.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

.

Behlül-i Dânâ, Halife Harun Reşid zamanında yaşamış Hak âşıklarındandı. Asıl ismi Vuheyb b. Ömer Sayrafî'dir. Kufe'de doğmuş ancak yaşamının çoğunu Bağdat'ta geçirmiştir. Doğum tarihi belli değildir, 805 yılında vefat etmiş ve Dicle yakınlarındaki Şunuziye adlı mezarlığa defnedilmiştir. Hikmetli sözleri, zekâsı ve nükteleriyle yaşadığı devre damgasını vurmuştur. Lakabında yer alan “Dânâ” kelimesi Farsça olup çok bilgili, bilgin anlamındadır.

Aşağıdaki şiir Behlül-i Dânâ'ya aittir:

Hırsı bırak da, yorulma;

Geçimde tamaha kapılma...

Niçin malı cem edersin;

Kime topladın bilemezsin!

Rızık vaktiyle ayrıldı;

Su-izan faydasız kaldı...

Her hırs sahibi fakirdir;

Her kanaatkar da zengindir.

Oyun için yaratılmadık

Behlül-i Dânâ bir gün Bağdât sokaklarından birinde giderken, oynayan çocuklar gördü. Çocuklardan biri ise bir köşeye çekilmiş onlara bakıyor ve ağlıyordu. Behlül-i Dânâ o çocuğun yanına gitti ve "Ey çocuk niçin ağlıyorsun? Gel sana bir şeyler alayım da sen de arkadaşlarınla oyna." dedi ve çocuğun başını okşadı.

Çocuk bakışlarını Behlül'e çevirdi ve "Ey aklı az adam! Biz oyun için yaratılmadık." dedi. Behlül bu söze şaştı ve çocuğa "Ey oğlum! Peki, niçin yaratıldık?" diye sordu. Çocuk "Allah Teâlâyı bilmek ve O'na ibadet etmek için." dedi. Behlül "Peki bunun öyle olduğunu nereden biliyorsun?" diye sordu. Çocuk, Müminûn suresinin 115. ayetini okudu. 

"Sizi boşuna yarattığımı ve gerçekten bize döndürülmeyeceğinizi mi zannettiniz?"

Behlül tekrar "Ey çocuk! Sen hikmetli konuştun. Bana biraz daha nasihat et." dedi ve ağlamaya başladı. Çocuğa "Ey oğlum! Sen daha çocuksun, günahın yok, nasıl oluyor da böyle düşünebiliyorsun?" diye sordu. Çocuk da "Babamı ateş yakarken gördüm. İri odunları küçük çırpılarla tutuşturuyordu. Ben de cehennemin yanan küçük odunlarından olmaktan korkuyorum." dedi.

Bu sözler üzerine Behlül-i Dânâ tekrar ağladı. Kendinden geçti. Kendine geldiğinde çocuğu yanında göremedi. Oradakilere çocuğun kim olduğunu sordu. Onlar "Tanımadın mı?" dediler. Behlül "Hayır." deyince, onlar; "O, Hz. Hüseyin’in evlâtlarından bir Seyyid'tir." dediler. Behlül de "Ancak böyle bir ağacın meyvesi bu kadar olgun olabilirdi." deyip oradan ayrıldı.

Zikir ve Türleri Zikir ve Türleri

Behlül Halifenin Yanında

Bir gün Behlül, Halife Harun Reşid'in yanında oturmuştu. Bazı büyük ve saygın kimseler de halifenin yanında oturmuşlardı. Her zaman olduğu gibi halife yine Behlül'e takılmak istedi. O sırada ahırdan kişneme sesleri duyuldu. Halife Behlül'le alay etmek için:

- Git bak bakalım bu hayvan ne diyor, galiba seninle bir işi var, dedi. Behlül ahıra gidip geldi ve şöyle dedi:

- Efendi, sana yazık değil mi bu eşeklerle oturmuşsun? Çabucak oradan ayrıl yoksa eşeklikleri sana da tesir edebilir!

Harun Reşid'in Kıymeti

Bir gün Harun Reşid Behlül'le birlikte hamama gitti. Halife Behlül'e:

- Sence ben köle olsaydım değerim ne olurdu? diye sordu. Behlül şöyle bir baktı ve:

- 50 dinar, diye cevap verdi. Harun Reşid:

- Divane, sadece üzerimdeki peştamal bile 50 dinar eder, diyerek sinirlendi. Behlül de:

- Zaten ben de peştamalın değerini söylemiştim, yoksa halifenin bir değeri yok! deyiverdi..

Editör: Hasan Bedel