.

.

Ehlader Araştırma Bölümü

Asrımızın belalarından biri de müziktir ve yaygınlaşmasıyla birlikte artık çeşitli şekillerde her eve girmiş bulunmaktadır. Birçok değerli okuyucunun müziğin zararlarından haberdar olma isteğinden ötürü burada müziğin zararlarına azda olsa değineceğiz.

Müzik çeşitlerinin olağan üstü bir şekilde yaygınlaşmış olması birçok insanın bu hususta doğru düşünmesine engel olmakta ve bir şey yaygınlaşmışsa sakıncasız bir şeydir kuralı üzere müziğin kötü sonuçları hakkında araştırma yapmaya yanaşmamasına neden olmaktadır. Ancak gerçekçi kimseler hiçbir zaman bu kadarıyla yetinmemekte ve hakikate ulaşmak için bir şey ister yaygın olsun ister olmasın onu araştırmaktan geri durmamaktadır. Müzik birkaç açıdan incelenebilir:

1- Müziğin Bedene ve Sinir Sistemine Verdiği Zararlar:

Kolombiya Üniversitesi profesörü Dr. Wolf Adler bu konuda şöyle demiştir:

“En güzel ve gönlü en çok okşayan müzik melodileri, insan sinirleri üzerinde en yıkıcı sonuçları doğuran müziklerdir. Özellikle havanın sıcak olduğu zamanlarda sonuç çok daha kötü bir hal almaktadır.”

Meşhur Fransız fizyolog ve biyolog Dr. Alexis Carrel bu konuda şunları yazmıştır:

“Nefsanî istekleri vahşice tatmin etmek önemli gibi algılanabilir. Fakat hiçbir şey, bu doğrultuda geçen bir hayat kadar mantıksız değildir. Alkol ve düzensizliğe alışmak, sonuçta genel anlamda aklın azalmasına neden olmaktadır. Şüphesiz ki sinema ve radyo bu düşünce krizinde pay sahibidirler. Genel olarak müziği, uyuşturucular kategorisinde bilmek gerekir. Çünkü onun uyuşturuculuk özelliğinin sonuçları hiçbir şekilde inkâr edilemez. Uyuşturucunun da çeşitleri vardır. İnsan çeşitli yöntemlerle sinirlerini uyuşturabilir. Bu, bazen yeme yoluyla olur. Alkollü içecekler insan sinirleri üzerinde şiddetle uyuşturma meydana getirir ve insanın diğer konulardan habersiz kalmasını sağlar. Bazen uyuşturma işlemi burun yoluyla gerçekleşir. Tıpkı eroin tozunun burundan alınıp belli bir süre sinirlerin uyuşturulması gibi. Uyuşturulmaya ihtiyacı olan hastalar için de damardan uyuşturucu verilmektedir. Bazen de kulak yoluyla gerçekleşir. İşte bu da uyuşturma işlemidir.

Müzik dinlemek insan sinirleri üzerinde uyuşturucu etkisi bırakmaktadır. Bazen bu etki o kadar fazla oluyor ki, insanı normal halinden çıkarıp şaşkına dönmüş kimselerin durumuna getirerek dikkatini bir takım maddî ve manevî şeylerden uzaklaştırıyor. Bu husus dikkate alındığında müziğin uyuşturucudan başka bir şey olmadığını ve uyuşturucunun bütün zararlarına veya birçok zararlı sonucuna haiz olduğunu tasdik edeceksinizdir. Zaten insanların fevkalade zevk almalarının nedeni de müziğin uyuşturucu özelliği taşımasıdır. Bazen bu uyuşturucu o kadar etkilidir ki insan anormal hareketler yapacak kadar aklını yitirir. Mesela müziğin uyuşturuculuğu arttıkça, insan doğru karar verme özelliğini yitirir. İyiyi ve kötüyü olması gerektiği gibi derk edemez. Normal zamanlarda yapmayacağı ve kendisine yakıştırmadığı hareketleri müziğin esrarengiz cazibesinin etkisi altına girdiğinde ve aklı müziğin çekiciliği karşısında esir düştüğü sırada hiç çekinmeden yapar ve bunun kötü sonuçları hakkında en küçük bir endişe dahi duymaz.”

Sözümüzün bu bölümü hakkında örneğe ihtiyaç olduğunu zannetmiyorum. Çünkü aklı başında her insan, toplu yapılan dansların ve gece vakitlerinde birbirine yabancı kadın ve erkeklerin eğlence meclislerinde müzik eşliğinde birlikte dans ettiğini, müziğin onların aklının üstüne bir perde çektiğini ve insana yakışmayacak şeylerin onlar için çok kolay olduğunu bilmektedir. Bundan daha büyük bir uyuşturucu olabilir mi?

İnsan müzik melodilerinin etkisi altına girdiği vakit sinirlere bir rehavet ve gevşeklik hâkim olur ve karanlık gözlerinin önünde şehvetperestlikten, şarkı söylemekten ve cinsellikten başka bir şey canlanmaz. Aklının üstüne öyle bir perde çekilmiştir ki artık merhamet, mürüvvet, iffet, hayâ, emanet, eşitlik, kardeşlik, yücelik, çalışıp çabalama ve hedef doğrultusunda mukavemet gibi mukaddes değerler unutulur gider. Daha ilk zamanlardan itibaren alkolün ve müziğin şehvetperest kadın ve erkekler için en büyük eğlence aleti olduğu ve sinirlerini uyuşturmak için bunlara başvurdukları tartışma götürmeyen bir konudur. Evet, İslam dinî asla insana doğal zevkleri yasaklamamıştır. Ancak sinirleri uyuşturup şehveti tahrik ederek elde edilen ve insanı normal halinden çıkaran geçici zevklere de müsaade etmemektedir.

2- Müziğin Ahlakî Zararları:

Ahlakî düşüşün nedenlerinden birinin de bu şarkı ve türküler olduğu tartışılmaz bir konudur. Acaba müziğin aldatıcı ve tahrik edici melodileri ve sözleri fesadın ve iffete aykırı işlerin yaygınlaşmasına destek değil midir? Acaba kadın ve kızların müziğin şehvet uyandırıcı melodileriyle birlikte söylemiş oldukları şarkılar gençlerin ruhunda şehvet duygularını oluşturmuyor mu? Şehvet uyandırıcı nağmeler ve aşk şarkılarıyla dolan bir kalpte Allah’ı anmak için yer kalır mı? Aşk melodileri ve müzik dalgalarının içinde boğulmuş olan bir kalp, düşkünleri ve çaresizleri düşünebilir mi? Esasen şöyle bir bakmak gerek, acaba müzik meclislerinin gereksinimleri nelerdir? Acaba bu gereksinimler dans, kadın ve erkeğin iç içe oluşu, içki ve alkolden başka bir şey midir? Ahlakî açıdan kötü sonuçlar doğuran bir şeyin semavi bir dinde helal sayılması mümkün müdür?

Sonuç şu ki, müzik hem sinirler üzerinde uyuşturucu özelliğine sahiptir hem de ahlakî açıdan bir takım şehvanî duyguları insanda uyandırmaktadır. Buraya kadar müziğin haram olmasının felsefesine biraz değinmiş olduk.

Editör: Hasan Bedel