”[7]

Her ne kadar Ahd Duasının ravileri Şia’nın büyüklerinden ve fakihlerinden olsa da onlar arasında durumu açık bir duruma sahip olmayan kimseler de mevcuttur. Lâkin bu duanın Misbahu’z-Zair kitabında Seyyid b. Tavus ve Misbah kitabında Kef’emî ve ardından Allâme Meclisî gibi büyük âlimler tarafından nakledilmiş olması, onların Ahd Duasına güvendiklerinin göstergesidir. İkincisi, bu duanın muhtevası diğer dualarda onaylanmıştır. Örneğin bu duanın önemli içeriklerinden biri dünyaya dönmek ve ricattir.[8]Bu, Şia’nın inançları ve kelam kaynakları ile mutabıktır. Bunun benzerini diğer dualarda ve bu cümleden olmak üzere Camie-yi Kebire’de okumaktayız:

“Beni sizin en iyi takipçilerinizden, düşmanlarınızın aleyhine savaşmak için dönenlerden, devletinizde hâkimiyete ulaşanlardan, sizin sağlık ve esenliğiniz atmosferinde yüce ve ulvi bir makama ulaşanlardan, sizin günlerinizde izzet, istikrar ve sebat bulanlardan ve yarın sizi görmeyle gözleri aydınlanan kimselerden karar kıl.”[9]

Bundan dolayı Ahd Duasının senedi bir takım sorunlar taşısa da onun derin içeriği diğer muteber dualarda onaylanmıştır. Ahd Duası okunabilir ve inşallah onu okuyan ilahi ecir ve sevaba nail olur.

Ahd Duasının Zamanı

Ahd Duası hakkında rivayetlerde şöyle gelmiştir:

Kim bu duayı kırk sabah okursa İmam Mehdi’nin (a.s) yarenlerinden sayılır...”[10] 

Bu dua sabahları okunmalıdır ve onun en iyi zamanı sabah namazından sonradır. Sabah ise fıkıha göre fecr-i sadıktan, güneşin doğuşuna kadardır. Ama örfte güneş çıktıktan sonra geçen bir iki saatlik süreye de sabah denir. Rivayete göre kırk sabah arka arkaya okunmalıdır. Bu duayı okumak müstehaptır.

[1]     Meclisî, Muhammed Bâkır, Biharu’l-Envar, c. 53, s. 95, Müessesetu el-Vefa, Beyrut, h.k. 1404.

[2]     Aga Bozorg Tahranî, ez-Zeria ile Tesanifi’ş-Şia, c. 21, s. 107, İsmailiyan, Kum, h.k. 1408

[3]     Biharu’l-Envar, c. 1, s. 16.

[4]     ez-Zeria ile Tesanifi’ş-Şia, c. 20, s. 323.

[5]     Biharu’l-Envar, c. 1, s. 33.

[6]     ez-Zeria ile Tesanifi’ş-Şia, c. 20, s. 28.

[7]     Biharu’l-Envar, c. 83, s. 284.

[8]    Ahd Duasında şöyle okuruz:

“اللّٰهم إن حال بینی و بینه الموت الذی جعلته على عبادک حقا مقضیا فاخرجنی من قبری مؤتزرا کفنی شاهرا سیفی مجردا قناتی ملبیا دعوة الداعی فی الحاضر و البادی”.

[9]    Şeyh Saduk, Uyun-u Ahbaru’r-Rıza (a.s),Muhakkık ve Musahhıh, Laciverdi, Mehdi, c. 2, s. 276, neşr-i cihan, Tahran, 1. baskı, h.k. 1378.

[10]    Efendim İmam Sadık’ın (a.s) şöyle buyurduğunu duydum: “Kim bu duayı kırk sabah okursa Kaimimizin yardımcılarından olacaktır. Eğer ölürse Allah onu kabrinden çıkaracaktır. Ve Allah ona her kelimesine bin hasene verecek ve bin günahını bağışlayacaktır. İşte o, bu ahddir.”(Biharu’l-Envar, c. 83, s. 284)