.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Şehit Dr. Behiştî

Bir hareket veya bir hicrete kutsallık kazandıran konu, tertemiz ilahi duygu ve gerekçelerle beraber olmasıdır. Kuran-ı Kerim’e göre cihad, ancak Allah uğruna olduğu zaman değer kazanır. Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurur: “Bir işin değeri saiklerine bağlıdır ve herkese niyetine göre verilir.” Resulullah Efendimizin bu buyruğuna göre kim yüce Allah ve Resulü yolunda hicret ederse, bu hicret değerli ve yücedir ve Allah Teâla da onu mükafatlandırır.

İmam Hüseyin'in (a.s) hicreti de Allah yolundaydı. Bu yüzden üzerinden asırlar geçmesine karşın hala hür insanların ilham kaynağıdır. İmam Hüseyin'in (a.s) hicretinin temeli, dini ve sosyal sorumluluklarını zamanında yerine getirmeye dayanır ki yüce Allah her asırda salih insanların sorumluluğu olarak belirlemiştir.

Aşura kıyamında hamaset ve maneviyatın bir araya gelmesi, bu eşsiz kıyamın özelliklerinden sayılır. İmama eşlik eden insanlar cesaretleri yanı sıra sürekli Allah’ı anan ve Ona dua eden birer arif insanlardı. Hamaset ve maneviyat, imam Hüseyin hareketine ayrı bir cilve ve güzellik kazandırdı. Aşura kıyamında sabır, cesaret, direniş, fedakârlık ve Allah sevgisi, insanla yaradanın arasındaki derin bağı yansıtır.

Allah'ı anmak, Kerbela hamasetinin en seçkin irfani ve manevi özelliği idi. İmam ve sahabesi Aşura kıyamının en zor anlarında bile Allah'ı anmak suretiyle huzura kavuşuyordu. İmam Hüseyin’in "lahavle vela kuvveti illa billah" zikrini sürekli söylediği nakledilir. İmam ve sahabesi Allah’ın zikri ile güç kazanıyor ve böylece hiç bir şeyden korkmuyordu. Bu insanlar, varlığı yaratan Allah’a bağlı olduklarından 30 bin düşman askerine karşı en şanlı direnişi sergileyerek ardından şehadet mertebesine erdiler. Kerbela olayında İmam Hüseyin (a.s) ve sahabenin çadırlarından sürekli dua ve ibadet ve Kuran-ı Kerim tilavetinin sesi duyuluyordu. Aşura günü sahabelerden biri öğle namazı vaktini hatırlatınca İmam Hüseyin şöyle karşılık verdi:

“Sen namaz vaktini hatırlattın, Allah seni namaz kılan ve zikredenlerden eylesin. Evet, şimdi namaz vakti. Düşmandan bir kaç dakikalığına savaşa ara vermesini isteyin de namazımızı kılalım.”

Evet, tevekkül ve Allah inancı öylesine İmam Hüseyin’de yüksekti ki Hazret bir an dahi düşmanın gücüne mağlup olmadı.

Kerbela hamasetini yaratanların ruhu öylesine iman doluydu ki savaş alanında hepsi büyük bir cesaretle şehadeti kucaklıyordu. İmamın sahabaleri her biri tek başına düşman ordusundan çok sayıda kâfiri öldürdükten sonra şehit oluyordu. A’bes, İmam Hüseyin'in (a.s) sahabelerinden biriydi. A’bes’in savaş arenasında; “Benimle savaşacak er yok mu meydanda?” diye haykırdığı rivayet edilir. A’bes düşman ordusundan 200 kişiyi öldürdükten sonra şehit düşer. Düşman ordusundan biri İmam Hüseyin sahabelerinin cesaretini şöyle anlatır:

“Onlar ellerine kılıç aldığında adeta kükreyen bir arslan gibi bizim orduya saldırıp ortalığı dağıtıyordu. Eğer onları bir saatliğine serbest bırakacak olsaydık hepimizi yok ederdi. Onlar amansızca bize doğru saldırıyordu.”

İmam Hüseyin de sahabesi için şöyle buyurmuştur:

“Allah’a andolsun onları sınadım ve hepsini cesur ve iradeli buldum.”

Kerbela kıyamında ahlakın bir başka cilvesi, yani vefakârlık en iyi şekilde tecelli etti. Rivayetlere göre son gece imam Hüseyin (a.s) sahabelerini kendi yolunu seçmeleri için serbest bıraktı ve “Kim istiyorsa geri dönebilir!” diye buyurdu. Ancak sahabenin ihlas ve vefakârlık duygusu doruktaydı ve imamı yalnız bırakmadılar. Hatta sahabeden biri şöyle bir latif ifadede bulundu: “Eğer 70 kez öleceğimi ve bedenimi yakıp külünü yeniden canlandıracaklarını bilsem yine seni yalnız bırakmam.” Bu ifade, sahabenin güçlü imanı ve İmam Hüseyin'e (a.s) duydukları inancı yansıtıyordu.

Kerbela olayında fedakârlık ve vefakârlığın doruğu İmam Hüseyin’in kardeşi Hz. Ebulfazl'ın (a.s) güzel hareketinde tecelli buldu. Hz. Ebulfazl (a.s) büyük bir cesaret sergileyerek İmamın susamış evlatlarına su getirmek için Fırat nehrine gitti ve kendisinin de çok susamış olmasına karşın taşıdığı sudan içmedi ve tam o sırada bir yudum suya hasretken şehit düştü.

Allah aşkı öylesine İmam Hüseyin ve sahabesinin vücudunu sarmıştı ki hatta imamın 13 yaşındaki kuzeni Kâsım şehadet için saniyeleri sayıyordu ve şehadet şerbeti içmemekten kaygı duyuyordu. Kâsım’a göre şehadet baldan tatlıydı ve sonunda Aşura günü emeline kavuştu. Kâsım var gücüyle çarpıştı ve sonunda şehit düştü.

Hak rızası İmam Hüseyin ve sahabesinin en büyük arzusuydu. O kritik anlarda İmam Hüseyin şöyle dua ediyordu:

“Ey Rabbimiz, senin belirlediğin takdire karşı sabırlı ve teslimiyet içindeyiz. Ey senden başka Rab olmayan Allah’ım, ey mazlumların imdadına yetişen Rabbimiz, senin yazdığın takdire karşı sabırlı ve teslimiyet içindeyiz.”

Bu anlayış ve düşünce hatta Kerbela kahramanlarının aile fertleri arasında da göze çarpıyordu. Rivayete göre İmam Hüseyin (a.s) Kerbela'da bulunan gençlerden birine annesinin yanına gitmesini ve onu yalnız bırakmamasını buyurur. Genç adam İmamın buyruğu üzerine annesinin yanına gidince, annesi rahatsız olur ve şöyle der: “Eğer Peygamberin torunu Hüseyin'e (a.s) yardım etmezsen asla senden razı olamam.” Sonunda genç adam annesinin teşviki ile yiğitçe savaşır ve şehit düşer.

Sabır, zafere ulaşmak ve yüce Allah katına yakınlaşmak için en önemli etkenlerden biridir. İmam Hüseyin'in (a.s) devranın en zor sınavına karşı kahramanca sabır etmesi, oldukça şaşırtıcıdır. Hazret, henüz emzirilen bebeklerden tutun ta erişmiş genç evlatlarına kadar bütün yakınları ve akranlarını bir bir kaybeder, ancak teslim olmaz ve daha büyük bir azim, daha büyük bir irade ile hedefini izler. Hakikat ve adalet aşkı İmam Hüseyin'e (a.s) ayrı bir güç kazandırır.

İmam Hüseyin'e (a.s) göre yaşamak, ancak özgürlük ve kerametle birlikte olduğu zaman değerlidir. Bu anlayış ile İmam Hüseyin hak yolunda izzetle ölmeyi zillet içinde yaşamaya tercih eder. Bu konuda İmam Hüseyin şöyle buyurur:

“Şehadet ve ölüm bence saadetten başka bir şey değil ve zalimlerle yaşamak acı vericidir.”

Böylesine derin anlamlı sözler tabi ki her hür insanı nerede ve ne zaman olursa olsun etkiler ve insanların uyanmasına sebep olur. İşte böylece Aşura kıyamı ebedileşir ve tarih boyunca hak ve hakikat talep insanların yoluna ışık tutar. Aziz İslam Peygamberi (saa) Kerbela olayından yıllar önce torunu İmam Hüseyin’in şehadeti ile ilgili şöyle buyurur:

“Gerçekten de Hüseyin'in (a.s) şehadeti ile insanların kalbinde iman duygusu öylesine hararetli ve ebedileşir ki; asla soğumaz.”